Suudi Arabistan´da beklenen oldu, Kral Salman bazı önemli koltukların sahiplerini değiştirdi; ancak bunu kimsenin beklemediği bir biçimde yaptı.
Gazeteci Cemal Kaşıkçı´nın Suudi Arabistan´ın İstanbul´daki başkonsolosluğunda, bu iş için özel olarak gönderildiği anlaşılan bir infaz timi tarafından öldürülmesi üzerine o ülkede bir şeylerin yanlış gittiği kendini belli etmişti.
Türkiye´nin kendi topraklarında gerçekleşmiş bir cinayet olduğu için titizlikle yürüttüğü soruşturmalar ve bulgularını yakın gördüğü ülkelerle paylaşması, cinayetin arkasında Suudi Arabistan´ın etkili isimlerinin yer aldığı yönünde bir kanaat oluşturdu.
Aralarında CIA´nin de bulunduğu batılı istihbarat örgütleri, cinayetin arkasında MbS olarak da bilinen Veliaht Prens Muhammed bin Salman´ın bulunduğu, onun ya infaz talimatını bizzat kendisinin verdiği veya cinayetin onun bilgisi dahilinde işlendiği görüşündeler.
Böyle olunca, dikkatlerin üzerinde toplandığı Suudi Arabistan´da yönetim düzeyinde bazı değişiklikler yaşanması bekleniyordu. Beklenen dün gerçekleşti: Milli Muhafızlar´ın, Kamu Güvenliği Müsteşarlığı´nın, İletişim Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı´nın yöneticileri yerlerinden alındı, o görevlere yeni isimler getirildi.
Gerçekleşene biraz yakından bakıldığında görünen şu: Yeni yüzler MbS´ye yerlerinden alınanlardan çok daha yakın isimler?
Herkes MsB´nin geri plana itilmesini, onunla işbirliği halinde bulunan isimlerin yerlerinden olmasını beklerken, Kral Salman bunun tam tersi yola başvurdu. Yapılan değişikliklerden sonra MbS eski durumundan daha güçlü bir görüntü veriyor.
Ne oluyor?
Ülkeyi yöneten Kral Salman 83 yaşında. Toplum önüne çıktığında yaşlılığın her türlü emareleri üzerinde görülüyor. MbS onun ileride kendi yerinde görmeyi arzu ettiği 33 yaşındaki sevgili oğlu. Zaten kral olduktan kısa süre sonra ülkenin dizginlerini MbS´ye bırakmıştı.
Geçen yıl çoğu kralla kan bağı da bulunan zengin isimlere karşı kapsamlı bir operasyon yaşandı Suudi Arabistan´da. İsimleri bilinen kişiler birbiri ardına göz altına alındılar, 1200´den fazla banka hesabı donduruldu ve Riyad´taki bir otelde tutulan zenginler servetlerinin önemli bir bölümünden vazgeçmedikçe özgürlüklerine kavuşamadılar.
Bu ani gelişmeden hemen önce de, biri ülkeyi 2005´e kadar yönetmiş Kral Fahd´in en genç oğlu olmak üzere iki prens hayatını kuşkulu biçimde kaybetmişti. Fahd´in oğlu korumalarıyla polisler arasında çıkan çatışmada öldü, diğer prens ise sebebi öğrenilemeyen bir helikopter kazasına kurban gitti.
[Son atamaların en şaşırtıcı olanı dışişleri bakanı Adel al-Jubair´in devlet bakanlığına kaydırılıp yerine daha önce maliye bakanlığı yapmış İbrahim al-Assaf´ın getirilmesi? Yeni bakan, bir yıl önce gözaltına alınan grup içerisinde yer alıyordu da ondan.]
Adel al-Jubair gitti..
Dışişleri bakanlığına al-Assaf geldi..
MbS´nin bu ilk icraatlarını sınırlı kalsa da halkın bir bölümüne sevimli görünecek bazı yenilikler izledi. Kadınlara araç kullanabilme hakkı tanınması bunlardan biri. Bu arada Veliaht Prens ABD ve özellikle Trump Ailesi ile yakın ilişkiler kurdu. Donald Trump´ın kızıyla evli Jared Kushner´le ilk isimlerle birbirlerine hitap edecek yakınlıkta bir ilişki?
Trump´ın Suudi Arabistan´ı ziyaretini onun hoşuna gidecek şekilde bir panayır havasına dönüştüren de MbS idi ve Trump onun sayesinde Riyad´tan yüklü bir silah siparişiyle ülkesine döndü.
Suudi Arabistan´ın bölgede İran´ın daha etkili hale gelmesini engelleme gerekçesiyle yürüttüğü -insani trajediler yaşanan- Yemen Savaşı´nda kullanılan silahlar ABD menşeli.
ABD´den ve özellikle Trump´tan gördükleri destek, öyle anlaşılıyor ki, MbS´ye ve Kral Salman´a yetiyor.
Ülkesinde ve uluslararası planda iyi tanınan bir gazetecinin yabancı bir ülkede öldürülmesine dünyanın verdiği tepkilere de aldırmıyor Suudi Arabistan. CIA´nin resmen de açıkladığı suçlayıcı değerlendirmesine rağmen, Trump, cinayette MbS´nin herhangi bir dahli olmadığını ısrarla savunuyor.
Karşılığında da, Suudi Arabistan´dan yalnızca yüklü silah anlaşmalarını değil, petrol fiyatının artmasını önleyecek üretim garantisini alıyor ABD. Trump için bu her şeyden daha önemli.
Güç gösterisi?
Dünyadan olağanüstü tepkiler görmesine rağmen MbS´nin hükümetteki son değişikliklerle daha da etkili hale gelmesinin güç gösterisi dışında bir anlamı yok. Suud yönetimi bildiği yoldan geri adım atmayacağı mesajını böylece herkese vermiş oldu.
Türkiye´yi de gücendirme pahasına?
Alttan alta görüşmeler yapıldı mı, bizim kulaklarımıza erişmese bile Türkiye´de işlenen cinayet yüzünden Ankara´dan özür dilendi ve suçluların cezalandırılacağı yolunda kabul edilebilir teminatlar alındı mı, bilmiyoruz. Bildiğimiz, Riyad´ın suçluların Türkiye tarafından muhakeme edilmek üzere gönderilmesi talebine yargılamayı kendilerinin yapacağı gerekçesiyle olumlu cevap vermediği?
Suudi Arabistan´da yaşananları yakından izlemek gerekiyor.