Yezidiler meselesini tartışmaya devam edelim.
Bundan önceki iki yazıda Yezidilerin kökenlerinin ne olmadığına ve bir kısım da inanç esaslarına değindik.
Bu yazıda ise kökenlerinin gerçekten nereye dayandığına ve diğer iman esasları ile bazı ibadetlerine bakacağız.
Öncelikle şunu belirtelim ki, bazı okurlarımız, bizim Yezidiliğin bir gecede dönüştüğünü, Adi bin Müsafir'in vefatından hemen sonra Adeviye tarikatından çıkıp Yezidi olduklarını söylediğimizi sanıyorlar ki bu doğru değil.
Zira herhangi bir inanç sistemi toplumsal olarak öyle bir günde, bir hafta veya bir yılda değişmez. Bu sadece Yezidilik için değil, İslam için ve diğer din ve inançlar içinde geçerlidir.
Örneğin bugün Kürtler ya da Türkler arasında dini bir gelenek olarak süregelen bir çok adet, Araplarda veya başka Müslüman topluluklarda görülmüyor.
Aynı şekilde Müslüman Kürtler arasında Mitraizm'in, Zerdüştçülük'ün bazı adetleri görülüyor.
Muhtemelen eski Arap topluluklarının bir çok örf ve adeti de bize İslam örfü olarak gelmiştir.
Önceki yazılarda Yezidilik kökeni için aranan Yezdanilik, İzedilik, Zerdüştçülük, Zeyd bin Üneyse ve diğer köken arayışlarının beyhudeliğini izah etmeğe çalışmıştım.
Şimdi meselenin asıl kökenine dair tezi izah edeyim.
Yezidilik inancının esaslarından biri de hulûl, ruh göçü yani reenkarnasyondur.
Bunun temeli de Yezidilerin "yaratılış" felsefesine dayanır.
Fotoğraf: Murat Adıyaman
Ancak bu konu Yezidilerde çok muğlaktır ve Hrıstiyanlık, Yahudilik veya İslam'daki gibi kesin inaklarla ifade edilmemiştir.
Aslında "edilmemiştir" demekten ziyade "edilememiştir" demek daha doğrudur.
Çünkü Yezidilik inancının derli toplu ve herkesin üzerinde mutabık olduğu bir kitabı, bir inanç sistemi, bir medresesi yoktur.
Geriye Yezidilik inançlarını esasa bağlayan bir Kaviller ve Beyitler manzumesi kalıyor ki, onlarda son 30-40 yıl öncesine kadar sözlü olarak babadan oğula aktarılıyordu.
Her yeni öğrencinin yeni eklemeleri olabileceği gibi, hocasından öğrendiklerini de unutmuş olma ihtimali vardır.
Ancak 30-40 yıldır derlenip toparlanmaya başlanan metinler üzerine konuşarak bir kanaat oluşturabiliyoruz.
Ama bu yeni derlemeler de içlerinde bir çok tezat bulundururlar.
Değişik zamanlarda değişik yerlerde söylenmiş aynı beyit dahi içinde bir çok tezadı barındırmaktadır; değişik varyant/versiyon farklılıkları.
Tam da bu karmaşıklık yüzünden Yezidilik son derece bağdaştırmacı yani senkretik bir din haline gelmiş.
Çünkü Yezidiler, Şeyh Adi bin Müsafir'in vefatından sonra, müritleri ve sofilerinin Şeyh Adi'ye olan aşırı muhabbetlerinden dolayı hem İslam'ın orta yolu olarak kabul edilen Ehli Sünnet Ve'l-Cemaat ekolünden tecrit edilmiş hem de Yezid'e olan aşırı muhabbetlerinden Şia'nın düşmanlığını kazanmışlardır.
Bu çifte baskı Yezidileri olabildiğince İslam kültür dairesinden çıkarmış ve onları geriye kalan her kültür ve dini inanca açık hale getirmiştir.
Bundan dolayı da Yezidiliğin bu yeni teşekkül sürecinde Gnostizm, Manicilik, Mazdeizm, Harran Güneş Kültü / Sabiilik ve kısmen de Zerdüşti bazı etkileşimler görüyoruz.
Bunun yanı sıra örneğin nikahta ekmek ve şarap ayini ile normal zamanlarda şarap içmeyi de Hristiyanlıktan tevarüs ettiği görülüyor.
Elbette ki yeni doğan çocuklara vaftiz yapma adeti de.
Aynı şekilde, Halil İbrahim Bulut İslam Mezhepleri Tarihi kitabında şöyle diyor;
Ay ve güneşe tapınma inançlarını paganizmden; tenasuh ve ruh göçü inançlarını Sabiilikten; sünnet, oruç, kurban, hac, mezar taşlarına dini kitabeler yazma gibi gelenekleri İslamiyetten; takiyye, vecd ve şeyhe aşırı saygı gibi özellikleri sûfî-rafizî gelenekten aldıkları düşünülmektedir. 1
Yezidi toplumunda Şeyh Adi bin Müsafir'in bir şeyhten çok daha öte, işte bu hulûl yani reenkarnasyon vesilesiyle Allah'ın yeryüzündeki şekli olduğuna inanan Yezidiler onu aşırı derecede kutsamışlar ve bir çok kavil ve beyitlerinde ona Hüda bile demişlerdir.
(Gerçi, teknolojinin bu kadar arttığı, ilmin ve bilimin bu kadar kolay ulaşılabilir olduğu bir zamanda bile bazı şeyhlere yapılan aşırı ta'zim ve saygının, bir tarikat şeyhine olan sevginin çok ötesinde olduğu görülüyor.
Onları Allah'a gitme yolunda aracı kılmaktan tutun, üfürük ve tükürüklerinin şifalı olduğuna kadar bir çok saçma sapan ve insanı dinden ve imandan uzaklaştıran faaliyetleri görünce insan Yezidileri neredeyse anlıyor.)
Yezidi inancının temeline dönecek olursak, Şeyh Adi bin Müsafir'in, İ'tikadu Ehl-i sünnet ve'l-cemâat' adlı risalesindeki Yezid bin Muaviye'yi öven şu satırlarına dayandığını görüyoruz;
Yezid b. Muaviye; Allah ondan razı olsun.
İmamoğlu imamdır. Halifelik yapmıştır.
Allah yolunda cihad etmiştir. Kendisinden ilim ve hadis nakledilmiştir.
Hz. Hüseyin'in katli yüzünden Rafizilerin kendisi hakkındaki iftiralarından beridir. 2
Yezidilerdeki bu aşırı değişim, daha o zaman ki Müslüman alimler arasında bile tartışmalara sebep olmuştur.
Bunun üzerine İbn Teymiyye, giderek Yezidileşen bu Adeviye cemaatine bir mektup yazmış ve mektubunda aynen şunları demektedir;
Şeyh Hasan döneminde bir çok batıl nazım ve nesir yayıldı Şeyh Adi ve Yezid hakkında çok aşırı gittiler. 3
İbn Teymiyye'nin bu mektubu da bize gösteriyor ki, elimizde bulunan Yezidi Kavil ve Beyit'lerindeki bu sevgi ve saygı sınırlarını aşan bu şiirler bundan 700 yıl önce de vardı ve tartışılıyordu.
Peki, bu aşırılık nedir?
Fotoğraf: Murat Adıyaman
Yezidilerin Yezid b. Muaviye ile Şeyh Adi b. Müsfair'e besledikleri aşırı duyguları onların kutsal metin olarak kabul ettikleri Kavil yani Söz'lerine bakarak görebiliyoruz.
Zira hem Yezid'e hem de Şeyh Adi'ye tanrısal özellikler atfedilmektedir.
Elbette ki birileri bunları bir Yezidi sufinin aşırılıkları olarak değerlendirebilir.
Ama siz Xanna Omerxali ile Kovan Xankî'nin birlikte hazırladıkları Analîza Qewlên Êzidiyan ( Türkçesi; Yezidi Sözlerinin Analizi) 4 adlı kitaplarına bakarsanız, bir şiir diye basitleştirme ihtimali olan bu metinlerin her biri, Müslümanlar için Kur'anı Kerim, Yahudiler için Tevrat, Hristiyanlar için İncil neyse o mesabede ve o değerdedirler.
Bakınız Yezidilik inancının en önemli sözlerinden olan 117 kıtadan oluşan "Büyük Söz" nasıl başlıyor ve de devam ediyor;
Büyük İlahi
Bu konuda bilgisi olan birine ihtiyacımız var
Kafası karışmış benimle ilgilenen var mı
Muaviye ile Sultanın hikayesiyleHikayeyi anlatacak birine ihtiyacımız var
İmanı olan aslan yürekli birine
Hele Sultan Êzid mahluklara nasıl göründüSultan Êzid annesinin karnında oluştuğunda
Onun gizemi Muaviye'ye göründü
Muaviye korkuya kapıldıMuaviye bununla baş edemedi
Şam'a sefere çıktı
Sultan Êzî'nin annesi Şam'ı terketti
...
Muaviye dedi ey Kadılar
Size söyleyeceklerime inanmayacaksınız
Lekesiz bir insan ortaya çıkacak
Onun adı bü dünyada ve bu topraklarda hatırlanacak
...
Sultan Êzî bir salkım üzümü aldı
Kaynağın kapısına koydu ve bir taşın altına koydu
Kudretiyle Şam kentinin suyunu şaraba dönüştürdü
...
... 5(Burada metinlerin orijinal hali olan Kürtçelerini vermememin sebebi, hem Kürtçe bilmeyen okuru sıkmamak, hem de yazıyı çok uzatmamak içindir.)
Böyle devam edip gitmekte bu Söz veya Beyit.
Aynı şekilde gerek kaynak olarak verdiğim bu kitapta ve gerekse de bu kitabın da yazarı olan ama, bundan bağımsız ve sadece Kürtçe metinlerin olduğu yaklaşık 1200 sayfalık Perin Ji Edebyata Êzidiyan (Spirêz tatınları, Duhok 2013) adlı kitabın yazarı olan Xelil Cindî Reşo'nun yayınladığı kitabında yüzlerce kere Êzî, Êzîd, Yezîd, Muaviye oğlu Yezid, Sultan Êzîd gibi isimler geçmektedir.
Şimdi, Şam olacak, Muaviye olacak, Êzî, Êzîd, Yezid vb. gibi yüzlerce kere geçen kavramlar olacak ve biz hala başka kökenler mi arayalım bu Yezidilere?
Biz Müslümanlar da, sağcı veya solcu, Alevi veya Ermeni yazar ve araştırmacı veya normal okurlar olarak da anakronizmle malul olmasak daha kolay bulabiliriz hakikati.
Zira gerçek ancak olguların ve olayların doğru betimlemesiyle ortaya çıkar.
Hiç kimse Yezidilerin, bir çok din ve kültürden etkilenmediğini iddia edemez.
Evet, Yezidilik, Mitraizm'den Zerdüştçülük'e, Mazdeizm'den Yahudilik'e, Manizm'den Hiristiyanlık'a, Sabiilik'ten Paganizme kadar bir çok din ve kültürden etkileri barındırıyor.
Ama kökeni Yezid b. Muaviye'nin "günahsızlığına" dayanan Adi b. Müsafir'in yukarıda naklettiğim sözlerine dayanmaktadır.
Peki, Yezidiler Yezid b. Muaviye'yi bizim gördüğümüz gibi mi görüyorlar?
Hayır. İşte, asıl tartışma konusu buradan çıkmakta.
Zira Yezidilere göre Yezid b. Muaviye;
Binlerce yıl önce Tanrı'nın huzurunda gizli bir sır (sıra meğfi) olarak var idi.
Onun sırrı Muaviye ve eşinde zuhur etti. O, Adem'in neslinden değil tertemiz sünnet özündendir.
O, şeriat ile hakikat arasındaki farkı izhar etmek için, Zahir olanın değil Batın olanın ortaya çıkması için dünyaya gelmiştir.
Her ne kadar Kureyşli ve Şamlı olarak biliniyor olsa da bunlar izafidir.
O, Muaviye ve kadılar ile çatışmaya girerek Yezidileri şeriatın boyunduruğundan kurtarmıştır. Yani dini vecibeleri yerine getirmekten kurtarmıştır.
Onun bu sırrına Şeyh Adi ve Yezidi Evliyaları muttali olmuşlardır.
Aslında Yezid, Tanrı'nın hulûl ettiği bir şahsiyettir. Onun bu sırrına muttali olmayıp bu şekilde kabul etmeyenler cehennemi boylayacaklardır. vs. vs.6
Benzer görüşler Şeyh Adi içinde vardır.
Mesela Yezidi itikadının bir çok kavline göre Şeyh Adi, Melek-i Tavus ve Sultan Yezid birdirler, yani hulûl ile birbirlerine geçmişler.
Çünkü hepsi aynı ilahi özden gelmişler.
Şeyh Adi bir çok Tanrısal özellikler ihtiva eder.
Evet, o Beytifar'da zuhur etmiş, ama o Yezidilerin serdarıdır.
Sultan Yezid, ezelde hırkayı yaratmış; Şeyh Adi ise kutsal taç ve hilleyi (beyaz uzun entari ki Yezidilerin kutsal elbisesidir).
O, Melek-i Tavus'un yeryüzündeki tecellisidir.
Onun yeryüzündeki divanı Tanrı'nın semadaki divanına eşdeğerdir. vs. vs.
(Devamı adı geçen eserlerde okunabilir)
Yezidilerin Yezid ve Şeyh Adi'ye bakışları budur.
Daha diğer inançlarını ve bazı ibadetlerini de yazmak istiyordum.
(Konu daha da uzatılabilir. Ama netice itibariyle burası bir gazete köşesi. Eski zamanların Pehlivan tefrikalarına benzemesin. Eğer okurlar etkileşimde bulunur ve soruları olursa elbette ki cevap verilecektir.)
Bütün bunlardan sonra neticeyi kelam; Yezidiler bu gün kendilerini nasıl görürler ise görsünler, kökenleri Yezid b. Muaviye kutsamasına dayanıyor.
Fotoğraf: Murat Adıyaman
Bu kutsama Emevi - Abbasi çatışmalarının bir sonucudur.
İster Abbasilerden kaçıp gelen bazı Emevi bakiyeleri olsun, isterse onların kaçıp geldikleri yerin yerli halkı olsun, bu gruplar birbirlerine karışmış ve bu inanç sistemi en az 700 yıldır devam etmektedir.
Zaman zaman bazı konjoktürel durumlardan kaynaklı olarak Yezidi Mirleri veya bazı Yezidi okumuşları etnik olarak kendilerini bazen Arap Emevi, bazen de Yezidiliği bir etnisite olarak kabul edip lanse etseler bile onlar Kürt'tür.
Anadilleri Kürtçe'nin Kurmanci lehçesidir.
Kutsal kitap olarak bildikleri Mushafı Reş ile Kitabı Cilwe'ye hali hazırda rastlanmamış ve gerçekte böyle bir kitap olmayabilir de.
Şimdi elimizdeki en önemli kaynak Yezidi Kavil ve Beyitleri ile yaşayan Yezidilerin kendileridir.
Zaten Duhok'ta Laleş adında bir merkezleri var.
Ayrıca Şeyhan, Baedrê ve Laleş ile buraların çevre köylerinde yaşıyorlar ve isteyen herkes onları görebilir, aralarında yaşayabilir.
Dolayısı ile Yezidilik inancını değerlendirirken her şeyden önce hem tarihi, hem de mevcut kaynaklara bakmakta fayda var.
Ben şöyle düşünüyorum, teyzemin komşusunun görümcesinin yeğeni şöyle demişti ile olmaz.
Yararlanılan kaynaklar:
1 Halil İbrahim Bulut, İslam Mezhepleri Tarihi, Dib Yayınları Ankara 2016
2 Adi b. Müsafir, I'tikadu Ehl-Sunne wel-Cema'e, Tahkik eden; Hemdi Selefi- Tehsin İ.Doski, Medine, 1998, syf. 38. Aktaran; Yaşar Kaplan, Günümüz Yezidiliği, Nûbihar Yay. Sy.31
3 İbn Teymiyye El- Vasiyyetul Kubra; Risaletu Şeyhul İslam İbn Teymiyya ila Etba'î Adi b. Müsafir el- Umevi, Neşre Haz. Muhammed Abdullah en-Nemr, Osman b. Cum'a Damiriyye, 2. bs. Taif, Darul faruk,sy. 106, Aktaran Yaşar Kaplan a.g.e
4 Xanna Omerxali - Kovan Xankî, Analîza Qewlên Êzidiyan (Yezidi Sözlerinin Analizi), Avesta Yayınları, İstanbul, 2009
5 (Tanrı ve Şeyh Adi Kusursuzdur, Yezidi tarihinden <kutsal Şiirler ve Dinsel Anlarılar, Phlip G. Kreyenborek ve Xelil Cindî Reşo, Avesta Yayınları, 2011 İstanbul sy.268 ve devamı..
6 Günümüz Yezidiliği, Yaşar Kaplan, Nûbihar Yayınları İstanbul, sy.85