Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

SURİYE'DE NEREYE?

Taha AKYOL ANALİZ ETTİ...

SURİYE

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Esat kuvvetlerini “karada ve havada” vurabileceğimizi söyledi. Suriye hava sahası Rusya’nın elinde olduğuna göre, çok ciddi bir diplomatik ve askeri sorunla karşı karşıyayız.

İdlib iki gündür sakin, saldırı olmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir saldırı durumunda “rejim güçlerini her yerde vuracağız” şeklindeki sert açıklaması etkili olmuş görünüyor. Rusya-Esat tarafı da saldırılarını bu aşamada bu noktaya kadar planlamış olabilir; Şam-Halep otoyolunu ele geçirdiler.

Diplomasi cephesinde, Ankara’da iki Rus heyetiyle yapılan görüşmelerden sonuç çıkmadı, şimdi MSB Hulusi Akar’la MİT Müsteşarı Hakan Fidan Moskova’ya gidecekler.

İdlib sorununun ne kadar karmakarışık olduğu belli.

‘KARADA VE HAVADA’

Moskova ile görüşmelerde “herkes olduğu yerde kalsın, çatışma olmasın” şeklinde bir mutabakat çıkar mı? Fakat Erdoğan, Esat güçlerinin ay sonuna kadar geri çekilmesini şart koşuyor:

“Şubat ayının sonuna kadar rejimi Soçi muhtırası sınırları dışına yani gözlem noktalarımızın gerisine çıkartmakta kararlıyız. Bunun için karada ve havada her ne gerekiyorsa çekinmeden, tereddüt etmeden, hiçbir oyalamaya meydan vermeden bunu yapacağız.”

Cumhurbaşkanı’nın konuşmasının devamı şöyledir:

“İdlib’de sivil yerleşim yerlerini vuran hava araçları artık eskisi gibi rahat hareket edemeyeceklerdir. Karada da rejim güçlerini aynı şekilde belirlediğimiz sınırların ötesine kadar kovalayacağız…”

Suriye hava sahası Rusların elindedir. “Havada” gerekenleri şimdiye kadar olduğu gibi topçu ve füze atışıyla mı yapacağız? Uçak veya diğer askeri teknoloji imkanları nelerdir?

Bu konuyu askeri uzmanlara bırakarak, “uçak krizi” sırasında Putin’in söylediklerini hatırlamakta yarar var:

“Türkiye, Suriye’nin hava sahasını sürekli ihlal etti. Şimdi isterse bunu yeniden yapsın. Suriye’de artık hava savunma sistemi var. Rusya, uçağı düşürüldükten sonra bölgeden geri çekilecek bir ülke değil.” (Sputnik, 17 Aralık 2015)

Esat sırtını buna dayayarak Türkiye’ye meydan okuyor zaten.

Askeri sahada böyle ciddi bir sorun var…

‘TERÖRİST GRUPLAR’

Rusya ile büyük ihtilaf noktalarından ikincisi “terörist gruplar” tanımıdır. Uçak krizi döneminde Putin AK Parti iktidarını “İslamcı teröristleri” korumakla suçlamıştı…

Moskova şimdi de Türkiye’yi Soçi mutabakatına uymayarak İdlib’deki teröristleri korumakla suçluyor!

Esat da bu gerekçeyle saldırıyor…

Soçi anlaşmasında bu şart var. Türkiye de Nusra ve Tahrir gibi gruplarının terörist olduğunu kabul ediyor. IŞİD’in en güçlü kalelerinden biri olan El Bab’ı Türkiye’nin kurtardığını da hiç unutmamak lazım.

İdlib’de bu ayrımı gerçekleştirmek fevkalade zor olduğu gibi Moskova ve Şam, Türkiye yanlısı milisleri de “terörist” sayıyor, sorun büsbütün karmaşık hale geliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “başıbozuk gruplar” terimini kullanıyor. Partisinin grup toplantısında, “bölgedeki muhalif gruplardan başı bozuk hareket ederek, rejime saldırı bahanesi verenlere de artık tavizsiz davranılacağını” söyledi.

UZLAŞMA İMKANI?

Türkiye ile Rusya’nın sahada askeri olarak karşı karşıya gelmesi kesinlikle istenmez.

Putin’in gözünde Suriye, Doğu Akdeniz’deki Rusya’dır! Muazzam silah ve para akıtarak desteklediği Esat’ın Şam-Halep otoyolundan “kovalanmasına” kolay razı olmaz.

Soğukkanlı Putin zaten hesabını yaparak adımlarını atıyor.

Putin, Türkiye ile ilişkilerden sağladığı çok büyük siyasi ve ticari kazançları da elbette kaybetmek istemez.

Bir orta yol aranacaktır.

Cumhurbaşkanı’nın, yukarıdaki sözleri, devam eden görüşmelerde elimizi güçlendirmek için söylenmiştir, uygulama ihtiyatlı olacaktır diye düşünüyorum.

Barış Pınarı’nda da “Irak sınırına kadar 440 kilometre” diye başladık, Tel Abyad ve Resulayn arasında 120 kilometrede ateşkes yaptık.

İdlib’de “Başıbozukların” sıkı kontrol altına alınması, Esat güçlerinin de ‘biraz’ geri çekilmesi gibi bir orta yol…

Neticede Esat ve Rusya Suriye’de daha bir güçlenmiş, Türkiye ise yeni göçmen akınını şimdilik durdurmuş olur.

İnşallah daha iyi bir sonuç çıkar diye temenni ederiz elbette.

Türkiye’nin önündeki uzun vadeli tehdit, İdlib’de BM raporunda 12-15 bin oldukları belirtilen silahlı terörist gruplardır; Türkiye’nin de terörist saydığı gruplar!



Anahtar Kelimeler: SURİYE' NEREYE?

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER