Ankara´daki üçlü zirvenin ardından yapılan açıklamalarda Suriye´nin toprak bütünlüğünün korunması hususunda görüş birliği sağlandığı belirtiliyor. Bununla da kalınmıyor ayrılıkçı hareketlere karşı ortak mücadele edileceği açıklandı. Hemen belirteyim ki, sadece Suriye´nin aynı zamanda Irak´ın, Afganistan´ın, Yemen´in hatta Sudan´ın toprak bütünlüğünün de sağlanması gerekiyor. Çünkü tüm saydığımız ülkeler Haçlılar tarafından belli bir plan dâhilinde önce karıştırıldı, ayrılık tohumları ekilerek yeşertildi ve ardından da parçalanma gündeme geldi. Hatta Irak gibi bazı ülkeler Haçlılar tarafından işgal edilerek parçalandılar. Böyle olunca İslam ülkelerini parçalayanlardan ve ayrılıkçılara yıllardan beri destek verenlerden özellikle İslam ülkelerinin toprak bütünlüğünün sağlanmasını beklemek gerçekçi bir yaklaşım olmaktan uzak bir temenniden ibaret kalır. Bunun için İslam dünyasının öncelikli olarak ayağa kalkması, katillerden merhamet, ayrıştırıcılardan ülkelerinin bütünlüğünün sağlanmasını beklemekten vazgeçmesi gerekiyor.
Bu noktada Afganistan´da hafızlığını tamamlayan çocukların törenine yapılan saldırı sonucu büyük çoğunluğu çocuk olan 100 sivilin hayatını kaybetmesinin ardından olayın bir gazetemizde, ?Çocuklar katlediliyor, neredesin dünya?? başlığı altında verilmiş olması aklıma, ?Neredesin İslam dünyası?? çağrısını getirdi. Çünkü İslam dünyasının birlik ve bütünlüğünün korunması, huzur ve güvenin hâkim olmasını sağlama görevi öncelikli olarak Müslümanlara düşer, düşmeli. Katillerden merhamet, İslam dünyasının bütünlüğünün korunması, huzur ve güvenin hâkim olmasını Haçlılardan beklemenin anlamsızlığını tekrarlamaya bile gerek yok.
Bu hatırlatmayı yaparken Suriye olayları özelinde Türkiye, İran ve Rusya arasında yürütülen liderler zirvesi ve bu zirvede sağlanan mutabakatı önemsiz görüyor değilim. Hatta önemli bir adım olarak algılıyorum. Vurgulamaya çalıştığım, şartlara göre her türlü ittifak yapılabilir ama netice itibariyle Müslümanların gecikmeden birlik oluşturmalarının zaruretine dikkat çekmek.
Gelinen noktada Suriye´de başta ABD ve Rusya olmak üzere hâkimiyet alanları oluşturmuş durumdalar. İran ise mevcut Suriye yönetimi ile birlikte hareket ediyor. Rusya´nın takip ettiği politikada Esat ile ortak hareket etmek şeklinde. Ayrıca Rusya´nın Suriye´de eskiden beri askeri üsleri bulunuyordu ve bu üsleri çatışmalar sırasında daha da genişletti. ABD´nin üslerinin sayısının 20´yi aştığı haberlerini okuyoruz. Yarın siyasi olarak Suriye´de bir uzlaşı sağlandığında sözünü ettiğimiz ülkelerin askeri üsleri varlıklarını korumaya devam etmeleri halinde Suriye´nin toprak bütünlüğünün korunduğunu söylemek mümkün olabilir mi? Kaldı ki ABD, Irak´ı işgal edip yönetimi devirdikten sonra kendine yakın yeni bir yönetim oluşturmakla kalmadı, bu ülkede Bölgesel Kürt Yönetimi adı altında bir oluşumu hayata geçirdi. Bu adım aslında bugün Suriye´de yaşananların işaret fişeği gibiydi. Bunun ötesinde Rusya, Suriye´deki üslerinden vazgeçer mi? Tüm bunlar gösteriyor ki varılan mutabakat fazla hayalci olmadan mümkün olduğunca ülkemizi ve İslam dünyasını daha büyük acılardan kurtarabilecek birliktelikler oluşturmaktan ibarettir.