TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından Mecliste düzenlenen "Kadın ve Çocuğa Yönelik Aile İçi Şiddetin Önlenmesine İlişkin Mekanizmaların Etkinliğinin Artırılması" konulu çalıştayda yaptığı konuşmada, şiddetin, sadece kadını ve çoçuğu değil, toplumun tümünü ilgilendirdiğini belirtti.
Şiddetin önlenmesine yönelik pek çok mekanizma kurulduğunu, mevzuatta değişiklik ve yeniliklerin yapıldığını anlatan Aydın, toplumsal bilinçlendirme, farkındalık yaratma alanlarında birçok düzenleme gerçekleştirildiğini, bunlara rağmen şiddetin devam ettiğini vurguladı.
Şiddet konusunda bilinçlendirmenin önemine işaret eden Aydın, "Sadece belli kurumlar eliyle şiddeti bitireceğimizi düşünmememiz gerekiyor. Toplumsal bilinç çok önemli." ifadesini kullandı.
Şiddetin normalleştirilmemesi ve en güçle seviyede reddedilmesi gerektiğini kaydeden Aydın, "Medeniyetimiz, inancımız, kültürümüz, şiddete karşı duruşumuzun en önemli göstergesi. Azmedersek ki azmediyoruz, bunu çözebileceğimizi düşünüyorum. Zaman zaman yaşanan bazı hadiselerin toplumun tümünün gündemine oturduğunu görüyoruz. Burada medyanın dili çok önemli." değerlendirmesini yaptı.
Aydın, dünyanın pek çok yerinde nice mağduriyetler yaşandığını ve Türkiye´nin, bu zulümlere ve mağduriyetlere karşı çıkan yegane ülke konumunda olduğunu belirtti.
Batı´lı bir senatörün kendisine, "Biz aile değerlerimizi yitirdik. Batı medeniyeti çökme eğilimine giriyor, ancak aile değerlerini muhafaza ediyorsunuz. Eğer bunu devam ettirirseniz gelecek yüzyıl sizin eseriniz olacaktır." dediğini aktaran Aydın, "Bunu kıymetini bilelim." diye konuştu.
Aydın, çalıştayın hayırlı olmasını ve başarılı geçmesini diledi.
"İnsanın içi kararıyor"
Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, şiddet kültürünün Türkiye´de çok yaygın olduğunu, kadın ve çoçuğa karşı şiddet, özellikle de aile içi şiddet açısından toplumun hiç iç açıcı bir noktada bulunmadığını kaydetti.
Türkiye´nin, özellikle kadına ve çocuğa karşı şiddetin önlenmesi için yasal ve anayasal mevzuatta kötü bir noktada bulunmadığını belirten Malkoç, ancak tüm bu çabalara, kurum ve kuruluşlara rağmen arzu edilen yerde olunmadığını ifade etti.
Malkoç, "Eksiğimiz, noksanımız nedir, hatayı nerede yapıyoruz, bunları nasıl önlememiz gerekir, mutlaka çok değişik platformlarda bunları tartışıp, raporlarla, tekliflerle uygulamacıların önüne getirmeliyiz." diye konuştu.
"Gazetelere yansıyan bir haftalık şiddet olaylarına baktığımızda insanın içi kararıyor." diyen Malkoç, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Bu insanlar nereden geldi, hangi kültürde yetişti, hangi iklimde bunlar? Şiddet toplumu olduk. Acaba dünyada, diğer ülkelerde bu olaylar bu kadar yaygın mı? Biz mi abartıyoruz? Şiddet sadece bizim insanımızın konusu mu? Bunların konuşulup tartışılması gerekir. Bu konu ailenin, kadınların, çocuklarımızın, toplumumuzun geleceği açısından milli güvenlik sorunu olarak ele alınmalıdır. Eğer biz bu konuya gereken önemi birkaç sene daha vermezsek gelecekte çok daha büyük sorunlarla karşılaşırız. Türkiye merhamet, şefkat, sevgi toplumu olmak zorundadır. Burada herkese sorumluluk düşüyor."