Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Sürecin ruhuyla çatışma haline son verilmeli

DEM Parti Heyeti'nin PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesi sonrasında yaşanan gelişmelere paralel geniş bir çevrede, hızla dil ve yaklaşım değişikliği dikkat çekiyor. Topluma temkinli bir beklenti hâkim oldu.

Sürecin ruhuyla çatışma haline son verilmeli

DEM Parti Heyeti'nin PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesi sonrasında yaşanan gelişmelere paralel geniş bir çevrede, hızla dil ve yaklaşım değişikliği dikkat çekiyor. Topluma temkinli bir beklenti hâkim oldu.

Aksi olması beklenirdi.  Birçok kesim, sürecin başarısızlıkla sonuçlanmasını bekliyor gibiydi. Oysa başarısızlık durumunda ortaya çıkacak olası büyük yıkımın ve kırılmanın derinliğinin farkında değiller.

Bu nedenle iktidar partisinde ve çevresinde olanlar kritik derecede önem taşıyor. Karşısındaki herkesi ve her kesimi hakir gören, sürecin rotasını tayin etmeye tek başlarına muktedirlermiş gibi konuşan siyasetçiler ve kalemşorlar piyasa yapmaya başladılar.

Hepsi değilse de, bir kaçının sürecin başarıya ulaşması durumunda konumlarını yitirecekleri kaygısıyla hareket ettikleri anlaşılıyor.

Hürriyet Gazetesi yazarı Abdulkadir Aksu çarşamba günkü yazısını, “ PKK silah bırakmadan hiçbir adım atılmayacak. PKK’nın silah bırakması Ankara’nın kırmızı çizgisi...“ cümlesiyle bitirdi. Bu noktada anlaşılmayan bir şey yok. Sürekli bu tekrar ediliyor. Ama yazılanlarda ve konuşulanlarda hedeflenenin bununla sınırlı olmadığını gösteren çok sayıda belirti de var.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın bu çerçevede bazı açıklamaları ve kullandığı dil dikkat çekici. Aynı zamanda düşündürücü.

En son çarşamba akşamı Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan'ın Tarafsız Bölge programında, CNN Türk'teki söyleşide, iktidar partisinin esas hedefinin PKK’nın silah bırakmasıyla ve 8 yıldır anlatılan sınır güvenliğiyle sınırlı olmadığını, derli toplu ve açıkça ifade etti. 

Anlattıklarından anladığım, Suriye'de HTŞ'nin liderliğinde Şam merkezli Türk tipi rejim oluşturmayı hedefliyorlar. Doğu ve Kuzey Suriye yönetiminin dağıtılmasını isterken, Kürt kazanımlarına karşı olmalarını 'anti emperyalist'  söylemle gerekçelendirmesi, yaklaşmakta olan tehlikenin büyüklüğünün işareti. Aynı zamanda Ankara'nın tekçi yeni bir Arap cumhuriyeti komşuya yatırım yaptığının işareti.

Sözünü ettiğim söyleşi, bilinçli ve hesaplı bir biçimde sınırları fazlaca zorlayan mahiyette.1 Ekim sonrası gelişen sürecin ruhuyla uyumlu değil. Bu bir korkunun telaşı mıdır, anlaşılmıyor.

Bu olsa olsa bölgemizin içinde bulunduğu yeni dönemde, değişik siyasal aktörlere, Kürt sorunu bağlamında verilen mesaj veya el yükseltmek olabilir. Bu bir yere kadar anlaşılabilir.

Kanaatimce, siyasi girdileri çıktıları hesap edilmiş, ama bunların olası sosyal, kültürel ve toplumsal negatif sonuçlarının boyutları dikkate alınmamış, kavranamamış veya önemsenmemiş, sürecin ruhuna uygun olmayan davranışlar gibi görünüyor. 

DEM Parti Heyetinin Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşme sonrası yaşananlara dair oldukça geniş kesimlerdeki kafa karışıklığını ve temkinli bekleyişleri doğal olarak haklı çıkaran veya güçlendiren bir yaklaşım olduğu gerçeği atlanıyor.

Bu türden yaklaşımlar, iktidar partisinin MHP lideri Devlet Bahçeli'den daha geri bir pozisyon almakta olduğu algısıyla birlikte, başarısızlıkla sonuçlanacak bir sürecin taşlarının döşenmesi olarak algılanmasına da yol açıyor.

“İç Kürt sorunu çözdük, dış Kürt sorunu var” demek; sorunu teröre, koşulsuz, müzakeresiz silah bırakmaya indirgemek, sorunun yönetimsel ve demokratik muhtevasını tümden inkâr etmeye çabalamak “1915’teki hain işbirlikçi Ermeniler” söylemlerine benzer bir yaklaşımın tedavüle sokulmasıdır. 1915'in sonuçlarını hatırlatan acemice korkutma çırpınışları, zayıflığın göstergesidir. İnsanların aklıyla alay etmektir.

YÜZÜMÜZÜ GERÇEĞE DÖNMENİN ZAMANI

Son dönemde iktidar cenahının sergilediği “teslim olacaklar, başka yol kalmadı” gibi bir dizi söylem, kırmızı çizgi vurgulamaları, ancak barış arayışına hayli uzak bir zihniyetin ürünü olabilir. Barış; eski yol ve yöntemlerle sorunun çözülememesi ve tam başarıya ulaşılamamış olma hallerinde hayata geçirilebilir. Çatışmayla, savaşla taraflardan biri tam ve kesin başarı elde edememesi durumda; diyalog, müzakere, konuşma yoluna ve yöntemine şans tanınmasıdır. Buna barış arayışı denir.

 

Devamı >>>



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER