Suriye’de neler olacak?

İlhami Işık, şimdilik beklenmediği haldei HTŞ’nin Suriye’de şehirleri bir bir ele geçirmesi konusu ile Kürt sorununun içte çözüme kavuşturulma düşüncesinin olası Suriye yansıması üzerine bir değerlendirmede bulunuyor.

Suriye’de neler olacak?

İlk bir iki günün şaşkınlığı geçtikten sonra olup bitenlere daha sağlıklı bakma şansımız oluyor artık. Tahrir el-Şam örgütü yani HTŞ’nin saldırısı ile ortaya çıkan tablo, ne birden bire oluşan ne de derin komplolar ile izah edilecek bir durum değil…

Saldırının boyutu ve saldırıda kullanılan askeri malzemenin zenginliğine baktığımızda bu saldırı için uzun bir zamandır hazırlık yapıldığı belli oluyor. Neden şimdi sorusunun iki cevabı var diye düşünüyorum:

1: Erdoğan’ın Esad’a uzattığı barış çağrılarının sonucunu bekleme ve olumsuz sonuç alınması ile beraber saldırıya geçilmesi

2: Sayın Bahçeli’nin “Kürtler ile barışma” açıklamasının nedeni daha iyi anlaşılmış oldu. Bu da bu operasyonun yaratacağı olumsuz sonuçlarının önceden satın alınması ve Türkiye’nin Kürt barışını kendi lehine dönüştürecek zemini yaratması olduğunu düşünüyorum.

Öyle anlaşılıyor ki;

Sayın Bahçeli’nin ve devleti yöneten bir kadronun çok öncesinden bu saldırının yapılacağından haberleri vardı. Sadece haberi yoktu aynı zamanda onayları da vardı.

Esad’ı görüşmeye zorlamak ve Suriye Demokratik Güçleri’ni (SDG) kuzeydoğu Suriye’de tutmak olarak amaçlanan bu saldırı dalgası istenildiği gibi başladı ama Suriye ordusunun böylesine zayıf ve hemen geri çekileceğini tahmin edecek durumları olduğunu sanmıyorum.

Saldırının Halep’i aşan Hama’ya doğru giden ve hâlâ da devam eden boyutu düşünüldüğünde bütün hesaplar yerle bir oldu. Artık Esad ile bir pazarlık durumunu da tehlikeye düşüren ve HTŞ’yi yegane güce dönüştüren bir tablo ile karşı karşıya kalındığı açıktır. Böylesine bir tablo başta düşünülen durumun tersi sonuçlarını da doğurma zeminini gitgide daha fazla oluşmaktadır. Savaşın Şam’a doğru yönelmesi ile beraber hem Rusya ve hem de İran açısından ciddi bir tehlike olarak görüleceği açıktır. Böylesine bir durum; Esad ile masaya oturma stratejisini imkânsız hale getirecektir.

Burada oluşma ihtimali olan iki şeyden söz edebiliriz:

1: Çok kanlı bir iç savaş. Hem Rusların hem de İranlıların karşı saldırısı ile işler tersine dönebilir.

2: Artık kontrolü zorlaşan bir HTŞ ile karşı karşıya gelme durumu oluşabilir.

Bu anlattığım Esad ile barışma stratejisi ilgili bölümü. Bir diğer tarafı ise Kürt barışı ile olan tablosu. Eğer sizin dışınızda kimsenin meşru görmediği ve hâlâ yasalarınızda terör örgütü olarak gördüğünüz silahlı bir örgütü direkt muhatap almaya başlarsanız, sizin dışınızda herkesin meşru gördüğü ve sizin terörist örgüt olarak kabul ettiğiniz silahlı örgütü gayrı meşru ilan etmenizin imkânı kalmıyor demektir.

Şu anda görünen manzara bu çerçevede… Bakmayın siz bu ekranlarda sürekli vilayet plakalarını sayan çok bilmişlere. Sorun şu anda Suriye’de ne olduğu değil yarın ne olacağıdır. Hep derler ya “bir sosyal olayı başlatmak elinizde olabilir ama onu bitirmek artık sizin elinizde olmayabilir”

Böylesine hemen hemen herkesin sadece eli ile değil gövdesi ile içinde olduğu bir meselede sadece sizin stratejiniz yetmiyor. Komplike düşünce ve bu düşünceyi hayata geçirecek gerçekten işin ehli kadrolara ihtiyaç olduğu açıktır. Ama ne ilginçtir ki bu meseleyi kamuoyu önünde tartışan ve yorumlayanların çapına bakınca çok da umutlu bir manzara görünmüyor,

Baş döndürücü bir hızla ilerleyen ve Trump’ın başkanlığına az bir zaman kalan bu kaos ortamında bir barışı arıyorsanız şovmen medya aktörlerine değil sahayı bilen ve yanlış ile doğruyu önünüze koyabilecek insanlara ihtiyacınız olduğu açıktır. Unutmayınız ki

Türkiye’nin hiçbir dönemde olmadığı kadar Türk ve Kürt barışına ihtiyacı var.

Bu barışı sağlamak için bütün koşullar uygundur

Yeter ki isteyelim…