08. 09. 2018 Cumartesi
Bu yazıyı İstanbul Pendik´teki bir börekçide ıspanaklı börek yerken yazmaya başladım. Elbette, Bosna-Hersek toprakları bir anlaşma çerçevesinde Avusturya Macaristan İmparatorluğu´na verildiğinde başlamıştı Boşnak göçü Anadolu topraklarına ama asıl dalga 20. yüzyılın başında Boşnakların zulme uğraması ile yaşandı. Anadolu, bu mümbit ve misafirperver topraklar, binlerce Boşnak´a gönlünü, sofrasını açtı. Bugün bu sayede Türkiye´de de Bosna´daki ?burek?lerden hiç aşağı kalmayan Boşnak börekleri yiyebiliyoruz.
Suriyeliler defolsun!
Yazıya 1842 yılında adı Adampol olarak değiştirilen, bugün Polonezköy diye bildiğimiz köyde orta kahvemi içerken devam ediyorum. Rusya, Avusturya ve Prusya işgali ile olmadık zulme maruz kalan Polonya´dan gelen göçmen yerleşimcilere kucak açmış bu yemyeşil köyde mis gibi havayı içime çekiyorum.
Suriyeliler defolsun!
Beşiktaş´tan Taksim´e çıkarken bir Rus lokantasına denk geliyorum. Eh, bir kahve de burada içeyim diyerek yazıma devam ediyorum. 1917 Bolşevik Devrimi´nin ardından çareyi İstanbul´a sığınmakta bulmuş Beyaz Ruslardan mı yadigar acaba burası? Bilmem ki.
Suriyeliler defolsun!
Bursa´ya düşüyor yolum. Jivkov rejiminin akıl almaz işkencelerinden bıkmış usanmış ve çareyi Türkiye´ye göç etmekte bulmuş Bulgaristan Türkleri için devletimizin yaptığı sosyal konutların parkındayım. Yeşil Bursa´nın tüm güzellikleri gözümün önünde? Çipil gözlü çocuklar neşeyle koşturuyorlar etrafımda.
Suriyeliler defolsun!
Yazıya devam etmek için Horhor´da bir kebapçıya oturuyorum. Bostan salatasının kralını getiren şef garsonla muhabbet ediyoruz. ?O gün devlet Peşmergelere kapılarını açmasaydı bitmiştik biz abi? diyerek anlatıyor. ?Şükür? diyor, ?canımız sağ.?
Suriyeliler defolsun!
Masadan kalkarken bir Ezidi kızı yaklaşıyor yanıma. Elinde kendi çizdiği Melek Tavus resimleri var. Onları satarak evine ekmek götürmeye çabalıyor. Alıyorum bir tane. Irak´ta IŞİD´in baskısından kaçarak sığınmış Türkiye´ye. Yolu İstanbul´un Aksaray´ına kadar ulaşmış.
Suriyeliler defolsun!
Bu yazıyı 7 Eylül 2018 günü, yani sosyal tarihimize kapkara bir leke olarak giren 6-7 Eylül olaylarının yıldönümünde yazıyorum. Akıl dışı, asılsız bir şiddet kampanyası ile yüzlerce Rum´un öldürüldüğü, binlerce evin yakıldığı, yüzlerce kadının tecavüze uğradığı o kapkara günlerin yıldönümünde yazıyorum. Irkçılığı köpürtmenin sonucu binlerce Rum´un hayatı olmuştu. Bize ise derin, kapkara bir utanç düşmüştü.
Suriyeliler defolsun!
Keşke sizi, her birinizi ellerinizden tutup iki gün öncesinin İstanbul´una götürebilseydim. Ben kızım ve yeğenlerimle gitmiştim. Mülteciler Derneği isimli bir organizasyon da mülteci çocukları getirmişti oraya. İnanır mısınız, o Suriyeli mülteci çocuklar da kızımla aynı şekilde gülüyor, aynı şekilde eğleniyor, aynı şekilde seviniyorlardı. Çok şaşırdım.
Suriyeliler defolsun!
Hayır, sizin benim gibi düşünmediğinizi biliyorum. Sizler, normal, sağlıklı düşünebilen insan teklerisiniz. Dolayısıyla Suriyelinin de, Iraklının da, Amerikalının da, Malezyalının da zorda kaldığında, dara düştüğünde, ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunda bir ülkeye sığınma yani ?mülteci? olma hakkına sahip olduğunu bilirsiniz. Ve bilirsiniz ki bir ülkeye 5 milyon mülteci geliyorsa? Boş verin mülteci olmalarını, herhangi bir 5 milyonluk insan topluluğunda her türden ?insanlık durumu? bulunur. İstatistiksel olarak böyledir bu. İyilik de olur kötülük de. Merhamet de olur şiddet de. Katil de bulunur kahraman da.
Suriyeliler defolsun!
Hayır, sizin benim gibi düşünmediğinizi biliyorum. Siz, sağlıklı düşünen insanlarsınız. İnsanları kategorize etmenin, sınıflandırmanın, ötekileştirmenin sonucunun faşizme çıktığını bilirsiniz. İnsanı insandan ayırmanın ayıp olduğunu bilirsiniz.
Suriyeliler defolsun!
Hayır, sizin benim gibi düşünmediğinizi biliyorum. Anadolu´nun zaten bir ?göç coğrafyası? olduğunu bilirsiniz siz. Buranın bin türlü göçmenle hamule haline gelmiş bir coğrafya olduğunu bilirsiniz. Anadolu´nun asıl farkının, asıl asaletinin ?kapısını mazluma açık tutmak?tan kaynaklandığının farkındasınızdır.
Suriyeliler defolsun!