Tarih: 10.12.2018 08:19

Suriye´deki bilek güreşi!

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye´nin etrafında yoğun bir siyasi ve askerî gerilim birikmektedir. Bu gerilimler aniden beklenmeyen bir patlamaya neden olabilir.

Fırat´ın doğusu, Doğu Akdeniz, Kırım, Karabağ ve Gürcistan uluslararası stres merkezleridir.

İran´a ise ABD tarafından ciddi bir kıskaç ve baskı politikası uygulanmaktadır.

Bu bölgelerden herhangi birinde bir kıvılcım aniden büyük bir patlamaya neden olabilecektir. 

Bu bağlamda bölgesel gelişmeler bir bütün olarak okunmalıdır.

ABD ve Rusya´nın bilek güreşine sahne olan Suriye´de taraflardan birisi uğradığı prestij kaybının intikamını diğer stres bölgelerinden çıkartabilir.

Suriye´de bilek güreşi!

Gerilimin güncel adresi olan Suriye´de işler giderek çığırından çıkmaktadır.

ABD, Rusya ve İran gibi birçok ülke Suriye´de üs kurmakta, alan genişletmekte ve mevzi güçlendirmektedir.

ABD ve müttefikleri, Suriye´de 23 askeri üs inşa ederek bölgede 5 bin asker konuşlandırmıştır. ABD, Fransa ve koalisyon ülkelerinin Suriye´nin kuzeyindeki askerlerinin toplam sayısının 5 bin civarındadır.

ABD, bölgede doğrudan Türkiye´yi hedef alan gözlem noktaları kurmakta ve terör örgütlerini silaha boğmaktadır.

Rejimin kontrol ettiği bölgelerde ise İran 16, Rusya 12 askerî üs kurmuş bulunmaktadır.

Türkiye ise son yıllarda sınır hattında birden çok operasyon yapmıştır. Sınırında yer alan Azez, Cerablus, El Bab, Afrin gibi bölgelerin denetimi Türkiye´dedir.

Türkiye, İdlib bölgesinde Rusya ile varılan anlaşma kapsamında 12 gözlem noktası kurmuştur.

Suriye´deki konumlarının zayıflaması ya da güçlenmesine paralel olarak ABD ve Rusya birbirlerine öbür ülkelere karşı diğer stres bölgelerini aktifleştirmektedirler.

Türkiye, Suriye´nin kuzeyinde ve İdlib´de Rusya ve İran´la iş birliği sonucu etkin bir konuma gelince ABD buna Doğu Akdeniz´de cevap vermiştir.

Bölgede meydana gelen her gelişme meydana gelen diğer gelişmelerle ilgilidir.

Suriye olayları Doğu Akdeniz´deki olaylardan, Kıbrıs´ta meydana gelen olaylar Kırım´da ya da Karabağ´da meydana gelen olaylardan ayrıştırılarak anlaşılamaz.

Ortada bir güç mücadelesi var ve bu mücadelenin alanı bütün bölgeyi kapsıyor.

Hatırlanacağı üzere bir süre önce Güney Kıbrıs´ta görev yapan İsrail ve Mısır büyükelçileri Türkiye´yi tehdit etmiş ve gerekirse güç kullanmaktan söz etmişlerdi. Bu sözlere ABD büyükelçisi de destek vermişti.

Yine ABD Kara Kuvvetleri Komutanı General Mark Alexander Milley, bir süre önce Rum yönetimine sürpriz bir ziyaret yaparak Rum yönetiminden deniz ve hava üsleri konusunda "kolaylık" talebinde bulunmuştu.

Türk ordusunun Kıbrıs´tan çekilerek Ankara´nın garantörlüğünün kaldırılmasını ısrarla talep eden Rum yönetimi, adadaki iki İngiliz üssünün yanına son iki ayda Fransa ve İsrail´le peş peşe üs anlaşmaları yapmıştır. Son bir üs talebi de ABD´den gelmiştir.

Bütün bunların Türkiye´yi çok yakından ilgilendirdiği açıktır. Amerika´nın YPG aşkının tümüyle duygusal olmadığı ortadadır. ABD´nin bölge gerçekleri üzerine oturtulmuş bir stratejisi söz konusudur.

Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezi, yayınladıkları raporda, Akdeniz´de en az 15 trilyon metreküp doğal gaz rezervi, toplam 55 milyar varil petrol tespit edildiğini açıklamıştı.

İsrail Akdeniz açıklarındaki Tamar ve Leviathan´dan doğal gaz çıkarmaya başladı. İsrail-ABD ortaklığı, başta Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Mısır olmak üzere, güdümlerindeki bölge ülkeleriyle göstermelik anlaşmalar imzalayarak, Akdeniz´e çöreklenme stratejisini adım adım yürütmektedir. İngiltere, Fransa ve İtalya da payını koparmak için Akdeniz´dedir.

Bütün bu gelişmeler bölgedeki güç konuşlanmasını açıklar niteliktedir. Bölgesel çıkarlar konusunda bir denge oluşmadan, stres bölgeleri yumuşatılmadan ne Suriye´deki savaşın ne de İran´a yönelik ABD baskısının sona ermesi beklenilmemelidir.

Türkiye küresel güçler arasındaki bilek güreşinin uzun vadeli, sürekli ve çok yönlü olduğunun farkına varmalıdır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —