Galiba Hey’etu Tahrîr’ş-Şâm (HTŞ) lideri Colani dışında Suriye gerçeğini gören kimse yok. Öyle acımasız bir gerçek ki bu, Colani’yi sürekli evrimleşmeye zorluyor. Nasıl zorlamasın ki? Dile kolay, 45 yıl Suriyelilerden çalınan bir Suriye burası. 13 yıldır harabe haline getirilen bir Suriye gerçeği. 1 milyon insanın kimi zaman kurşunlarla, kimi zaman varil bombaları ile, kimi zaman kimyasal silahlarla öldürüldüğü bir Suriye gerçeği. 10 milyondan fazla insanın yurtsuz bırakıldığı bir Suriye gerçeği. Şehirler harabe halinde. Köyler, mahalleler, sokaklar insansız kaldı yıllarca. En vahşi şekilde sürdü 13 yıl bu iç savaş.
İç savaş nedir bilir misiniz? Sırf farklı inançta, mezhepte veya etnik yapıda olduğu için birilerini öldürmek… Çocukları ve kadınları öldürmek… Daha evvel aynı mahallede ve sokakta beraber yaşayan insanların birbirlerini boğazlaması demek ve iç savaşın uzun sürmesi halinde ise öldürmelerin artık birer vahşete dönüşmesi demek. Çiğ çiğ insanların birbirlerinin etlerini yemesinin adıdır iç savaş. Kadınlara sistematik tecavüzlerin eksik olmadığı bir nefret zaman dilimidir iç savaş. İnsanların insanlıktan çıkıp birer canavar haline geldiği dönemdir iç savaş. Suriye’de her inançtan, her mezhepten, her etnik yapıdan insanlar katledildi. İç savaş bir mezhep savaşına döndürüldü. Yarası ve acısı olmayan insan kalmadı bu ülkede. Böyle bir Suriye gerçeği var karşımızda.
Yeni yönetimin görünen yüzü olan Colani’nin evrimleşmesi ve sürekli ‘biz değiştik’ mesajları vermesi ile şimdilik sadece kanayan ve ağır yaralı olan Suriye’de kan kaybı durdu sadece. Ancak fotoğrafın esas yüzü ise tüm çıplaklığı ile karşımızda duruyor. Bu fotoğraf Türkiye’de kahvehane sohbetleri dili ile her ne kadar ifade ediliyorsa da yaşanan ve yaşanması mümkün olan gerçek bambaşka bir şey.
Onlarca örgütten oluşan bir yapılanma ve bu yapılanmanın esas omurgası Colani’nin verdiği fotoğrafa çok da benzemiyor. Sadece bu da değil. Suriye’deki bütün örgütlere dünyanın ve Türkiye dışındaki ülkelerin bakış açıları da bu fotoğrafın ancak küçücük bir parçasını gösteriyor. 13 yılda yaşananlar ve başta Colani ve diğer örgütlerin geçmişleri peşlerini kolay kolay bırakmayacak gibi görünüyor. Tüm bunları konuşmak erken olsa da manzara bu ama 8 Aralık’tan bu yana daha bir ay bile olmadı. Böylesine kin ve nefretle dolu olan insanların ihtiyacı zafer naraları değil. Bu bir daha Suriye’nin Suriyelilerden çalınmaması olur her halde.
Ortadoğu’nun kanlı satrancının tam ortasında bulunan bir ülkenin yaşamış olduğu bu ağır travma ancak yaralarını iyileştirmeye yardımcı olabilecek dostların varlığı ile aşılabilir. Onlara kendi beklenti ve amaçlarını empoze etmeye çalışan dostlara değil; onlara hukuku, adaleti, huzuru ve ekonomik kalkınmayı sağlayabilecek dost ellerini uzatacak kişi, kurum ve devletlere ihtiyaç var. Bunun bugünden yarına olması mümkün değil elbette ama daha da kötüye gitmemesi için gösterilecek çabanın değeri tarif bile edilemez.
Uzun yılları alacak olan siyasal ve duygusal tamirat ancak Suriye’de yaşayan herkese eşit mesafede durarak sağlanabilir. Bu da yaşadığımız coğrafyada en zor şeydir. Her an yaraları deşecek bir kırılma yaşanabilir veya her an uluslararası ve bölgesel bir güç merkezi bu yaraları aktif hale getirecek bir durumu oluşturabilir. Hal böyleyken Suriyelileri ayrıştıran siyasi pozisyonlardan uzak durmakta fayda vardır diye düşünüyorum.
Çok çekti bu ülke… Çok ağladı… Barışı ve huzuru hiçbir ülke Suriye kadar hak etmemiştir demek çok da abartı sayılmamalı