'Televizyonlar 'virüs' kaynıyor'

Yazar Mehmet Yavuz, günümüzde zamanımızın belki de yarısından fazlasını televizyon karşısında geçirdiğimiz bir çağda, ebeveynleri ve çocukları bekleyen tehlikelere dikkat çeken yazı kaleme aldı.

Analiz Uzmanı Mehmet Yavuz Timeturk'e özel yazdığı yazıda, televizyon programlarının pandemi sürecindeki performanslarını analiz ederken Türk izleyicilerin ekran karşısında nasıl bir tehditle karşı karşıya kaldığına dair yazı kaleme aldı.

İşte Yavuz'un o yazısı:

Vatandaş evine kapanmış, çoluğu çocuğuyla ailecek bir televizyon izlemek istiyor.

Peki ekranlara göz attığınızda gönül rahatlığıyla, psikolojiniz bozulmadan izleyebileceğiniz bir programa denk gelebiliyor musunuz? Elbette hayır

NTV, CNNTÜRK, HABERTÜRK sabahtan akşama kadar Millet İttifakı ya da Cumhur İttifakı'nın söz düellosuna soyunan yandaşlarla dolu. Birisinin A dediğine bir diğeri B diyerek anlaşmazlık üzerinde saatlerce tartışıyorlar.

KANALD, TGRT ve ATV'de Türk emniyet teşkilatının dahi çözemediği cinayetler tüm gayriahlaki eylem, söylem ve görüntülerle çözülmeye çalışılıyor.

TV8'de kadınlı erkekli karma takımlar sulardan çamurlara atlayıp zıplayarak puan kazanırken birbirlerinin kirli sataşmalarıyla gergin dakikaları hem kendileri hem de tüm Türkiye oturduğu yerden hissediyor. Kalp hastası Ayşe teyzenin tansiyonu Gönüllüler kaybedince yükselirken Şeker hastası Ahmet amcanın şekeri Ünlüler kazanınca fırlıyor.

TRT ev yapımı dizilerle sözde milleti koronavirüs stresinden uzaklaştırmaya çalışırken yayınladığı dizi ve programlarda da sürekli kolonyalı, dezenfektanlı ya da maskeli içerikleri gözümüze sokuyor.

SHOWTV umudunu "Umudumuz Şaban"a bağlamış durumda. BEYAZ TV ve STAR'da ise garip garip sinema filmleri yayınlanıyor. Dev pitondan, dev yılandan ya da bir görünüp bir kaybolan yaratıklardan kurtulabilmiş değiller.

FOX ve HALK ise alternatif haberlere fokuslanmış durumda ve "bize ne zaman ceza gelecek" diye beklemedeler.

Her ramazan ayında  Çağrı filmiyle seyircisini diri tutmaya çalışan KANAL7'nin esamesi okunmuyor. Pandemi süreci diğer dini temalı televizyon kanallarını da vurmuş durumda.

Dini sohbetlerde illaki yoğun kalabalıklar ekran karşısında olacak diye birşey yok. Sosyal mesafenin bu tarz programları vurması da enteresan. Bu durum o tarz programların trübin mantığıyla hareket ettiğini gösteriyor. Sakız çiğnemenin ya da ezan okunmadan evvel su içmenin orucu bozduğunu öğrenmek için bu programlara da ihtiyacımız olmadığını bir nebze de olsa anlamış olduk.

Cinsel ürün satış amaçlı mantar gibi çoğalan TV'ler ise ramazan boyunca yakamızı bırakmış vaziyette. Birkaç gün sonra gergedan boynuzu ile fil dişi tozunun nasıl cinsel gücü artırdığını duymaya başlarız.

RTÜK ise bir taraftan alkol şişesinin markası göründüğü için bir televizyona ceza keserken; ensest ilişkideki Fransız öpücüğüne Fransız kalıyor.

Bir diziye sokakta geçmekte olan bir gencin tişörtünün markası göründüğü için para cezası kesilirken; vurdulu kırdılı kabadayı dizilerinde herkesin birbirinin kafasına dayadığı silahları buzlamaya gerek bile görülmüyor.

Vatandaş çoluğu çocuğuyla virüsten korunmak için evine kapandı ama evlerimizdeki ekranlar virüs kaynıyor...

Kaynak: timeturk.com