Suriye´de Beşşar Esed rejiminin hapishanelerinde hukuka aykırı şekilde tutulan ve işkencelere maruz kalan kadınların sesini duyurmak için düzenlenen "Vicdan Konvoyu" programına katılan farklı ülkelerden 10 binin üzerinde kadın, hemcinslerinin sesi oldu.
İstanbul´dan 6 Mart´ta yola çıkan, 55 ülkeden 200 otobüslük konvoydaki yerli ve yabancı uyruklu kadınlar, 3 gün süren yolculuğun ardından, Suriye´nin sınır komşusu Hatay´dan, Esed rejiminin hapishanelerinde işkenceye maruz kalan kadınların çığlığını dünyaya haykırdı.
Türkiye´nin yanı sıra Avrupa, Balkan, Afrika ve Ortadoğu ülkelerinden çok sayıda kadın, Esed´in zulmü altında hapishanelerde tecavüze uğrayan ve işkence gören kadınların sesi olmak için çıktıkları yolda, azim ve kararlılıklarının, tüm dünyada etkili olmasını istiyor.
İnsan Hakları ve Adalet Hareketi (İHAK) Genel Başkan Yardımcısı Gülden Sönmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadının, "vicdanın sesi" olduğunu söyledi.
"7 yıldır çocuk katliamını izliyoruz"
Suriye´deki savaşın 7. yılının yaşandığına dikkati çeken Sönmez, "7 yıldır çocuk katliamını izliyoruz. Daha geçen hafta Doğu Guta´da katledilen, parçalanan çocukların cesetlerini inceledik." dedi.
Sönmez, "Hapishanelerde kadınlara yönelik işkence ve tecavüzleri duyduğumuzda gerçekten çok ciddi bir şekilde etkileniyoruz. 7 yıldır bekliyoruz. Hapishanede tutulan kadınlarla ilgili, ne Birleşmiş Milletler´de ne başka bir uluslararası mekanizmada ne İslam İşbirliği Teşkilatı´nda ne devlet liderlerinde, hiçbir girişim gerçekleşmiyor. Oysa bütün uluslararası metinler, mekanizmalar, kadınların, çocukların korunmasından bahsediyor. Koruyamıyoruz ve her gün defalarca bu suçlar işleniyor." diye konuştu.
"Dünyada vicdanlı bir insan kalmadı mı?"
Çok sayıda Suriyeli kadınla konuştuklarını ve onların hikayelerini dinlediklerini anlatan Sönmez, bunların arasında vücutlarının her yeri dağlanmış, onlarca askerin tecavüzüne maruz kalmış ve 2,5 sene sistematik şekilde işkence ve tecavüz yaşayan kadınlar olduğunu aktardı.
O kadınların kendilerine "Dünyada vicdanlı bir insan kalmadı mı, neden kadınlar bizi anlamıyorlar?" diye sorduklarını dile getiren Sönmez, "Savaşın başında da buna dikkat çekmiştik, eğer önlemezsek gerçekten Suriye´de kadınlara yönelik çok ciddi suçlar işlenecek. Maalesef haklı çıktık. Biz buna, bu sessizliğe, hiç kimsenin gündeminde olmamasına isyan ettik ve bir Vicdan Konvoyu organize ettik." ifadelerini kullandı.
Sönmez, Türkiye´deki kadınlar olarak bu organizasyonu yaptıklarını ve dil, din ve ırk fark etmeksizin tüm dünyadaki kadınlardan karşılık bulduklarını söyledi.
Yaklaşık 450 sivil toplum kuruluşu ve birçok ülkeden kadınların bu organizasyona destek verdiğini hatırlatan Sönmez, "10 binin üzerinde kadın geldi. İnatçı ve kararlı duruşumuz, inşallah Suriyeli kardeşlerimizin özgür kalmasına vesile olacak ve bizler pes etmeyeceğiz. Sessiz bir çığlık atacağız, son Suriyeli kardeşimiz hapisten çıkana kadar vicdan hareketimiz sürdüreceğiz." şeklinde konuştu.
Ülkeleri, örf ve adetleri farklı, temennileri aynı
Kuveyt´ten gelen Maryem Suvayi, kadınların, hayatın her alanında olduğunun altını çizerek, "Dünyanın en güçlü sesi, kadınların sesidir. Ne zaman üzgün ya da mutsuz olsam, annemin sesini duyduğumda kendimi korunmuş ve güvende hissediyorum. Bugün buraya o kadınlar için geldim, burada olmaktan gurur duyuyorum." dedi.
Kuveytli Raha El Kuan, yaptıkları girişimin etkisinin büyük olacağına inandıklarını ve bu kez kadınların öneminin herkes tarafından bilineceğini dile getirdi.
Güney Afrika´dan gelen 60 yaşındaki Fatma Karon, kadınların en büyük destekçisinin hemcinsleri olduğunu belirtti.
Kadınlara dünyanın her yerinde vicdanlı davranılması gerektiğini vurgulayan Karon, "Çünkü biz anneyiz, kardeşiz, eşiz. İnsanlar bunu görebilmeli. Etkili olmalıyız, buna inanıyorum ve bu kez inşallah tüm dünya sesimizi duyacak." şeklinde konuştu.
Afrikalı 27 yaşındaki Nezrin Muhammed de Suriye´deki hapishanelerde tecavüze ve işkenceye uğrayan kadınların yanında olduğunu vurguladı.
Brezilyalı Karini Gahseyz ise kadınların kendi hakları için sürekli bir savaş halinde olduğunu söyledi.
Sadece Suriye´de değil, Filistin ve Mısır gibi diğer ülkelerde de kadınların şiddete maruz kaldığını aktaran Gahseyz, "Siyasi bazı sebepler, ülkeleri yıkıyor ve kadınlar bu duruma geliyor. Onların her zaman yanındayım." dedi.
Subaç: "Artık bir şeyler değişecek, umudumuz var"
Suriyeli Ubeyde El Hazan ülkesinde cezaevinde kaldığını anlattı.
Hapiste gördüğü işkencelerden çok çektiğini aktaran Hazan, "Beşşar´ın rejimi çok acımasız ve bize her türlü kötülüğü yaptı. İçeride hala tutuklu olanların sesini duyurmak istiyoruz. Bütün ülkelerden tek ricam, kadınlarımızın sesini duyun." diye konuştu.
Bosna Hersekli Erina Subaç ise 1992-1996 yılları arasında, ülkelerinde Suriye´dekine benzer acıları yaşadıklarını hatırlattı.
Hemcinslerinin acılarına ortak olmak ve bir nebze olsa güç vermek için bu organizasyona katıldığını dile getiren Subaç, "Bosna Hersek´ten destek olmak ve onların acılarını paylaşmak, haklarını korumak istiyoruz. En azından bir ses vermek istiyoruz, biz sizlerin yanınızdayız. Umarız bu kez dünya sesimizi duyar. Artık bir şeyler değişecek, umudumuz var." ifadelerini kullandı.
Güney Sudanlı Sacu Sambu da Suriyeli kadınları, yaşadıkları kötü durumdan kurtarmak istediklerini kaydetti.