Taliban’ın üst düzey yöneticilerinden Hayrullah Hayırhuda, İran’ın devlet televizyonu Press TV’ye verdiği demeçte İran ve Türkiye’ye sıcak mesajlar verdi. Mezhepçiliğe karşı olduklarını söyleyen Molla Hayrullah, IŞİD ile buldukları yerde savaşacaklarını kaydetti.
Molla Hayrullah, Kandaha’da doğdu. ABD işgaline karşı direniş sırasında Taliban’a bağlı askeri komutan olarak görev yaptı, daha önce Taliban yönetimi sırasında Herat eyaletinin valisi olarak görev yaptı. 2002 yılında Pakistan'da Afganistan sınırına yakın bir yerde tutuklandı ve yaklaşık 12 yıl Guantanamo’da, Amerikan hapishanesinde tutuldu. Uzun yıllar Doha'da yaşadı ve Taliban Barış-Müzakere Ekibi’nin önemli bir parçası oldu.
Hayrullah, İran devlet televizyonu Press TV’ye konuk oldu. “Taliban-IŞİD bağı” sorusuna “IŞİD ile hiçbir bağımız yok, onlara karşı savaştık ve şehitler verdik. Onlar Müslümanların canını ve mal varlıklarını alıyor. Biz buna karşıyız” diye cevap verdi. “20 yıllık Amerikan işgalinde Afgan halkının inancı ve mücadelesi, bizim esas gücümüz.” diyen Hayrullah Hayırhuda şöyle devam etti:
“Afganistan’da değil ABD, hangi kuvvet bir bölgeye gözünü dikerse onlarla savaşacağız. Savaş amacı olmayan herhangi bir grupla da diyalog kanallarıyla sorunları çözmeye hazırız. Kurallara uyan, Afganistan’da yaşamak isteyen herkese kapımız açık. IŞİD bunlardan biri değil. Onlarla bu tarz bir diyalog içerisinde değiliz. Önce herkes silahını bırakacak, Afganistan’ın parçası olacak. Bedahşan’da saldırıları oldu, onlara ciddi cevaplar verdik. Basında 6 aydır IŞİD’le savaşmadığımız söyleniyor. Onları şu an bulamıyoruz. Bulduğumuz yerde gereken cevap verilecek. Onları sıkıştırdık, şu an savaşa devam edemiyorlar. Afganistan’ın doğusunda onların izini takip ediyoruz. Şu an çok kısıtlı bir bölgedeler. Kabil’de onların kesinlikle herhangi bir unsuru bulunmuyor.”
IŞİD ile aralarındaki fark ve Vahabizm hakkındaki düşüncelerini soran Press TV muhabirine “Onlarla tamamen farklıyız. Onların inanışı ‘sapkınca’ (deviant, Ç.N.) ve bizim kurallarımız buna kesinlikle izin vermeyecek. Kendilerine inanmayanları Müslüman olarak görmüyorlar ve onların mallarına el koyuyorlar. Böyle şey mi olur?”
“Suudi Arabistan ile ilişkileriniz nasıl?” sorusuna ise:
“2001’de ABD işgali başladığında onlarla iletişim kurduk. Bazı görüşmeler oldu ancak aynı görüşte olmadık ve görüşmeler de uzun sürmedi.”
Türkiye ile ilgili sorulan soruya ise Taliban yetkilisi “Türkiye, Müslüman bir ülke. Fakat onların Afganistan’daki varlığı NATO ve ABD işgali altında idi. Bu şartlar altında Türk askerlerinin ülkemizde bulunmasını istemiyoruz.” diye yanıtladı ve şöyle devam etti:
“Afgan halkı, yabancı birliklerin ülkede bulunmasını istemiyor. Onlar ülkede ‘güvenliği’ sağlayacağız dediler. Ne güvenliği sağlaması? Onlar böyle bir şey yapamazlar.”
Yeni Afgan yönetimi için en çok merak edilenlerden biri de ABD ile ilişkiler konusu. Taliban yöneticisi Hayrullah, ABD ile ilişkiler konusunda şunları vurguluyor:
“En başta şunu söylemek isterim, bütün ABD ve NATO kuvvetleri topraklarımızdan çekilmelidir. Diplomatları dışında bu geçerlidir. 150 bin yabancı asker Afganistan’ı işgal etti. Fakat başarılı olamadılar.”
Taliban üst düzey yöneticisi Hayrullah, devletlerarası ilişki ile ilgili “Bütün devletlerle, egemenliğimize saygı gösterdikleri sürece ilişki kurmaya hazırız.” dedi. İran ile ilişkiler hakkında ise: “İran, Müslüman ve komşu ülkemiz. Eskiden beri iyi ilişkiler kurmaya çalışıyoruz. İran da Afganistan da yabancı güçlerin hedefinde olan ve zarar gören ülkeler. Zorluklara karşı birlikte karşı durmamız bir zorunluluk. Daha önce de belirttiğim gibi, hepimiz Asya’da yaşıyoruz. Biz Asya’da yekvücuduz, Asya’nın parçalarıyız. Birlikte, çok kutuplu ve çatışmadan uzak duran ilişkiler geliştirmek zorundayız. Bütün kalbimle söylüyorum, Pakistan’a da gitsem, İran’a da gelsem benzer sorunlar ve zorluklar ile karşı karşıya olduğumuzu görüyorum.”
Afganistan’da birçok mezhep ve etnik kökenden insan yaşadığını belirten Taliban yöneticisi, “Ülkemize dış müdahale istemiyoruz. Afganistan’da farklı mezheplerin barış içinde yaşamasını amaçlıyoruz. Mezhepçi bir bakışımız yok.
Press TV muhabirinin “Eğer bazı büyük şehirler sizin yönetiminizi istemez ve Taliban’a direnirse, o zaman ne yaparsınız?” sorusuna:
“Ruslar, Afganistan’dan ayrıldığında da benzer şeyler olmuştu. Merkezi hükümet ile bağını kesen şehirler büyük sıkıntılar çekti ve en sonunda bu kararlarından vazgeçtiler. Elbette bazı yerlerde bizi istemeyenler olursa, büyük şehirlere özellikle, oralara saldırmayacağız. Bazı önlemler alacağız, öncelikle politik yollarla istişareler edip şehrin insanları ile diyalog kuracağız. Ülkeyi sekter bir şekilde yönetmeyeceğiz. Şehirlere zarar gelmemesi için çabalayacağız.”
Taliban üyeleri Afganistan’ın başkenti Kabil'in güneyinde bulunan Hazara Türk'ü Şii'lerin yoğun olarak yaşadığı Dasht-e-Barchi mahallesi'nde Muharrem ayı için özel düzenlenen yas merasimine katıldı.
1997-2001 arasında ülkede mezhep kışkırmaları yaşanmış ve Şiilere yönelik büyük saldırılar olmuştu. Uzmanlar, Taliban liderlerinin İran devlet televizyonlarına çıkması, “mezhepçiliğe karşıyız” açıklamaları sonrası Muharrem ayı merasimlerine katılmaları için geçmişten ders alındığını ve birlik vurgusu yaptıklarını belirtiyor.
Geçmişteki saldırılarda Hazaralar İran'a sığınmak zorunda kalmıştı.
Öte yandan Taliban'ın Afganistan'ın başkenti Kabil'e girmesinin ardından ülkeyi terk eden Cumhurbaşkanı Eşref Gani ve ailesinin, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) başkenti Abu Dabi'ye yerleştiği açıklandı.
Kaynak: İslami Analiz