Tarih: 23.08.2021 14:15

Telefon oyunu oynar gibi: Cumhurbaşkanı adaylığı tezimle ilgili son durum…

Facebook Twitter Linked-in

Televizyon öncesi çocuklarının oynadığı bir telefon oyunu vardı. En baştaki çocuk yanındakine anlamlı bir cümle fısıldar, o çocuk diğerine, diğer çocuk ötekine derken en başta fısıldanan cümle yedi veya sekizinci çocuğa ulaştığında bambaşka bir biçime bürünürdü.

İlk cümleyle hiç ilgisi bulunmayan bir biçime… Kahkahalarla gülerdik…

Anlaşılması çok basit bir tahlilimin başına gelenler çocukken mahallede arkadaşlarla oynadığımız o oyunu bana hatırlattı.

Ben ne diyorum?

Şunu: İster ilan edildiği gibi 2023’te ister o tarihten önceye alınsın, önümüzde hızla yaklaşan bir cumhurbaşkanlığı seçimi var. 2017’de gerçekleşen anayasa değişikliğiyle uygulanmaya başlanan ‘cumhurbaşkanı hükümet sistemi’ yüzünden, seçilebilmesi için adayın ‘yüzde 50+1’ oy alması gerekiyor. Son iki seçimde AK Parti adayı Tayyip Erdoğan bu oranın üstünde oy alarak ilk turda kolayca seçilebildi; ancak şartlar hızla değişiyor. Kamuoyu yoklamalarına göre, iktidar blokunu oluşturan AK Parti+MHP oylarında azalma var ve ortak adayları seçilemeyebilir. Ortak aday olacağı ilan edilmiş Tayyip Erdoğan ise seçilemeyeceği bir yarışa girmek istemeyebilir. 

Yazdığım ve söylediğim tezimin özeti bu.

Haftalar hatta aylardır iktidar çevreleri “Muhalefeti oluşturan partilerin cumhurbaşkanı adayı kim olacak?” sorusu eşliğinde fal açıp akıllarına gelen isimleri sayıyor ve ‘Millet İttifakı’na kendilerince aday belirliyorlar ya, ben de bu akıl yürütmeyi aktarıp “Esas merak edilmesi gereken ‘Cumhur İttifakı’ adayının kim olacağı sorusudur” deyiverdim.

Sahi, Tayyip Erdoğan aday olamaz veya aday olmak istemezse, Cumhur İttifakı onun yerine kimi cumhurbaşkanı adayı gösterebilir?

Evet, MHP lideri ve sözcüleri “Bizim adayımız Tayyip Erdoğan’dır” deyip duruyor, AK Parti çevreleri de bunu bir ‘veri’ olarak kabul ediyor, ancak Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olmasının önünde anayasal bir engel var.

Anayasa, cumhurbaşkanlarının ancak iki defa seçilebileceklerini söylüyor. Tayyip Erdoğan 2014 ve 2018 yıllarında yapılan seçimlere katıldı ve seçildi. Yeniden aday olabilmesi için, anayasaya göre, yalnızca tek bir yol var: Seçim tarihinin TBMM tarafından erkene alınması…

Zaten ‘erken seçim’ beklentisi de bu hukuki bilgiye dayanıyor.

“Formül bulunur ve bu engel aşılır” diyenler olduğunu ben de biliyorum. 

Zor. 

Diyelim, formül bulundu ve anayasal engel aşıldı, ancak neredeyse her hafta yaptırdığı ve güvendiği kamuoyu yoklamaları seçilmesinin imkansız olduğunu açıkça gösterirse… Böyle bir durumda, Tayyip Erdoğan adaylıkta ısrar mı eder, yoksa seçilebilecek bir aday arayışına mı girer?

Görüyorsunuz, benim tahlilim tamamiyle cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili. AK Parti’ye genel başkan veya kurtarıcı arıyor değilim. 

Çocukken oynadığımız telefon oyununda olduğu gibi, yukarıda aktardığım tahlile dayanan tezim, ağızdan ağıza dolaşırken, o noktaya kadar çekildi.

Tezimin bir başka unsurunu daha hatırlatayım: Millet İttifakı’nın seçimde belirleyeceği adayın gücü de önemli. Millet İttifakı’nın geniş bir uzlaşmaya dayalı, belirli niteliklere sahip güçlü bir aday çıkartması durumunda geçerli olabilir tezim.

Güçsüz, sıradan biri karşısına çıkarsa, partisinin ve iktidar ortağının oyları azalmasına rağmen, Tayyip Erdoğan, tabii anayasal engeli aşıp aday olabilirse, bir kez daha seçimi kazanabilir.

Nitelikler?

Onları da iki yazımda sıraladım; isterseniz o bölümü aynen bir kez daha aktarayım:

‘‘Millet İttifakı içerisinde yer alan partilerin tabanlarının yadırgamayacağı, arayış içerisinde olduğu görülen AK Partili seçmene de çok sıcak gelecek, ülkeyi tek adam zihniyetiyle yönetmeyeceğine kesin inanılan, parlamenter sisteme dönüş için kararlı olduğu bilinen denenmiş bir isim…’’

Ardından “Nitelikler günü geldiğinde bir isme kavuşacaktır” cümlesini eklediğim gibi, aynı niteliklerin ‘Cumhur İttifakı adayı’ için de söz konusu olacağını da yazdım. İki İttifak da adaylarını seçtirebilmek için onun karşı ittifaktan da oy alabilecek biri olmasına önem vermek zorundadır.

Yazılarımda muhtemel bir adayın veya adayların ismi geçmiyor.

Katıldığım bir TV programında, TV5’te, isim konusunda sıkıştırılınca, “Abdullah Gül gibi biri” dedim.

“Abdullah Gül gibi” derken, illa onun olması gerekmediğini, onun niteliklerine sahip biri arayışına girileceğini söyledim.

Millet İttifakı çoğu Abdullah Gül’de mevcut niteliklere sahip bir aday aramalı; bulursa seçimi kazanabilir.

Cumhur İttifakı da şu veya bu sebeple Tayyip Erdoğan dışında bir isimle seçime gidecekse, yine Abdullah Gül’de çoğu mevcut niteliklere sahip birini bulmak zorunda.

Adayı güçlü olan ittifakın adayı ilk yapılacak seçimde cumhurbaşkanı seçilecektir.

Hepsi bu kadar.

Tezimin ben bu açıklıkta yazdıktan sonra iki tarafta da dikkate alındığını biliyorum. İki ittifakın aday belirlemede etkili olacak isimleri ile doğal aday görünenler durum muhakemesi yapmaya başladı. İlk isimler muhtemel adayları, muhtemel adaylar da kendilerini tezimin ışığında yeniden gözden geçiriyor.

Kulağıma gelen bilgi bu yönde.

Tabii, kulağıma ulaşan bilginin ilk ağızda söylenenden faklı olabilme ihtimali de var.

Çocukken oynadığımız telefon oyununda olduğu gibi…

“Abdullah Gül aday olmak istiyor”“Abdullah Gül aday mı gösterilecek, hah hah hah” veya “AK Parti kayan oylarını yeniden toplayıp seçime ağırlık koymak ve adayını cumhurbaşkanı seçtirmek istiyorsa Abdullah Gül ile istifa edip ayrı partiler kuran eski kadrosunu iş başına getirmeli” gibi havada uçan görüşleri -biraz da şaşkınlıkla- izliyorum.

Her görüşe saygım var, ancak onlarla benim bir ilgim yok.

Bilmem bu defa anlatabildim mi?

[Google’da ‘telefon oyunu’ başlığı altında şu oyunlar yer alıyor: Flappy Bird. Angry Bird. Temple Run. Subway Surfers. Candy Crush… Böyle devam ediyor… Çocuklar telefonlarıyla eskiden bu oyunları oynuyorlarmış, hepsi unutulup gitmiş. Hey gidi günler, hey…]




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —