TARİHTE BUGÜN... YAKIN TARİHTEN İBRETLİK BİR SAHNE: 31 MART VAKASI

31 Mart Vakası ya da Hadisesi, II. Meşrutiyet´in ilanından sonra İstanbul´da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanmadır

TARİHTE BUGÜN... YAKIN TARİHTEN İBRETLİK BİR SAHNE: 31 MART VAKASI

Sait Alioğlu yazdı;

31 Mart vakası?

31 Mart Vakası ya da HadisesiII. Meşrutiyet´in ilanından sonra İstanbul´da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanmadır. Rumî Takvim´e göre 31 Mart 1325´te (13 Nisan 1909) başladığı için bu adla anılmıştır.(1On üç gün süren ayaklanma, II. Meşrutiyet döneminin en önemli olaylarından biri olarak kabul edilir.(2) Askeri bir isyan olarak ortaya çıkmasına rağmen isyana dâhil olan softaların propagandaları sonucu sonradan dinî bir hal almıştır.[3]  Sebepleri tam olarak belirlenemeyen bu olayın planlı ve bilinçli bir hareket olup olmadığı kesinlik kazanmamıştır. [4]

İsyanın ilk günü hükümet istifa etmiş, isyancı askerler yedi gün süre ile İstanbul´a hâkim olmuştur. Bir milletvekili, bir Nazır(Bakan) ve tespit edilemeyen sayıda asker ve sivilin hayatını kaybettiği isyan, Selanik´te bulunan Üçüncü ve Edirne´de bulunan İkinci Ordulara mensup askerlerin oluşturdukları, Rumeli halkının gönüllü katıldığı “Hareket Ordusu”nun İstanbul´a gelmesi ile bastırıldı. Üç gün süren çarpışmaların ardından sıkıyönetim ilan edildi; padişah II.Abdülhamid tahttan indirilip yerine V. Mehmed Reşad tahta çıktı. İsyana katılanlar ve destekleyenler yargılandı ve 70 kişi idam edildi, 420 kişi ise çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı. Olay kimi arşiv belgelerinde “hareket-i irtica”, “hadise-i irtica”, kimi belgelerde de “hadise-i ihtilaliye”, “hareket-i ihtilaliye”, “harekât-ı iğtişaşiye” ve “vakıa-i ihtilaliye” tabirleri ile ifade edilmektedir. (5) Türk siyasi tarihine irtica kavramının, bu olay ile birlikte girdiği kabul edilir. (6) Ancak kimi araştırmacılar olayı bir irtica ayaklanmasından ziyade amacına ulaşamayan bir askeri darbe girişimi olarak değerlendirilir.(7) 31 Mart Vakası´nda ölenlerin anısına İstanbul´da Abide-i Hürriyet adıyla bir ulusal anıt inşa edilmiştir.[8]

31 mart vakası ile ilgili görsel sonucu

Arka plan 

1908 yılında Meşrutiyetin ilanı ile birlikte Osmanlı Devleti´nde yeni bir siyasal yapılanma ve yeni bir zihniyet yapısının yanı sıra, bu yeni zihniyetten rahatsızlık duyan bir kesim ortaya çıkmıştı. (9) Gerek sivil toplumda gerekse ordu içinde artan kutuplaşma ve gerginlikler isyan ortamı doğurmuştur. 

Meşrutiyeti ilan etmiş olmasına rağmen iktidarı tam olarak ele geçirememiş olan ve hükümet üzerinde dolaylı bir denetim kuran İttihat ve Terakki Cemiyeti´nin devlet kademelerinde kadrolaşması politik istikrarsızlığa yol açmıştı. Cemiyet ile ters düşen memurların görevlerinden uzaklaştırılmaları, cemiyete girdiğini ispat için yemin etmeyenlerin tutuklanması, farklı siyasi oluşumlara hayat tanınmaması huzursuzluk nedeniydi. İttihat Terakki´yi ve hükümeti eleştiren gazetelere hatta bu gazeteleri satan bayilere baskı uygulanması isyan ortamını doğuran uygulamalardandı. (10) 

İktidarda olmalarına rağmen Henüz tam egemen olamadıklarını düşündükleri  Kâmil Paşa kabinesine karşı ellerini güçlendirmek isteyen İttihatçıların Eylül ayı sonlarında Selanik´de 3. Ordudan getirilip Taşkışla´ya yerleştirdikleri üç Avcı Taburu, bir gerginlik konusu idi. Bu taburlara o günlerde cemiyetin destekçisi olarak bakılıyordu. Cemiyet, Bulgar tehdidini öne sürerek İstanbul´daki Avcı Taburlarının sayısını arttırmak isterken Kâmil Paşa hükümeti kendisine karşı bir ihtilalde kullanılacakları endişesi ile taburların biran önce gitmesini istiyordu. (11) 

31 mart vakası ile ilgili görsel sonucu

Ekim 1908´de ordu içinde “alaylı” ve “mektepli” subaylar meselesinden doğan hoşnutsuzluklar arttı. Eski sisteme göre yetişmiş alaylı subayların kısa süre içinde ordudan tasfiye edileceği söylentileri, alaylı subayların mekteplilerle ilişkilerini her geçen gün biraz daha bozdu.. Ordudaki disiplinsizliğin en önemli sebebini ibadet bahanesiyle talimden kaçmak olarak gören cemiyetin, ibadete karşı politikaları ise askeri din propagandasına açık hale getirdi.[12] 

Bu dönemde Volkan ve Mizan gibi gazetelerin yayınlarında kullandıkları kışkırtıcı üslup, İttihat ve Terakki´nin uygulamalarından zarar görenler üzerinde etkili oldu. Özellikle Derviş Vahdeti´nin çıkardığı Volkan gazetesi 31 Mart Olayında önemli rol üstlendi. İngilizler tarafından finanse ve himaye edilen ve yer yer Prens Sabahattin´in Âdem-i merkeziyetçi görüşlerine de yer veren Volkan gazetesi, alaylı subaylar ve asker kesimi arasında taraftar kazanmış İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti´nin yayın organı haline gelmişti.[13] 

Askerlerin hoşnutsuzlukları ordu içinde çeşitli isyan hareketlerine yol açtı. 31 Mart öncesindeki en önemli askeri isyan, Taşkışla Olayı idi. Askerlik sürelerini doldurarak terhis olmayı bekleyen 87 eratın, askerlik sürelerinin tekrar uzatılması üzerine Ekim 1908´de Taşkışla´da ayaklanması, kanlı bir şekilde bastırıldı. Aralık 1908´de bir tiyatro oyununda oyunun erlere yasak edilmesi ikinci bir ayaklanmaya sebep oldu. Erlerin "bize yasaksa subaylara da yasak olmalıdır" diyerek tiyatroyu basması sonucu şiddetli çarpışmalar gerçekleşti.[14 ] 

31 mart vakası ile ilgili görsel sonucu

Askeri kesimdeki ayaklanmalar, 23 Ocak 1909´da Harp Okulu öğrencilerinin ayaklanması ile devam etti. Öğrenciler, Okul Nizamnamesi´nin aşırı sertliği ve yabancı dil öğrenmekte güçlük çekmekten şikayetçi idi; olay, 60 öğrencinin okuldan kovulması ile sonuçlandı.[2] Mart 1909´da ise Abdülhamit´in özel muhafız alayının bir bölümünü oluşturan Arnavut ve Arap asıllılardan oluşan Zuhaf Alayı´na, geleneklere aykırı şekilde, Türk askerlerinin katılmak istenmesi sırasında olaylar yaşandı. Bütün bu olaylarda hep Selanik´ten getirilmiş olan avcı taburlarının ayaklanan birliklere karşı kullanılmış olması Birinci Ordu içerisinde avcı taburlarına karşı genel bir düşmanlık duygusunun doğmasına yol açtı.[15] 

Medreselilerin askerî muafiyetlerine Harbiyelilerin karşı çıkma düşüncesi

Genel kanaate göre bu ifadelere bakıldığında bir hoşnutsuzluğun olduğu görülecektir; Toplumdaki bir başka çatıma konusu Asker  Medreseliler çatışması idi. Medreselilerin askerlik hizmetinden muaf tutulmasını haksızlık olarak değerlendiren Harbiyeliler, muaflığın devamı için medrese mensuplarının hiç olmazsa basit bir okuma-yazma sınavına tabi tutulmalarını istiyordu. Şeyhülislamlık ile Harbiye Nezareti arasındaki pazarlık sonucu medreselilerin birkaç satır yazı yazmalarını, birkaç basit cümle okumalarını ve Namaz, Oruç bahislerinden sorular içeren bir sınava tabi tutulmaları kabul edildi. Bu karar, medreselilerde Harbiye Nazırı´na karşı büyük öfke doğurdu

 

İttihad ve Terakki´nin ‘resmen’ iktidarı ele geçirmesi

İttihat ve Terakki ile çatışan Kamil Paşa hükümetinin 4 Şubat 1909´da Meclisin vermiş olduğu “âdem-i itimad” oyları ile düşürülmesinden sonra sadarete Hüseyin Hilmi Paşa´nın getirilmesi ile İttihat ve Terakki Cemiyeti´nin hükümeti resmen ele geçirmiş oldu. Toplumda artan kutuplaşmalar ve tahammülsüzlüklerin sonucu olarak çeşitli siyasi cinayetler işlendi. 7 Nisan 1908 Çarşamba günü Serbesti gazetesi başmuharriri Hasan Fehmi’nin bir köprü üzerinde arkadaşı Ertuğrul Şakir´le yürürken öldürülmesi bu cinayetlerdendi. Hasan Fehmi´nin öldürülmesinde İttihat ve Terakki´nin parmağının olduğu iddia edilmiş; bu cinayetten sonra Cemiyete karşı oluşan olumsuz hava, kimi İttihatçıların partiden istifasına yol açmıştır. Oldukça hareketli fikir ve eylem ortamı Serbesti gazetesi başyazarı Hasan Fehmi´nin öldürülmesi ile şiddete dönüştü.[16] 

İsyanın ortaya çıkışına bir değini 

Dönemin kıta Avrupa´sı ve özellikle de Alman tipi ‘güçlü ve jakoben´ bir devletten yana olan İttihad ve Terakki ile diğer tarafta da, sözde sıradan vatandaşa özgürlük vadeden, ama dönemin kapitalist anlayışını kitleye güzel ve sevimli gösterme telaşı içerisinde bulunan liberal çevrelerin(Serbestî gazetesi vs.) tüm dünyada carî olmasını düşündükleri İngilizci anlayışın, daha doğrusu İngiliz-Yahudi medeniyetinin genel kabul görmesine yönelik çabaların, "şeriat isteriz, padişahım çok yaşa´ diyen asker ve sivil, ama sıradan insanların, kalabalıkların hiçbir esamesinin okunmayacağı apaçık ortada… 

Bunu, ne o günden bakıp bir karara bağlamak mümkündü ne de, olan bitene ideolojik evrilme sonucu dinî ‘gereksi ve zararlı’ görme saplantısı içerisinde bulunan laik ve Kemalist gözlükle bakan insanların yaklaşımı ne de, isyan/eylem içerisinde bulunan o günün sıradan insanının bilmesi, bugünden bakıldığında pek mümkün görülmeyecektir. 

ittihatçılar ve 31 mart vakası ile ilgili görsel sonucu

İsyanın bastırılması 

Selanik, İstanbul´daki isyandan Jandarma Yüzbaşısı İsmail Canbulat Bey´in ilettiği “Meşrutiyet mahvoldu” ibareli telgrafıyla haberdar oldu. Selanik´te isyana karşı büyük bir miting tertip edildi(17] Selanik´teki İttihatçılar arasında İstanbul üzerine bir kuvvet yollamak konusunda bir fikir birliği meydana gelmişti.] 14 Nisan günü Selanik´de genel seferberlik ilan edilerek Selanik Redif Tümeni´nin bütün taburları silah altına alındı. Bu birliklere Edirne´de bulunan İkinci Ordu Birlikleri ve Selanik çevresinde sivil gönüllüler de katıldı. Özgürlük kahramanı olarak tanınan Resneli Niyazi Bey de, Resne´de bir araya getirdiği gönüllülerle birlikte bu hareketin içinde yer aldı.[2] Toplanan bütün kuvvetlerin başına Selanik IX. Redif Fırkası (tümeni) Kumandanı Hüsnü Paşa getirildi, Kurmay Başkanlığına da Kolağası Mustafa Kemal Bey atandı. Mustafa Kemal Bey, Selanik´ten İstanbul´a hareket eden orduya “Hareket Ordusu” adını verdi.[18] 

Hareket Ordusu İstanbul´a girme hazırlığında iken komuta değişikliği yapıldı; ordunun komutanlığına Mahmut Şevket Paşa atandı. Hareket Ordusu Kurmay Başkanlığı Binbaşı Enver´e verildi. Mahmut Şevket Paşa 23 Nisan´ı 24 Nisan´a bağlayan gece orduya İstanbul içlerine ilerleme emri verdi.  Bu arada. İki günlük kuşatmadan sonra 27 Nisan´da Hareket Ordusu saraya girerek denetimi ele geçirdi. 

İsyanın bastırılmasından sonraki gelişmeler 

Hareket Ordusu´nun İstanbul´da duruma tamamen hâkim olmasıyla birlikte, Padişah II. Abdülhamit´in tahttan indirilmesi konusu gündeme gelmiştir. Ayaklanmanın tamamen bastırılmasıyla kendisini güvende hisseden Meclis-i Mebûsan 25 Nisan´da Yeşilköy´den Ayasofya yakınındaki kendi binasına geri döndü ve 27 Nisan 1909´da bu konuyu görüşmek üzere toplandı. Sultan Abdülhamit´in hilafet ve tahttan indirilmesi oy birliği ile kabul edildi.[ Abdülhamit´in yerine kardeşi Veliaht Mehmet Reşat Efendi´yi getiren Meclis, bu kararı Abdülhamit´e bildirmek üzere dört kişilik bir kurul oluşturdu. Abdülhamit, Selanik´te sürgüne gönderildi.[19] Olayların sona ermesiyle İstanbul´da sıkıyönetim ilan edilmiş ve isyana karışanların tespiti yapılmış ve geniş çapta tutuklamalar başlamıştır. 

31 Mart´a yönelik değerlendirmemiz? 

Zihniyet, anlayış ve sistem değişikliği karşısında, haklı olarak dchşete kapılan Müslüman kitlenin, olan biten karşısında mutlaka bir karşı çıkışı olacaktı. Gönül isterdi ki bu karşı çıkışlar daha makul yol ve yöntemlerle olsaydı, ama bir yanda halk kitlelerinin sistemsizliği ve örgütsüzlüğü, aceleciliği, öbür yandan kendisi de batılı bir argümana sahip bulunan “liberal” Ahrar partisinin, halkın hoşnutsuzluğunu kendine mehaz alması ve başta esas kitlenin Müslümanlık adına öteden beri yapmış olduğu dinî/ideolojik tercihe karşı, Alman tipi ve jakoben bir ulusçuluk için çırpınan İTC´nin aradığı fırsat bu yolla gelmiş ve İslami anlayışa yönelik öldürücü darbeyi vurmak için bu hadise kullanılır olmuştur. 

Toplumu oluşturan esas kitlenin ontolojik tercihine rağmen, spontane olarak gelişen bir hadiseyi bahane kılarak, İslam´ın irtica/gericilik formatı içerisinde görmeye yönelik yamuk, yıkıcı ve insafsız anlayış, maalesef 2000´lere kadar, adeta bir kader olarak telakki edilmiştir. Eğer irtica diye bir şey vardı ise, o da Fransız ihtilalinin estirdiği, ama içeriğinin sahici donelerle doldurulmadığı görülen bir anlayışım ürünü olarak İslam´dan, Kur´an´dan ve dolayısıyla da haktan yüz çevirmenin adıydı. Ki artık bu konu böyle biliniyor ve İttihad ve Terakki ile başlayan ve yaklaşık yüz küsur yıldır kara, alçak ahlaksız propagandalarla gündemde tutulan bu meşum olgunun esas sahibi batı ve batıcılardır vesselam?

__________________________________

Dipnotlar:

1)Eroğlu, Nazmi. "31 Mart Olayı ve Hareket Ordusu´nun Ortaya Çıkış Sebepleri".

2)Aysal, Necdet. "Örgütlenmeden Eyleme Geçiş: 31 Mart Olayı"

3)Yıldız, Sıddık, “Çıkışından Bastırılmasına kadar 31 Mart İsyanı” (master tezi), Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Ankara 2006 s.256)

4)Aysal, Necdet. . Aslan, Taner. "31 Mart Hadisesi Üzerine Vilayetlerde Çıkan Olaylar Karşısında Alınan Tedbirlere ve Askerî Faaliyetlere Dair Yazışmalar".

5)Aslan, Taner. "31 Mart Hadisesi Üzerine Vilayetlerde Çıkan Olaylar Karşısında Alınan Tedbirlere ve Askerî Faaliyetlere Dair Yazışmalar".

6) Aslan, Taner. "31 Mart Hadisesi Üzerine Vilayetlerde Çıkan Olaylar Karşısında Alınan Tedbirlere ve Askerî Faaliyetlere Dair Yazışmalar".

7)Eroğlu, Nazmi. "31 Mart Olayı ve Hareket Ordusu´nun Ortaya Çıkış Sebepleri".

8)Yalçın, Soner. "Osmanlı´nın Anıtkabir´i Abide-i Hürriyet´ti".

9)Aslan, Taner. "31 Mart Hadisesi Üzerine Vilayetlerde Çıkan Olaylar Karşısında Alınan Tedbirlere ve Askerî Faaliyetlere Dair Yazışmalar".

10)Aslan, Taner. "31 Mart Hadisesi Üzerine Vilayetlerde Çıkan Olaylar Karşısında Alınan Tedbirlere ve Askerî Faaliyetlere Dair Yazışmalar".

11)Yıldız, Sıddık, “Çıkışından Bastırılmasına kadar 31 Mart İsyanı” (master tezi), Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Ankara 2006 s.256

12)Hür, Ayşe. "31 Mart “ihtilal-i askeriyesi´".

13)Baysan, Galip. "31 Mart Ayaklanması: Nedenleri ve Sonuçları".

14)Aysal, Necdet. "Örgütlenmeden Eyleme Geçiş: 31 Mart Olayı)" 

15)Aysal, Necdet. "Örgütlenmeden Eyleme Geçiş: 31 Mart Olayı"

16) Aslan, Taner. "31 Mart Hadisesi Üzerine Vilayetlerde Çıkan Olaylar Karşısında Alınan Tedbirlere ve Askerî Faaliyetlere Dair Yazışmalar".

17)Aslan, Taner. "31 Mart Hadisesi Üzerine Vilayetlerde Çıkan Olaylar Karşısında Alınan Tedbirlere ve Askerî Faaliyetlere Dair Yazışmalar".

18)Yıldız, Sıddık, “Çıkışından Bastırılmasına kadar 31 Mart İsyanı” (master tezi), Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Ankara 2006 s.256

19) Aysal, Necdet. "Örgütlenmeden Eyleme Geçiş: 31 Mart Olayı"