Arap Baharı´ndan öncesi İran liderliğindeki Şii "direniş ekseni" ile Suudi Arabistan liderliğindeki "Vehhabi/fanatik" eksen arasında yoğun rekabete sahne olmuştu.
Şii direniş ekseni sonuç itibarıyla ABD ve İsrail tarafından öngörülen statükoya karşı bir strateji yürütmekteydi. Suudi Arabistan liderliğindeki blok ise ABD ve İsrail´in öngördüğü statükoyu ontolojik/beka sorunu olarak görmüş ve savunmuştu.
BOP ve Arap Baharı sürecinde ise "Şii İslam´la Sünni İslam´ın" çatıştırılması, stratejisi devreye sokuldu. Irak/İran ve Yemen savaşı emperyal odaklar tarafından Şii İslam´la Sünni İslam´ın savaşı biçiminde kurgulanmıştır.
Süreçte gelinen aşama "İslam´a karşı İslam stratejisi" aşamasıdır. Suriye´deki iç savaşın geldiği bu aşamada da İslam´a karşı İslam kullanılmaktadır.
Suriye ihtilafı, gerçek manada İslam ülkelerini kutuplaştırarak çatıştıran bir araçtır. Suriye sorunu, bir yanda BAE/Mısır/Suud/Bahreyn ekseni diğer yanda ise Türkiye/İran/Katar ekseni olmak üzere İslam ülkelerinin bölgede birbirlerine karşı mevzilenmelerine neden olmuştur.
ABD ve İsrail´in teşvik, tahrik ve yönlendirmesiyle BAE/Suud ekseni Suriye rejimini (Esad´ı) yanına çekmeye çalışmaktadır. Arap Baharı sürecinde Suudi liderliği, olayların Suriye´ye sıçradığı ilk günlerde siyasi ve silahlı muhalefete destek vererek Suriye´de İran yanlısı Esad rejimini devirmek için tüm imkanlarını seferber etmişti.
Suudiler, Şam rejimine karşı, Suriye´nin Arap Birliği´nden çıkarılması, ülkedeki büyükelçiliklerin kapatılarak diplomatik ilişkilerin askıya alınması, Suriye´de rejimi devirmeye yönelik uluslararası müdahale çağrılarının yapılması gibi birçok diplomatik baskı uygulamıştı.
Akılcı strateji!
Suud bloku gelinen aşamada daha önce yürüttüğü politikaya tamamen zıt bir siyaset izleyerek Esad´ı güçlendirici bir stratejiyi devreye sokmuştur. Esad rejimini güçlendirici ve meşrulaştırıcı adımlar ABD/İsrail koordinatörlüğünde birbiri peşi sıra atılmaktadır.
Suriye´de iç savaşın başlamasından bu yana Şam´ı dışlayan ve Araplararası toplantılara çağırmayan ülkeler, Türkiye´nin Fırat´ın doğusuna müdahale kararı üzerine Şam´ı ziyaret etmeye başlamışlardır.
17 Aralık´ta Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir Şam´ı ziyaret etmiştir.
Ardından Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn, Şam´daki büyükelçiliklerini yedi yıl aradan sonra yeniden açmıştır.
2019 yılının ilk günlerinde Moritanya Cumhurbaşkanı Velid Abdülaziz, Şam´a resmî bir ziyaret gerçekleştireceğini açıklamıştır.
Arap Baharı´nın başladığı dönemde Arap Birliği´nden çıkarılan Suriye´nin yeniden Arap Birliği´ne alınacağına dair açıklamalar yapılmıştır.
Suud/BAE/Mısır blokunun bütün gayretleri bölgede İran´ın etkisinin sınırlandırılması ve Türkiye´nin ABD´nin çekilmesiyle oluşan boşluğu doldurma ihtimaline karşı bir tutumdur.
Diğer yandan Trump´ın ABD´nin çekileceği bölgelere Arap ülkelerinin askerlerini konuşlandırmak istediği bilinmektedir. Trump´ın, Suriye´nin kuzeydoğusundaki Amerikan askerlerinin yerine Mısır ve Körfez Arap krallıklarının askerlerinin konuşlanması için temaslar yürüttüğü haberleri dünya kamuoyunun malumudur.
ABD Başkanı Trump´ın, bir süre önce Suudi Arabistan´ın Suriye´nin yeniden inşasına destek olacağını ilan etmesi bu alanda Suriye rejimi ile Suudi liderliğindeki blok arasında bir fikir birliğinin olduğunu da göstermektedir.
Bu durum Suud ekseninde bölgede Türkiye´ye karşı ciddi bir tehdit oluştuğunun kanıtıdır. Bu bağlamda Suud blokunun uyguladığı strateji akılcı ve pragmatiktir. Buna karşın Türkiye, Suriye konusunda Astana/Soçi´de müttefik olduğu İran ve Rusya´nın hilafına Esad rejimiyle doğrudan ilişki kurmamaktadır.
Halbuki Suriye´nin toprak bütünlüğünü savunan Türkiye´nin Şam´la kuracağı doğrudan ilişki bölgede gücüne güç katacaktır. Ankara´nın Şam´la ilişkilerinin düzelmesi Rusya ve İran´la daha etkili ilişkilerin kurulması anlamına gelecektir.
Bu durum ABD/İsrail/Suud/Mısır/BAE blokunun Türkiye´ye karşı kurmaya çalıştığı çerçeveleme stratejisini etkisiz kılacaktır.
Türkiye´nin çıkarlarını daha güçlü biçimde koruması, diğer bölge ülkeleriyle de kuracağı sağlam ve köklü ilişkilere bağlıdır.
İktidar Suriye´yle doğrudan ilişki kurmak için daha fazla gecikmemelidir.