Ali Bal(*)
Zor zamanlardayız.
Zorluk, bu zamanın gereklerinin nasıl karşılanacağına ilişkin belirsizlikten kaynaklanıyor. Dün çözüldü, bugün ve gelecek belirsiz. Dünün çözülmesi düne ait olanların bugüne ulaşamamasından kaynaklanmıyor. O anlamda bir sıkıntı yok! Her şey bugüne geliyor. Ancak geldiği bugünde anlamını kaybediyor, işlevini yitiriyor. Her kimliğin, inancın, ideolojinin bu kadar saldırgan olmasının anlamı da buradan geliyor. Yeni güne dair anlamlı şeyler söylemek yerine, tehdidi altında bunaldığı bugünün gerçekliğine savaş açıyor. Bunun anlık bir savunma mekanizması olarak işlev göreceği açık. Ancak orta ve uzun vadede hem korunmaya çalışılan kimliği hastalıklı hale getireceği hem de farklılaşan dünyanın çatışma riskini arttıracağı da açık.
Nitekim Yeni Zelanda´da hastalıklı bilinçaltını aktardığı silahlarla Müslümanları hedef alan Tarant´ın bizlere yaşattığı vahşet bu bağlam içinde anlaşılabilecek bir tepkiselliğin ürünü. ?Barbar´ı karşısına alma, yoksa şayet onu ?üretme´ ile kendini kuran bir varoluşun çatışmayı beslemek ve büyütmek dışında bir seçenek ile yol alamayacağı açık.
Ancak zamanın ve mekânın sıkıştığı günümüz dünyası en korunaklı ve homojen bölgeleri bile din, ırk, dil, kültür farklılaşmasının sahnesine dönüştürüyor. Dolayısıyla komşunuzun, iş arkadaşınızın, hizmet aldığınız veya verdiğiniz müşterinizin bu yelpazeden olduğu bir dünyada yeni bir ilişki biçimini geliştirmemiz öncelikle insani/vicdani bir duruşa bizi zorluyor. İşin pratik/pragmatik zorunluluğu da ayrı bir bahis.
Küresel vicdan ittifakına doğru!
16 Mart küresel bir vicdanın temsilcisi olarak yeniden andığımız Rachel Corrie´ninsistematik bir ölüm makinesi olan İsrail devletinin zırhlı araçları altında can verişinin yıldönümüydü.
Zalimin ve mazlumun kim olduğuna, inancının ne olduğuna, yakınlığının olup olmadığına bakmaksızın canı pahasına duruş sergileyen Rachel?
Yeni Zelanda´daki vahşetin ardından Müslümanları suçlayan ve "terörü meşru göstermeye" çalışan açıklamalarıyla tepki çeken Avustralya´nın Queensland Senatörü Anning´e, Melbourne´de katıldığı etkinlik sırasında yumurta atarak ?sizden değilim diyen´ egg boy Will Collony?
Terör saldırısının ardından ABD´nin Manhattan kentinde bir caminin önünde cuma namazına gelen Müslümanları ellerinde "Sizin için dua ediyoruz", İbranice "merhaba" anlamına gelen "Selam, Şalom", "Yahudiler ikiyüzlülüğe karşı" yazılı pankartlar taşıyan Amerikalı Hristiyan ve Yahudiler?
Müslümanlar camide namaz kılarken caminin etrafında çember oluşturarak onlara koruma sağlayarak katliamı kınayan Kanada´daki eylemciler?
Hollanda´da yaşayan Yeni Zelandalı bir genç, terör saldırısının ardından gözyaşları içerisinde elinde çiçeklerle camiye gelerek üzüntüsünü paylaşmak istediğini dile getirdi. Gözyaşları içinde "Yeni Zelanda´daki insanlar için birkaç çiçek aldım ve ne yapacağımı bilemiyorum. Ancak o insanlar için bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyorum" diyen Yeni Zelandalı genç adam?
İngiltere´nin Manchester kentinde, cami önüne gelerek , "Sen benim dostumsun. Sen dua ederken ben arkanı kollayacağım" pankartıyla saatlerce bekleyen İngiliz, "Ben Hristiyan Stanos. Müslümanların tamamına yönelik her türlü ırkçılık ve şiddete karşıyım." yazılı pankart taşıyarak Müslümanlarla dayanışma içinde olduğunu gösteren Sunderlandlı?.
Bizler küresel çapta bir vicdan ittifakını işte bu insanlarla birlikte kurabiliriz.
Yoksa Tarrant´ın silahından ve eyleminden ilham alıp sosyal medyada suikast silahının benzerinin üzerine zafer tarihlerimizi yazan ?ben´ idrakinden yoksun zavallılar ile değil!
Huntington´un batının çıkarlarını gözettiği ?medeniyetler çatışması? tezine su taşıyan ve bizatihi maruz kaldığımız eylemin dilini, zihniyetini yansıtanlarla değil, maruz kaldığımız vahşetin görüntülerini ?pornografik´ bir şekilde yansıtıp başka bir insandışılaşmaya yol açan manipülatif dil ile de değil; Rachel ile, egg boy ile, ne yapacağını bilemez halde bizimle ağlamaya gelen genç ile bir erdemliler ittifakında küresel çapta bir insani/vicdani mücadeleyi verebiliriz ancak.
Ve günümüz dünyası bu mücadeleye omuz vermeyi böyle bir safta bulunmayı da hepimiz için zorunlu kılıyor.
_____________________
(*) Eğitimci - yazar