Tarih: 23.11.2018 13:33

Tarımda Akıllı Olmak

Facebook Twitter Linked-in

Birleşmiş Milletler tarım örgütünün yaptığı tahminlere göre 2050 yılında Dünya nüfusu 10 milyar kişinin üzerine çıkacaktır. Bu nüfusa yeterli gıdaya üretebilmek için bugünkü üretimin %50 daha fazlasının üretilmesi gerekmektedir. Benzer şekilde Türkiye´nin 2050 ile projeksiyonlarına göre nüfusu 95 milyona çıkacak ve çok daha yüksek boyutlarda tarımsal ürüne ihtiyaç duyulacaktır.

Türkiye´de tarımsal amaçlı kullanım alanları gittikçe azalmaktadır. İstatistikler tarımda dış bağımlılığın ve tarımsal ithalatın artarak devam ettiğini göstermektedir. Yani uzun yıllar iddialı olduğumuz, büyük ölçüde kendine yeter bir ülke konumundan tarıma dışa bağımlılığı gittikçe artan bir konuma evrilme riski taşıyoruz.

Bunun için bütün sektörlerden önce tarımda yeni bir paradigmaya, hatta devrime ihtiyacımız var.

**

Spekülatif fiyat hareketleri arz kontrolü yetersizliğinden

Dün patates, bugün soğan fiyatlarındaki spekülatif artışı tartışıyorsak; arka planında tarımı yönetemeyişimizi görmek lazım.

Aslında bu spekülatif fiyat hareketleri arz kontrolü yetersizliğinin yansımasıdır.

Büyük ölçüde kayıtsız çalışan tarım sektörünün stok kontrolünün yapılamayışı fiyatlardaki ani artışlara zemin hazırlamaktadır.

Bu noktada; lisanslı depoculuk yaygınlaştırılsaydı, geleneksel depolama sistemleri iyileştirilip ürün kayıt altına alınabilseydi rutine dönüşen fiyat spekülasyonlarının önüne geçilebilirdi.

**

Akıllı tarım verim ve kalite artışı demek

Bugünün yükselen trendi akıllı tarım denilen bilişim teknolojilerinin tarıma entegre edilmesidir. Yapılan bir araştırmada akıllı tarıma ya da dijital tarıma geçilmesi ile 2025 yılına kadar dünyadaki tarımsal hasılada ekstradan 330 milyar dolarlık bir artış söz konusu olacaktır.

Aslında akıllı tarım derken üretimden tüketime kadar bütün sürecin, buna değer zinciri (blok zincir) diyebiliriz, kontrol altına alınması ve yeri geldiğinde de müdahale edilmesini anlamaktayız.

Tarımın üretim sürecine de teknoloji ile müdahale yapabilirsiniz. Söyle ki, teknoloji ile mikro sulama uygulamasını devreye sokabilir, ciddi düzeyde su tasarrufu yapabilirsiniz. İlaç kullanımında yapay zeka robotlardan yararlanabilir, bu sayede zehirli ilaç atıkların doğada kalmasını ve ilaç kullanımını asgariye indirebilirsiniz (yapılan çalışmalar ilaçlamada teknolojiden yararlanılarak % 90 tasarruf sağlanabilmektedir).

Yine Teknoloji sayesinde bitkilerin özelliklerini tanıyabilir, streslerini ölçebilir, herhangi bir hastalık taşıyıp taşımadıkları tespit edip anında müdahale edebilirsiniz. Bu müdahale doğrudan kalite ve verim artışı demek.

**

Tarımda teknoloji kullanımı üretimde bilinmezliği asgariye indiriyor

Yine teknoloji sayesinde dinamik bir rekolte tahmini ile ürünün arz kontrolü yapılarak spekülatif hareketlerin önüne geçilebilir.

Tarımsal üretimde amaç kar maksimizasyonu ise değer zincirinin her halkası şeffaflaştırılarak teknolojik ölçüm sayesinde sorun olan alana anında müdahale yapılabilir ve bu sayede hem kalite hem de maliyet avantajı elde edilebilir.

**

Helal gıda kanıtı sunulabilir

Yine teknoloji kullanımı sayesinde her ürünün üretiminden rafa gelene kadar geçirdiği bütün süreç kaydedilerek anında tüketicinin bilgisine sunulabilir.

Tüketici telefonuyla barkodu okutarak ürünün bütün geçmiş bilgisine sahip olabilir. Bu sayede ürünün kalitesini, ne derece organik olduğunu, terkibini öğrenebilir. Böylece sağlıklı gıda güvenliği de tesis edilmiş olur.

Örneğin siz helal et arıyorsunuz. Etin kesimden rafa gelene kadar bütün süreçleri barkod okumayla görebilir ve helal et olup olmadığına karar verebilirsiniz.

Ya da vegan ürün arıyorsanız, değer zinciri süreçlerini inceleyerek kararınızı verebilirsiniz.

**

Dünyanın en stratejik iki sektörü tarım ve enerji

Gelişmiş ülkeler iki şeye çok önem veriyor. Birincisi petrol, onu elde etmek için savaşıyorlar. İkincisi tarım, dünya tarımının %90´ini kontrol altına almışlar.

Oysa Türk tarımı kendi sorunlarıyla boğuşmaktadır. Tarım çiftlikleri küçük ölçekli ve geleneksel yöntemlerle üretim yapan aile işletmeleri. Fayda-maliyet hesabı yapmadan, finansmanını tüccarlara kayıt dışı borçlanarak, gelecek ürünü ipotek ederek yapmaya çalıştığından emeği ölçüsünde bir getiri elde edilememektedir.

Diğer yapısal sorunlar da eklenince (arazi ölçeği, stoklama ilkel, tedarik zincirinde aracılar çok, lojistik süreçler geri kalmış, ciddi arz dalgalanmaları yaşanması v.s.) Türk tarımı sistemsiz, gittikçe dışa bağımlı bir kulvara girmiş.

Bunun için bugün acil bir paradigma değişikliğine, yerli üretime teknolojik destek verilmesine (parasal destekten çok daha önemli) ihtiyaç var.

**

Akıllı tarım sorunları büyük ölçüde azaltacaktır

Teknolojinin tarıma entegrasyonu iklime bağımlı üretim dalgalanmalarını, arz yetersizliklerini, ithalat giderlerini, zarar ettiği için tarımsal üretimden vazgeçmeyi (kırsaldan göçü) sona erdirecektir. Dijital tarıma geçilmesi her yönüyle ülke ekonomisine büyük destek verecektir.

Teknolojiyle adaptasyonu yüksek olan eğitimli gençleri tarımsal üretime yönlendirmek gerekiyor. Gençlerin kırsaldan, tarımdan kaçışını tersine döndürecek bir süreç başlatmalıyız.

Türkiye´nin tarımını ve geleceğini kurtarmanın tek anahtarı budur. Bunu yapmadığımız, yeni bir sistem inşa edemediğimiz takdirde tarımda dışa bağımlılığımız daha da artacaktır. Bu bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti devleti için en büyük risk unsurudur.

Önceki yazımızda değindiğimiz gibi, teknolojiden yararlanarak daha sağlıklı, dinamik ve kapsamlı bir tarımsal veri seti oluşturmamız gerekir. Sonrasında bu verilerden hareketle teknolojik tarım ya da akıllı tarıma geçişin hamlelerini sistematik hale getirmeli. Ancak bu sayede tarımsal gelecek planlaması yapılabilir ve tarım politikaları sürdürülebilir bir yapıya kavuşabilir.

Bu süreci yönetecek olanın Tarım Bakanlığı ve bürokrasisi olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —