Ortadoğu ve yakın coğrafyamız siyasi ve sosyal anlamda dünyanın en hareketli bölgelerinden. Suriye´de bir kıvılcımdan çıkan yok edici yangın, yanı başımızda yükselirken İran´da bu yangına taraf olan ülkelerden birisi. Özellikle Suriye ve Irak´ta yaşanan gelişmelere ilişkin şimdiye dek stratejik adımlar atan Tahran, bölgede kendisi için önem arz eden diğer aktörlerle de ilişkilerini diri tutma çabasında. Böylece İran, Kafkaslara yönelik stratejisinin canlılığını korumak adına önemli bir yere sahip olan Ermenistan´la da münasebetlerini geliştirmeye devam etmekte.
İran-Ermenistan ilişkilerinin seyri bugüne dek dikkatlerden kaçan konulardan. Tahran ve Erivan arasında özellikle son yıllarda yapılan ikili görüşmeler ve alınan kararlar, bölgedeki politik dengenin önemli bir parçası niteliğinde. Zira her iki ülke de bölgesel politikalarının geleceği açısından birbirine ihtiyaç duymakta. Bu doğrultuda, ülke yöneticilerinin yaptıkları ikili görüşmelerde ?Ermenistan ve İran´ın sonsuza kadar dost kalacak iki ülke? vurgusu öne çıkmakta.
İran ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin tarihi seyrini kısaca hatırlamakta fayda var. Tahran, 21 Eylül 1991 tarihinde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği´nden (SSCB) ayrılarak bağımsızlığını kazanan Ermenistan´ı 25 Aralık 1991´de resmi olarak tanımıştır. Erivan´la Tahran arasında 9 Şubat 1992´de ise diplomatik ilişkilerin kurulduğuna dair bir bildirge imzalanmıştır.
İki ülke arasındaki ticari ve kültürel münasebetlerde öne çıkan unsur; ikili ilişkilerin özellikle İran´ın bölgedeki gelişmelere ilişkin alacağı tavra göre şekillenmesidir. Buna ilaveten, İran´ın Ermenistan´a yönelik temel stratejisi, Azerbaycan-İran ilişkilerine göre değişkenlik göstermektedir. Zira Azerbaycan´ın, İran´da yaşayan ve kendisine karşı sempati duyan nüfusun (İran Türkleri), Tahran´a karşı bağımsızlık mücadelesine yönlendirmesinden endişe eden İran, Ermenistan ile ilişkilerini geliştirmeyi önemsemiştir. Tahran, böylece Azerbaycan´ın İran´daki etkin Türk varlığı üzerinden girişimlerde bulunma ihtimaline karşı Ermenistan´ı koz olarak kullanma stratejisini benimsemiş ve bu minvalde atımlar atmıştır. İran´da Reformistler veya Muhafazakârların iktidarda olması fark etmeksizin Tahran´ın bu stratejisi hiç değişmemiştir.
Azerbaycan´dan gelebilecek bir tehdit endişesi Tahran´ın Erivan politikasını etkileyen en temel faktör olarak öne çıkmaktadır. İran´ın, Karabağ meselesindeki tutumu da, bu durumun bir sonucudur. Ülkenin kuzeybatısında yaşayan halkın Azerbaycan ile olan tarihi ve kültürel irtibatını bir tehdit olarak gören İran, Karabağ sorununda başından beri ?tarafsızlık? politikası izlemeye çalışmıştır. İran devriminin ana çekirdeğini oluştursalar da üzerlerindeki Fars baskısına itiraz eden Türk nüfusun tepkisini çekmemek adına Tahran, Ermenistan´a açıkça destek vermeyen bir görüntü çizmektedir. Ancak Ermenistan´ın Azerbaycan topraklarını işgal ettiği bir süreçte, Aralık 1992´de Ermenistan´a askeri operasyonları devam ettirebilmesi için doğal gaz ve yakıt desteği sağlamıştır. Ayrıca İran, 1993 yılında Ermenistan´a sınırlarını kapatan ve ambargo uygulamaya başlayan Türkiye ve Azerbaycan´a destek vermemiş, aksine Erivan ile ticari ilişkilerini devam ettirmiştir. Tahran yönetimi, bu dönemde Ermenistan´a, ülke ekonomisinin önemli ihtiyaçlarından olan gıda, hammadde ve enerji tedarik etmiştir. Tahran bu şekilde Erivan´ın, Bakü karşısında güçsüz bir konuma düşmesini engellemeye çalışmıştır. Çünkü İran, Ermenistan´ı Azerbaycan´a karşı bir ?tampon devlet? olarak görmüş ve Bakü´nün İran´daki etki alanına yönelik girişimlerde bulunması ihtimaline karşı Ermenistan´ı koz olarak kullanma stratejisi geliştirmiştir.
İRAN´DAKİ ERMENİ VARLIĞI
İran´daki kadim milletlerden biri olan Ermenilerin İran´daki varlığıyla ilgili kesin olmayan bilgilere bakıldığında ülkede 100.000 dolayında Ermeni´nin yaşadığı tahmin edilmektedir. İranlı Ermenilerin Tahran için anlamı, sadece iki ülke arasındaki ticaret, eğitim, kültür ve turizm alanındaki bağları güçlendirmesi ile sınırlı değildir. Tahran gerek İran´daki Ermeni cemaati gerekse Ermenistan ile ilişkilerini iyi tutarak, Avrupa ve Amerika´daki Ermeni Diasporası´nın dikkatini çekmeyi ve diasporanın Batı´daki nüfuzundan faydalanmayı amaçlamaktadır. Tahran, ABD´deki Ermeni lobisinin yardımıyla Washington´ı İran´a karşı yaptırım kararı almaya zorlayan Yahudi lobisini dengelemeye çalışmaktadır.
İran ayrıca Ermeni diasporası vasıtasıyla uluslararası kamuoyuna nükleer enerji programını barışçıl amaçlar doğrultusunda yürüttüğü mesajını vermek istemektedir. İran´ın bu stratejisini yürütebilmesi için, öncelikle kendi sınırları içerisinde yaşayan Ermenilerle ilişkilerini iyi tutmayı önemsemektedir. Tahran, bu sebeple, ülkedeki diğer azınlıklara tanımadığı bir takım kültürel ve dini hakları Ermenilere tanımıştır. Bu hak ve özgürlüklerin bazıları ibadet özgürlüğü, alkol kullanımı serbestliği, Ermeni okullarında Ermenicenin öğretilmesine izin verilmesi ve Ermenilerin İran meclisinde milletvekili bulundurmaları şeklinde sıralanabilir. İran, sınırları içerisinde yaşayan Ermeni azınlığa tanıdığı bu haklar sayesinde diplomatik olarak elinde güçlü argümanlar bulundurmaya çalışmaktadır. Böylelikle Tahran, ABD ve Avrupa Birliği´nin İran aleyhindeki demokrasi ve insan hakları ihlalleri ile ilgili suçlamalara, ülke içerisindeki Ermeni azınlığın durumunu göstererek karşı koymaktadır. İran ayrıca Ermenilerden Kuzeybatı İran (Güney Azerbaycan) konusunda faaliyet gösteren örgütler hakkında da bilgi almaktadır.
Sonuç olarak Ermenistan, İran için stratejik anlamda öncelikli bir ticari ortak olmasa da Ermenistan´ın; İran´a yönelik yaptırımları uygulamaması ve bu kararına gerekçe olarak İran´la yürüttüğü stratejik ilişkileri göstermesi, ABD´nin tecrit politikasının nüfuz edemediği bir kanalın olduğu anlamına gelmektedir. Bu bağlamda, Ermenistan´ın tutumu İran açısından ekonomik olmaktan ziyade, psikolojik ve sembolik bir öneme işaret etmektedir. Diğer taraftan Rusya´da İran-Ermeni ilişkilerinde belirleyici olabilmektedir. Tahran-Erivan arasındaki işbirliğinin düzeyi, doğalgaz boru hattı projesi örneğinde görüldüğü gibi Rusya tarafından sınırlandırılabilmektedir.
İran-Ermenistan ilişkilerine ve bu ilişkilerin yakın tarihine kısaca bakıldığında, her iki ülkenin iç ve dış politikasında köklü bir değişim olmadığı sürece yakın ilişkilerin gelişerek devam edeceği söylenebilir.