Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın pazartesi günü Kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamalarla dikkatler yeniden Suriye’nin kuzeyine çevrildi.
Erdoğan’ın sözleri bir duyuru gibiydi:
“Güney sınırlarımız boyunca, 30 kilometre derinliğinde güvenli bölgeler oluşturmak için başlattığımız çalışmaların eksik kalan kısımlarıyla ilgili yeni adımları atmaya yakında başlıyoruz.”
Hatırlatalım.
Türkiye, güney sınırını PKK oluşumuyla boylu boyunca kapatmayı hedefleyen ‘kuşak projesini’ ölümcül bir ‘beka tehdidi’ olarak gördü ve bölgeyle yakından ilgilenen iki büyük güç, ABD ve Rusya’ya gerektiğinde meydan okuma pahasına operasyonlar düzenledi.
15 Temmuz darbe girişiminin savuşturulmasından sonra, Erdoğan’ın liderliğinde ‘terörle kaynağında mücadele’ konsepti devreye girdi ve Suriye’nin kuzeyinde girişilen başarılı operasyonlarla önemli kazanımlar elde edildi.
Bu sayede, hem kuşak projesine esaslı hançer darbeleri indirildi, hem Türkiye’nin toprak bütünlüğü korunabildi, hem de ülke içinde ‘fink atan’ terör örgütlerinin gücü kırılmış oldu.
ABD VE RUSYA 2019 MUTABAKATLARINA UYMADI
Diğer yandan, Suriye’nin kuzeyinde 30 kilometre derinliği olan bir güvenlik kuşağı oluşturma hedefi bütünüyle elde edilebilmiş değil.
Ekim 2019’daki Barış Pınarı Harekâtı sonrası, ABD ve Rusya ile yapılan anlaşmalara rağmen, verilen sözlerin çoğu tutulmadı.
Ne ABD, ne de Rusya, yazılı anlaşmanın şartlarını yerine getirmedi.
Anlaşmalar, PKK/YPG unsurlarının üzerinde mutabık kalınan bölgelerden aşağı doğru çekilmesini öngörüyordu ama Ankara’nın fiilen kendi imkân ve kabiliyetleriyle kurtardığı bölgeler dışında bu mümkün olmadı.
Zaten, kendi göbeğinizi kendiniz kesmediğiniz takdirde yürüttüğünüz mücadelede ilerleme kaydetmenizin mümkün olmadığı en iyi Suriye sahasında anlaşıldı.
Türkiye’nin yeni operasyon hedeflerine geçmeden önce şöyle bir bilgiden herkesi haberdar edelim:
ABD ile Rusya arasında Suriye özelinde resmen deklare edilmemiş bir anlaşma var.
Bu anlaşmaya göre Fırat’ın doğusunda yer alan bölgeler ABD’nin, batısında bulunan bölgeler ise, Rusya’nın faaliyet sahasını kapsıyor.
BÜTÜN İŞARETLER TEL RIFAT BÖLGESİNİ GÖSTERİYOR
20 Ocak 2018’de başlayan Afrin’e Zeytin Dalı Harekâtının hemen öncesinde bölgede bulunan Rus birlikleri, Afrin’in hemen aşağısında yer alan, 2004 sayımına göre 20 bin nüfuslu bir yerleşim yeri olan Tel Rıfat’a çekildiler.
Afrin harekâtının devamında Tel Rıfat’ın kurtarılması için de niyet edildi, müzakerelerde defalarca bu konu gündeme getirildi ancak Ruslar, burayı bu defa Türkiye’ye karşı ellerinde bir koz olarak tutmak/kullanmak istedikleri için bu mümkün olmadı.
Şimdi günümüze gelelim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasıyla gündeme gelen yeni operasyon için işaretler Tel Rıfat’ı gösteriyor.
Yaptığım araştırmalar sonucu edindiğim izlenimler de aynı istikamette.
Öncelikli hedef Tel Rifat olacak, devamında Münbiç de denkleme girebilir.
Onun da devamında, Ayn el-Arab’ın (Kobani) alınması, yahut çevrelenmesi söz konusu olabilir.
Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ülkemize ve güvenli bölgelerimize sık sık yapılan saldırıların, tacizlerin, tuzakların merkezi konumundaki alanlar harekât önceliğimizin başında yer almaktadır” şeklindeki sözleri de, akıllara önce bu bölgeleri getiriyor.
ABD ENGELLEMEYE ÇALIŞIYOR
2018’de Afrin’e Zeytin Dalı Harekâtı başladığında ABD makamları, Fırat’ın batısının kendi faaliyet alanları içinde olmadığını açıkça dile getirmişlerdi.
Ama şimdi açıkça karışıyorlar, harekâtı engellemeye çalışıyorlar.
Hem Washington’dan, hem de Ankara’daki Büyükelçilik üzerinden Türk makamları üzerinde baskı uyguluyorlar.
Pentagon Sözcüsü John Kirby, “Endişeliyiz” açıklaması yaptı.
Benzeri açıklamalar, ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilerinden de geldi.
Rusların durumuna gelince…
Şurası net:
Tel Rifat ve eğer devamı gelirse, Fırat’ın batısında yürütülmesi hedeflenen askeri harekâtın şartları, Rusların dikkatlerinin Ukrayna’ya yönelmesi ile olgunlaştı.
Bu da demek oluyor ki, operasyon için düğmeye basılırsa, Moskova kaynaklı bir engelleme girişimi beklenmiyor.