Fetullahçı Terör Örgütü´nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında, aralarında Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok´un da bulunduğu 34 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü´ndeki olaylara ilişkin haklarında 37´şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen 135´i tutuklu 143 sanığın yargılandığı davaya müştekilerin ifadelerinin alınmasıyla devam ediliyor.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi´nce Büyükçekmece´deki Mimar Sinan Spor Salonu´nda yapılan duruşmada, halen Milli Savunma Bakanlığı´na görevde olan gazi Albay Mahmut Pınarbaşı´nın ifadesi alındı.
Pınarbaşı ifadesinde, 25 Temmuz 2016´ya kadar yıllık izinde bulunduğunu, olay günü bir yakınının düğünündeyken gelen telefon üzerine askeri bir hareketlilik olduğunu söyledi.
3. Kolordu Harekat Merkezi´ni aradığını, birliklerin dışarı çıktığını ve kendilerine ulaşamadıklarını öğrendiğini söyleyen Pınarbaşı, "Bunun üzerine bir darbe olduğuna kanaat getirdim. Yusuf Sarı´yı (Bayrampaşa´daki Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü işgal girişimi davası tutuklu sanığı, eski kurmay albay) aradım, Telefonu açtı, kapattı. Konuşmadı. 6. Alay Komutanı Müslüm Kaya´yı (Darbe girişimi ana davası tutuklu sanığı eski albay) aradım. İkisinin de FETÖ´cü olduğunu değerlendiriyordum. Kaya bana ´Niye aradın?´ dedi. ´Ne yapıyorsunuz siz?´ diye sordum. Kapattı hemen. Böylece darbenin FETÖ´cüler tarafından yapıldığını anladım." dedi.
"Tankın paleti asfalta değiyorsa bu bir darbedir"
Darbenin merkezi olduğunu düşündüğü 1. Ordu Karargahı´na giderek oraya müdahale etmeye karar verdiğini ancak yolun kapalılığı ve trafiğin yoğunluğu nedeniyle gidemediğini belirten Pınarbaşı, şöyle konuştu:
"Oranın başındaki kişiye saldıracaktım. Yol kapalıydı, yaya olarak devam ettim. Halk köprüye doğru gidiyordu. Eşofmanımla, beylik silahımı ve asker kimliğimi bir poşete koyarak köprüdeki gişelere kadar gittim ben de. Karayolları binasının arkasından terörist hainlerin arasına gidip, silahları bırakmaları için ikna edecek ya da tepedeki birilerini öldürerek bir mücadele olduğunu gösterecektim. Tam harekete geçtiğim sırada, makineli tüfek atışına maruz kaldım. Bacağımdan yaralandım. Millet öldürülürken arkada saklanan insan, askerlik yeminine ihanet etmiştir. Asker o zaman ölmeyecek de ne zaman ölecek? Her muvazzaf asker bilir ki tankın paleti asfalta değiyorsa bu bir darbedir."
"Sokak ortasında tank görünce..."
15 Temmuz gazisi müşteki Taha Kurt da olay gecesi televizyonda köprünün kapatıldığını, sosyal medyada ise sıkıyönetim ilan edildiğine ilişkin bilgileri görmesi üzerine sokağa çıktığını söyledi.
Sokaklarda askeri tankları görünce, darbe olabileceğini düşündüğünü ve hemen Kısıklı´ya gitme ihtiyacı hissettiğini kaydeden Kurt, şunları anlattı:
"Kısıklı´ya gitmeye karar verdim. Çünkü vatanını korumak istiyorsan önce liderini korumalısın. Liderini koruyamayan vatanını da koruyamaz. Kısıklı çok kalabalıktı, orada biraz kaldıktan sonra köprüye yöneldim. Çok sayıda yaralı vardı, yaralılara yardım ettim. Sanıklardan gazi Odacı´nın da içinde bulunduğu mavi bir asker taşıyan otobüs geldi. Otobüs bir noktada durdu, ineceklerini düşündük. Bir anda hızlanarak vatandaşın üzerine sürdüler. Sonrasında bir kısmı polisler tarafından teslim alınmış, bir kısmı ateş eden askerlerin yanına katılmış. Tankın TOMA´yı vurmasıyla şarapnel parçalarıyla ve açılan ateşle yaralandım. Bu ülkede, İstanbul´da yaşayıp sokak ortasında tank görünce bunun darbe olduğunu anlamamak için ya aptal ya geri zekalı olmak gerekir."
"Pişman olanı, af dileyeni ben kendi şahsım adına affediyorum"
Köprüde, tankın TOMA´yı vurduğu sırada ayağından yaralanan gazi Ersoy Diler ise müşteki ifadesinde Hazreti Ali´nin bir sözünü hatırlatarak sanıklara seslendi.
Diler, "Hazreti Ali´nin bir sözü vardır. Her şeyi affedin ama vatanınıza ihanet edeni affetmeyin. Doğru bildiğiniz bir şeyler varsa, burada yüce Türk adaletine söyleyin. Size belki içeride kurtulacağınızı söylüyorlar. Pişman olanı, af dileyeni ben kendi şahsım adına affediyorum. Olmayanı, ne burada ne ahirette affediyorum." şeklinde konuştu.
Duruşma diğer müştekilerin ifadelerinin alınmasıyla devam ediyor.