Ürdün-Suriye sınırında bulunan ve "ölüm kampı" olarak adlandırılan Rukban Kampı´ndaki 45 binden fazla Suriyeli, zor şartlar altında yaşam mücadelesi veriyor.
Suriye´deki iç savaş nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan siviller, Ürdün´e sığınmak için geldikleri, sınırdaki çöl bölgesinde yer alan kampta, soğuk hava, gıda ve ilaç eksikliği nedeniyle zor günler geçiriyor.
Ürdün´ün, 2016´da terör örgütü DEAŞ tarafından düzenlenen ve 6 askerinin ölümüyle sonuçlanan bombalı saldırının ardından sınırları kapatması, canlarını ve ailelerini korumak için yollara düşen binlerce Suriyelinin, bu kampta adeta mahsur kalmasına yol açtı.
Arkalarında savaşın karanlık yüzü, önlerinde de sınır telleri bulunan Suriyeliler, sıkışıp kaldıkları bölgede kurdukları derme çatma çadırlar ve kerpiç barınaklarda hayata tutunmaya çalışıyor.
"Yüzde 80´i yoksulluk sınırının altında"Sığınmacıların zor insani koşullarını AA muhabirine anlatan kamptaki Sivil Savunma İdaresi Basın Sorumlusu Ömer el-Hımsi, "Kampta 45 binden fazla insan yaşıyor. Bunların yüzde 80´i yoksulluk sınırının altında." dedi.
Kamp sakinlerinin çoğunun Deyrizor´dan, Humus ve Şam´ın banliyölerinden kaçan siviller olduğunu aktaran Hımsi, "Kampta bir düzen yok. Kullandığımız suyun kaynağı Ürdün. Bir de Ürdün sınırları içinde bir sağlık noktası var. O da belirli vakalara bakıyor." ifadelerini kullandı.
Hımsi, sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve insanların hastanelere gidememeleri sebebiyle kampta en az 20 kişinin hayatını kaybettiğini söyledi.
"Yerlerimizden edilmekten korkuyoruz"Kamp sakinlerinden Muhammed Muvaffak ise "Burada insanların çoğu, yaklaşık 2 dolar değerindeki bir paket ekmeği alabilmek için gün doğumundan gün batımına kadar çalışıyor." dedi.
Aralarında öğretmen, hemşire ve berberlerin de olduğu kamp sakinlerinin, mesleklerini icra ederek küçük miktarlarda da olsa maddi gelir elde etmeye çalıştıklarını anlatan Muvaffak, "Trajik bir durumdayız. Ne söylesem burada yaşadıklarımızı anlatamaz." ifadelerini kullandı.
Muvaffak, "ABD´nin askerlerini Suriye´den çekme kararının ardından, rejim kuvvetlerinin kampı kontrol etmesinden ve yerlerimizden edilmekten korkuyoruz." diye konuştu.
Kampta yaşayan gazeteci Gassan el-Fadıl da "Biz terörist değiliz. Teröristlerden canımızı kurtarmak için ülkemizden kaçtık." dedi.
İşlerinin olmadığını dile getiren Fadıl, rejim bütün yolları ve kontrol noktalarını kapattığı için insani yardımların geçemediğini dile getirdi.
"Büyük bir hapishanedeyiz"Kamptaki yardım görevlisi Mahmud Humeyli, "Burada durum berbat. Büyük bir hapishanedeyiz. Bölge rejimin kuşatmasında ve geçim kaynağımız yok." diyerek yaşadıkları sıkıntıyı anlattı.
Soğuktan da sıcaktan da korumayan derme çatma çadırlarda yaşadıklarını vurgulayan Humeyli, kış için battaniye gibi şeyler talep ettiklerini ancak sadece yardım vaatlerinde bulunulduğunu, somut olarak bir adım atılmadığını ifade etti.
Kampta uzman bir doktor bulunmadığına dikkati çeken Humeyli, okul ve eğitimin de olmadığını, daha önce öğretmenlik yapmış bazı kişilerin çadırlarını açarak çocuklara bir şeyler öğretmeye çalıştığını söyledi.
Bir diğer yardım gönüllüsü Ahmed ez-Zeir, kış mevsiminde olduklarını ancak insani yardım kuruluşlarının kampa yardım yapmadığını belirtti.
Kampta satılan birçok ürünün fiyatlarının yüksek olduğunu belirten Zeir, "İnsanların bu ürünleri satın alacak parası yok. İnsanlar aç ve çok fakir." dedi.
WFP de kamptaki insani duruma dikkati çekmiştiBM Dünya Gıda Programı (WFP) da Rukban Kampı´ndaki insani koşullardan ciddi endişe duyulduğunu ifade etmişti.
WFP Sözcüsü Herve Verhoosel, kısa bir süre önce BM Cenevre Ofisi´nde düzenlenen basın toplantısında, Rukban Kampı´ndaki insani duruma ilişkin, "WFP ve BM, tüm taraflara uluslararası insan hakları hukuku yükümlülükleri doğrultusunda ihtiyacı olan insanlara güvenli, sürekli ve engelsiz insani erişim çağrısında bulunuyor." demişti.
Verhoosel, Rukban Kampı´nın çoğunluğunu zorlu şartlar altında yaşam mücadelesi veren kadın ve çocukların oluşturduğunu ve bu kişilerin temel insani hizmetlerden mahrum olduğunu vurgulamıştı.