27. 08. 2018 Pazartesi
TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´ın katılımıyla Malazgirt Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı alanında düzenlenen Anadolu´nun Fethi Malazgirt 1071 Töreni´nde halka hitap etti.
26 Ağustos´un iki anlamının bulunduğuna işaret eden Yıldırım, Gazi Mustafa Kemal Atatürk´ün Büyük Taarruz emrini verdiği bugünün, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti´nin bağımsızlığına giden yolda önemli bir tarih olduğunu vurguladı.
Bu zaferin millete yeni bir istikbal kazandırdığına değinen Yıldırım, Osmanlı´nın 7 iklim dört kıtaya hakim bir cihan devletinin kapılarını bu zaferle açtığını anlattı.
Binali Yıldırım, Arif Nihat Asya´nın, "Bir cuma sabahı semaya karşı, Malazgirt´te 54 bin er bestelediler en güzel marşı, Allahuekber Allahuekber" dizelerine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"1071´de Malazgirt´te Allahuekber nidalarıyla buluşan bu topraklar, her zaman Kubbet-ül İslam olmuştur. Bu topraklarda hüküm süren milletimiz, bin yıldır dünyaya hakkı ve hakikatı haykırmıştır. Türk milleti, 26 Ağustos 1071´de kazandığı zaferle tarihin seyrini değiştirdi ve hakkı üstün tutmak için İslam´ın kılıcı olduğunu bütün dünyaya gösterdi.
Türkiye Cumhuriyeti, büyük bir medeniyetin varisidir. Bu köklü medeniyeti geliştirerek yaşatmak bizim hepimizin sorumluluğundadır. İnanç, kültür ve tarih birliği taşıdığımız coğrafyamızdaki milyonlarca insanın bizimle beraber olduğunu ve Türkiye´den liderlik beklediğinin şuurundayız. Ümidini, yarınlarını, kaderini bize bağlayan bu topluluklara mahçup olmayacağız, onları hayal kırıklığına uğratmayacağız. Zirve bir medeniyetin sahibi ve mirasçısı bu necip milletimiz, nice badireler, nice zorluklar atlattı. Tarihe nice şanlı sayfalar ekledik, üç kıtaya yedi denize adaletle hükmetmiş bir cihan devletinin takipçileri olarak biz tek milletiz, etle kemik gibi etle tırnak gibi biriz, beraberiz, birlikte Türkiye´yiz. Bizim hamurumuz beraber karılmıştır. Bizim birliğimizi bozmaya çalışanlar şunu bilsin ki özümüz o kadar sağlamdır ki asla bunu başaramayacaklar."
Binali Yıldırım, Malazgirt´te 10 asır önce, Çanakkale´de ise bir asır önce bir araya gelerek yedi düvelin yenemediği kahramanların torunları olarak 15 Temmuz´da da yedi düveli arkasına alan bir ihanet çetesinin kırk yıllık planını 20 saatte bozarak tarihe yeni bir şeref sayfası ilave ettiklerini söyledi.
Binali Yıldırım, milletin dirlik ve düzeni, devletin bekası, bağımsızlığı için şehadet mertebesine eren bütün şehitleri rahmetle şükranla andı, gazilere minnet ve şükranlarını sundu.
TBMM Başkanı Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bizim gibi 2 bin 200 yıllık devlet tecrübesine, bin 400 yıllık medeniyet müktesebatına, bin yıllık coğrafya hakimiyetine sahip olan büyük Türkiye´de ne ekonomik darbe girişimleri ne 15 Temmuz gibi alçak hainlerin yaptığı darbe girişimleri sonuç vermemiştir, vermeyecektir. Bütün bunların hepsini aziz milletimizin kararlılığıyla boşa çıkaracağız inşallah. Şunu unutmayalım, tarihi, kültürel ve sosyal olarak çok yakın ilişkiler ağıyla bağlı olduğumuz bölgelerde, ülkemize yönelik, Cumhurbaşkanımıza yönelik büyük bir sevgi, büyük bir umut var. Bu sevgiyi, bu umudu hiçbir odak asla solduramayacaktır."
TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Türkiye ekonomisinin dışa açık yapısıyla küresel rekabetin şartlarına uygun, üretime dayalı kapsayıcı bir büyümeyle yoluna devam ettiğini belirtti.
"Finans piyasasındaki spekülatif hareketlere rağmen güçlü ekonomisiyle her türlü saldırıya rağmen Türkiye gelecek hedeflerine yürümeye devam ediyor." ifadesini kullanan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Türkiye´yi tehdit etmeye kalkanlar, gereken cevabı her zaman misliyle alırlar. Türkiye, bir hukuk devletidir, uluslararası meselelerin müşterek çıkar ilişkilerine dayalı müttefik ve stratejik ortak anlayışı çerçevesinde çözüleceğini muhataplarımıza bir kez daha hatırlatmak isterim. Muhataplarımızın bir süredir sergiledikleri anlamsız ve aymaz tavırlarından en kısa sürede vazgeçerek ilişkileri normalleştirmek için yeni bir yaklaşımı göstermelerini tavsiye ediyorum. Dünya 5´ten büyüktür. Uluslararası toplum, adil barış ve işbirliği temelleri üzerinde yeni bir dünya düzenine ihtiyaç göstermektedir. Birleşmiş Milletler, kendi hukukunda, Paris Şartı´nda, Helsinki Belgesi´nde üstlendiği görevlerini artık hakkıyla yerine getirmek mecburiyetindedir.
İnsanlığın bu dönemde karşılaştığı tehdit ve tehlikeler hepimizin malumudur. Yabancı düşmanlığı, inanç hoşgörüsüzlüğü, çatışmaları körüklemektedir. Ülkeler, değişim gerçeğini kabullenmeli, bunun gereğini yapmalıdır. Değişim, çağdaş normları yansıtan bir idealle gerçekleşebilir. Bu normları çiğneyen, saldırgan eylemler nerede ve ne zaman olursa olsun aynı ilkelerle değerlendirilmeli, buna göre karşılık görmelidir. Türkiye, uluslararası kuruluşların etkin olarak dünya barışına katkı sunmasını, anlaşmazlıkların azaltılmasını, güçlünün haklı olduğu bir düzen yerine tüm ülkelerin ortak kararını önemseyen, önceleyen adaleti temel alan bir yaklaşımın geliştirilmesine katkı sağlamaya devam edecektir."