Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Suriyelilerin hareketliliği sosyal imkanlara erişimi güçleştiriyor

Türkiye´deki Suriyelilerin sorunlarına çözüm üretmek için düzenlenen "Mülteciler için Büyük Veri Yarışması"na sunulan projeler, Suriyelilerin hareketliliğinin sağlık ve eğitim gibi sosyal imkanlara erişimlerinde güçlüklere yol açtığını ortaya koydu.

Suriyelilerin hareketliliği sosyal imkanlara erişimi güçleştiriyor

Türkiye´ye sığınan Suriyelilerin yaşam koşullarını iyileştirmek amacıyla düzenlenen "Mülteciler için Büyük Veri Yarışması"na proje önerileri sunan araştırma grupları, mültecilerin sağlık, eğitim, güvenlik, sosyal entegrasyon ve işsizlik gibi problemlerinin çözümünü hedefliyor.

Boğaziçi Üniversitesi, TÜBİTAK ve Türk Telekom iş birliğiyle organize edilen ve 2 yıl önce başlayan yarışmaya, 19 ülkeden 4 sivil toplum örgütü, 3 devlet kurumu, 2 araştırma laboratuvarı ve 57 akademik kurumdan 157 araştırmacı, 110 projeyle katıldı.

Proje önerileri, Türkiye´deki kamu kurumlarından temsilciler, UNICEF, UNHCR, IOM gibi mültecilerle ilgili çalışma yapan kurum temsilcileri, akademisyenler ve etik uzmanlarının bulunduğu uluslararası bir komite tarafından değerlendirildikten sonra Türk Telekom, 60 araştırmacı gruba, kişisel veriden tamamen arındırılmış anonim mobil telefon kullanımına ilişkin büyük veri seti sağladı.

200 bin Suriyeli ve 800 bin Türk vatandaşını kapsayan bu veri seti sayesinde araştırmacılar, baz istasyonlarından saat başına yapılan konuşma sayısını kullanarak, Türkiye´deki ilçeler bazında Suriyelilerin hareketliliğini ölçtü.

Gerçek hayata uygulanabilirliği, problemlere çözüm sunması, özgünlüğü, güçlü olması, akademik olarak kabul görmüş ve sosyal hayata uygun olma kriterleri göz önüne alınarak değerlendirilen projelerden, "sağlık" kategorisinde "Suriyeli Mültecilerin Toplumsal Entegrasyonu Üzerinden Türkiye´deki Kızamık Salgını Riskinin Azaltılması", "eğitim" kategorisinde "Türkiye´deki Suriyeli Mültecilerin Daha iyi Entegrasyonu için Eğitim Fırsatlarının İyileştirilmesi", "entegrasyon" kategorisinde "İletişim Verilerinin Analizi ile Mültecilerin Hareketliliğinin Değerlendirmesi", "işsizlik" kategorisinde "Türkiye´deki Entegrasyonun Kentsel Derin Haritası" ve "güvenlik" kategorisinde "Türkiye´de Mülteci Barındıran İllerin Cep Telefon Kullanım Şekillerinin Tanımlanması" projeleri birinciliğe layık görüldü.

Mali ve insani yardımlar mülteci hareketliliğini etkiliyor

Projelerde, Suriyelilerin ülke içindeki hareketliliğinde kültürel faktörlerin düşünüldüğünden çok daha önemli, mevsimlik iş olanaklarına bağlı hareketlerin ise daha az etkili olduğu ve yapılan gözlemlerde kalıcı olarak yer değiştirmeyen mültecilerin bile oldukça sık yer değiştirdiği, bunun da sağlık ve eğitim gibi sosyal imkanlara erişimde güçlüklere yol açtığı bulgularına rastlandı.

İlçelere göre mülteci yoğunluğunun takip edilebilmesi, sağlık ve eğitim kaynaklarının daha iyi kullanılabilmesi için yol gösterici nitelikteki projeler, yapılan mali ve insani yardımlar ile toplumsal olaylar, iş imkanları ve kültürel sebeplerin mülteci hareketliliğine etkilerini ortaya koydu. 

Projelerle ortaya konulan bulgularla, Türkiye´deki Suriyelilerin sorunlarına çözüm önerileri sunmak, bu konuda çalışan devlet kurumlarına ve sivil toplum örgütlerine öngörü ile veri analizi sağlamak hedefleniyor. 

"Proje hiçbir şekilde mültecilerin haklarına zarar vermeyecek"

Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve yarışmanın Bilimsel Komite Başkanı Doç. Dr. Albert Ali Salah, AA muhabirine, projelerin değerlendirilmesi için Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), Harvard Üniversitesi ve Oxford Üniversitesi´nden etik ve kişisel veri korunumu konusunda tecrübeli bilim insanları ile bakanlıklardan temsilcilerin bulunduğu bir bilimsel komite kurduklarını anlattı.

TÜBİTAK ve Türk Telekom´un desteğiyle proje üzerinde çalışarak, bir veri tanımı hazırladıklarını belirten Salah, "Bu veriyi sadece belli koşullar altındaki gruplara sağladık. Proje önerisiyle başvuran gruplardan, teknik olarak onu yapabilecek yetkinlikte olma, projenin mültecilere net bir fayda sağlama ve hiçbir şekilde onların haklarına zarar vermeme şartlarını aradık. Bunun için proje başvurularını inceleyerek, hangi araştırma gruplarının veriyi alacaklarını seçmek ve proje raporlarını değerlendirmek için etik komitesi kurduk." diye konuştu.

Güvenliği sağlayabilmek için verilerin kişisel bilgi içermediğinin altını çizen Salah, Suriyelilerin nerede konuşma yaptıklarını takip ederek, hangi bölgede ne oranda mülteci olduğunu tespit ettiklerini söyledi.

"Suriyeli mültecilerin sorunlarına çözüm üretilmeye devam edecek"

Doç. Dr. Salah, takip edilen 200 bin Suriyeli´nin Türkiye´nin her yerinde olduğunu fakat bazı şehirlerde yoğunluk gösterdiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yarışmayla ulaşmak istediğimiz hedef, Türkiye´deki Suriyelilerin yaşam koşullarını iyileştirmek. Bunu da ancak politika ve güç sahipleri, bu konuda aksiyon alabilecek bakanlıklar, sivil toplum kuruluşları gibi kurumlara daha iyi bilgi vererek, onların kararlarını daha sağlıklı almasını sağlayarak yapabiliriz. Veri her zaman var ama o veriden sonuç çıkarmak ve bunu aksiyona dönüştürmek için insan gücüne ihtiyacımız var. Dolayısıyla bizim Türkiye´deki insan gücünü ve bilim camiasını da bu konuda hem teşvik etmemiz hem de sonuçlar çıkarabilecekleri araç gereci vermemiz lazım. Mültecilere yararlı olacak teknik içerikli projeler yapılabilmesi için ülke çapında pek çok kurumda da bu yarışma aracılığıyla projeler ve uluslararası iş birlikleri başlatıldı, araştırmacılar yetiştirildi. Eğer o iş birlikleri kalıcı olursa, Suriyeli mültecilerin sorunları için çözüm üretilmeye devam edecek."

Bakanlıkların ve sivil toplum kuruluşlarının mültecilerle ilgili sağlıklı politikalar üretmeleri ve doğru yerlerde doğru müdahalelerde bulunmaları için bilgiye ihtiyaçları olduğunu belirten Salah, mobil veri kullanarak, veri analitiği, istatistik, yapay zeka ve veri görselleştirme ile ülkenin nabzını tutmanın ve bu bilgiyi gerekli kurumlara ulaştırmanın mümkün olduğunu kaydetti.

"Mültecilerin hareketliliği çocukların okula devamını engelliyor"

"Türkiye´deki Suriyeli Mültecilerin Daha İyi Entegrasyonu İçin Eğitim Fırsatlarının İyileştirilmesi" projesinin ortaklarından Türk Eğitim Derneği (TED) Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Semih Tümen, Türkiye´deki Suriyelilerin büyük bir çoğunluğunun genç olduğunu ve onların "kayıp nesil" olmaması için eğitimde entegrasyonlarının sağlanması gerektiğinin altını çizdi.

Suriyelilerin geriye döndüklerinde oradaki kayıplarını telafi edecek kapasiteye sahip olmaları için de eğitimin önemine dikkati çeken Tümen, iyi bir entegrasyon sağlanamazsa, hem iş gücü piyasasının hem de Türkiye´deki çocukların eğitiminin olumsuz yönde etkileneceğini anlattı.

Tümen, projede mobil verilerin yanı sıra TÜİK´in Türklere ait veri setleri ve Milli Eğitim Bakanlığı´nın istatistiksel eğitim yıllıklarını kullanarak, Suriyelilerin bulundukları lokasyonlardaki okullaşma oranlarına ilişkin çeşitli veriler elde ettiklerine işaret ederek, şu bilgileri verdi:

"Suriyelilerin kendi içlerinde yaşadığı, ekonomik ve sosyal hayata daha az entegre olabildikleri bölgelerde okullaşma oranları çok düşük. Okullaşma oranlarının alt dağılımına baktığımızda, ilkokulda herhangi bir sorun yok. Savaş öncesi dönemde Suriye´de ilkokula devam oranları yüzde 85 iken, Türkiye´de bu oran yüzde 98´e çıkmış ancak ayrışmış bölgelerde liseye devam oranları yüzde 20´lere düşmüş durumda. Mültecilerin iş imkanlarından dolayı hareketliliği çocukların istikrarlı bir şekilde okula devam etmelerini engelliyor. Türklerle Suriyelilerin daha iyi entegre oldukları bölgelerde ise lise düzeyinde yine ilkokul kadar olmasa da entegrasyon ve okullarda başarı oranları daha yüksek. Bizim kapalı Suriyeli mahallerin oluşuma izin vermeyerek, eğitim anlamında da politikalar üretmemiz gerekiyor."

"Mülteciler düşündüğümüzden daha az hareketliler"

Bonn Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Harald Sterly ise 3 ülkeden 6 araştırmacı olarak hazırladıkları "İletişim Verilerinin Analiziyle Mültecilerin Hareketliliğinin Değerlendirilmesi" projesiyle yarışmaya katıldıklarını ve Suriyelilerin Türkiye´ye geldikten sonraki hareketlilikleri üzerinde çalıştıklarını anlattı.

Sabit bir yerde yaşayan mültecilere eğitim, sağlık ve iş imkanı sağlamanın daha kolay olduğunu ifade eden Sterly, sürekli hareket halinde olan mültecilere bu imkanları sağlamanın o ülke için maliyetli bir durum yaratacağını öne sürdü.

Projede heyecan verici bir bulguya rastladıklarını dile getiren Sterly, "Mülteciler düşündüğümüzden daha az hareketliler. Veride ilk karşılaştığımız, 2017´nin başında mültecilerin oldukları yerde kalma oranı yüzde 58 civarı. Veride 2017´nin başından sonuna kadar mülteci sayısı da artıyor. Bir yere yerleşmiş olanların yüzde 15´i başka bir yere gidiyor. Nerede iş varsa oraya giden bir bölüm var ama bir yerleşiklik de söz konusu. Genelde güneyden kuzeye, doğudan batıya bir hareketlilik görüyoruz. Ankara ve İstanbul´a doğru çok hareketlilik var. Yani karmaşık bir hareketlilik gözlemledik. Buradan mültecilerin Türkiye´de daha uzun süreli planlama yaptıkları sonucunu çıkarmak mümkün." şeklinde konuştu.

Sterly, Suriyelilerin en büyük hareketliliğinin Kurban Bayramı´nda gerçekleştiğine işaret ederek, kültürel sebeplerin iş imkanlarından daha önemli bir hareketlilik nedeni olduğunu sözlerine ekledi.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER