Tarih: 25.12.2018 12:57

Suriye´de Yelkenleri Suya İndirmek

Facebook Twitter Linked-in

Trump´ın Suriye´den çekilme kararı gündemin ana konusu haline geldi. Bundan önce olduğu gibi yine kimi çevreler birden zafer naraları atmaya başladılar. ABD´yi Suriye´ye hangi koşullar ve yaşanmışlıklar getirmişti sorusunu ne sormak, ne de o günleri hatırlamak istiyorlar.

Şimdi sanki ABD ile Eğit-Donat stratejisi çerçevesinde Suriye´deki yangına benzin taşınmamış gibi bir hava estiriyorlar. En baştan söyleyeyim. Şayet ABD Suriye´den en azından iç savaş öncesi durumdaki pozisyonuna geri dönmek için çekildiyse bundan ancak memnuniyet duyulur ve bu bölgemiz için çok önemli bir gelişme olarak düşünülebilir. Fakat ortadaki bazı sorular bu çekilme konusunda daha temkinli bir dil kullanmanın en doğru yaklaşım olacağını gösteriyor. Çünkü ABD Suriye´de yerel güç olarak tarif ettiği YPG´ye bu zamana kadar 20 bin TIR´dan fazla silah desteği verdi. En son ikisi yeni olmak üzere 20´den fazla askeri üs yaptı.

 

ABD çekilirken getirdiklerimi de götürüyorum demediğine göre bu çekilme sadece fiziki asker varlığını Suriye´den çekmek ama diğer alanlardaki etkisini devam ettireceği anlamına gelmez mi? Ayrıca bilindiği gibi Trump seçimlerde Suriye´den çekileceğini söyleyerek seçmenlerinden oy istedi. Yani ABD kamuoyu açısından çok da şaşılacak bir karar değil bu. Trump´ın ana gerekçesi, ABD halkının vergileriyle oluşturduğu bütçenin Suriye gibi sorunlu bölgelerde çarçur edilmesi tartışmasıydı. Trump´ınDAEŞ´e atıfla yaptığı açıklama da bunu teyit eden cinsten oldu. Trump, İran dâhil bölge ülkelerinin DAEŞ´e düşman olduğunu, kendileri yerine onların mücadele etmesi gerektiğini söyledi.

Bunun yanında bilindiği gibi ABD´de seçimler bütçenin ne şekilde, nasıl harcandığı veya harcanacağı tartışmaları üzerinden yapılır. İçlerinden bir kesim sorunlu bölgelerde var olmanın, Amerika içinde rahat yaşayabilmenin anahtarı olduğunu düşünürken, kimileri de ne işimiz var da kaynaklarımızı sağda-solda kullanıyoruz diyerek sandığa giderler. Yani sözüm o ki, bu karar Amerikan kamuoyu açısından çok da karalar bağlayacak bir durum değil.

Şimdi başka bir açıdan bu kararı değerlendirelim. Trump´ın ABD Büyükelçiliğini Kudüs´e taşıma kararı Amerika´nın İsrail´e verdiği koşulsuz desteğin en önemli göstergesi oldu. Buna rağmen çekilme kararı İsrail´i bölgede yalnız bırakmak mıdır? Bence değildir. İsrail´e destek konusunda Trump ve rakipleri arasında sadece yöntem farklılığı var. Nüfusun üçte birinin Evanjelist olduğunu düşünürseniz, Trump ve Evanjelistler arasındaki ilişkiyi iyi irdelerseniz, Evanjelizmin dünyaya bakış konusunda Siyonizm ile at başı giden yol haritalarını doğru okursanız, olup bitenlerin sadece bir yorum farkından kaynaklandığını görebilirsiniz.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. ABD hâlâ Büyük Ortadoğu Projesi´nin ana uygulayıcısı. Hâlâ mikro milliyetçilikleri destekleyerek İslam ülkelerini birbirine kırdırma projesini devam ettiriyor. Mezhepsel farklılıkları kaşıyarak barış ve huzurun gelmesinin önüne set olmayı stratejik bir vazife görüyor. Hâl böyleyken, henüz B-C planlarının ne olduğu da tam olarak ortaya çıkmadan bu çekilme konusunda büyük laflar ederek olası gelişmelere karşı kendi kendimizi bağlamayalım. İtidalle hareket edelim. Suriye´den çekilme konusunu pazarlık malzemesi aracına dönüştürüp kaş yapalım derken göz çıkarmayalım. Üzerimize düşeni yapalım, güvenliğimizi sağlamak adına her türlü adımları atmaktan geri durmayalım ama yelkenleri suya indirerek fotoğrafın bütününe karşı gözlerimizi kapamayalım.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —