Yeni sosyal medya yasası temel olarak ne talep ediyor?
Yasaya göre 1 Ekim 2020, sosyal medya platformlarının Türkiye’de temsilci belirleyebilmek için kullanacakları son gündü. Bugüne kadar bu yönde herhangi bir açıklama olmadı. Bu durumda bundan sonrası epeyce hareketli geçecek. Öncelikle Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) Ekim ayı içinde sosyal medya platformlarından hangilerinin yasanın sınırları içine girdiğini belirtip tebligatta bulunacak.
Facebook ve Twitter gibi ağlar bu yasaya uymazsa ne olacak?
Bu ağlar yasanın ardından çıkartılması gereken yönetmeliği bekliyor olabilirler. Örneğin bir milyon gündelik kullanıcı tanımı nasıl yapılacak ve bu tanıma hangi sosyal ağlar girecek? Ya da belki kişisel verileri Türkiye’de tutmak zorunda olup olmadıkları bu yönetmelik kapsamında açıklanacak. Bunları bekliyor olabilirler. Fakat her hal ü kârda ekim ayı içinde bunlar netleştirilip tebliğ edilecek.
Şayet bu uyarılara uyulmazsa Kasım ayı içinde 10 milyon TL idari para cezası, Aralık ayı içinde ilave 30 milyon TL’lik idari para cezası kesilecek. Ocak ayında hâlâ Türkiye’ye gelmemişlerse bu kez reklam yasağı cezasıyla karşı karşıya kalacaklar. Bu platformalara Türkiye’den reklam verilemeyecek, yani Türkiye’den reklam geliri elde edemeyecekler. İş, Nisan ayında daha da ciddileşecek ve internet bant trafikleri yüzde 50 daraltılacak. Mayıs ayında ise bu yüzde 90’lara kadar çıkacak ve bu platformlar Türkiye’den kullanılamaz hale gelecek.
Sosyal ağlar yasaya uyup Türkiye’ye gelirse ne olacak?
Böyle bir durumda Türkiye’deki kullanıcıların şikâyetlerini 48 saat içinde karara bağlamakla yükümlü olacaklar. Ya şikâyeti haklı bulup o içerikleri kaldıracaklar ya da talebinizi reddediyoruz diyecekler. İkisinden birini 48 saat içinde yapmak zorunda kalacaklar. Buna uymazlarsa ciddi idari para cezalarıyla karşılaşacaklar.
Bu aslında Almanya’daki yasadan alındı. Almanya’da da sosyal ağlarla kullanıcılar arasında muhataplık ilişkisi kuruldu. Fakat iki yasadaki bu uygulamanın yegâne ortak noktası bu. Türkiye’deki yapıda eğer sizin talebiniz reddedilirse veya şikâyet edilen içerikler kaldırılmazsa siz sulh ceza mahkemelerine baş vurarak erişimin engellenmesi ya da içeriğin kaldırılması için karar talep edebileceksiniz. Mahkeme kararı 48 saat içinde ilgili sosyal medya platformuna gönderilecek ve karara uymak zorunlu olacak. Eğer hâkim kararını dinlemezlerse, bu içeriklerden kendileri sorumlu olacak. Mesela: Diyelim Berat Albayrak ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan hakaret gerekçesiyle bir içeriğin kaldırılması ya da bir gazetecinin hesabının kapatılması talebiyle platforma başvurdu, platform başvuruyu uygun bulmadı ve şikâyetçi mahkemeye baş vurdu. Platform şayet mahkeme kararına da uymazsa o zaman o içerikten kendisi sorumlu olacak. Platformlar böylece açılmış bir sürü hakaret davasıyla karşı karşıya kalabilecek. Görüldüğü gibi amaç, bu sosyal medya platformlarına gönderilen şikâyetlerin neredeyse tamamını uygulatmaya çalışmak.
Sosyal medya ağları Türkiye’den talepleri bugüne kadar nasıl karşılıyordu?
Bu ağların altı ayda bir yayımladıkları şeffaflık raporlarına baktığımızda, Türkiye’den gelen taleplerin büyük kısmını uygulamadıklarını görüyoruz. (…) İfade ve basın özgürlüğü gerekçesiyle Twitter mesela bu talepleri yerine getirmiyor. Facebook ve YouTube da böyle davranıyor.
Yani, haksız buldukları talepleri kabul etmeme hakları varken bugüne kadar, bugünden sonra Türkiye’deki yargı sisteminin bir parçası haline gelecekler. Türkiye’deki yargının bağımsız olduğu söylenemez, biz bugüne kadar 200 civarında erişimi engelleme kararını yargıya götürdük, hemen hepsi reddedildi ve biz hepsini Anayasa Mahkemesi’ne götürmek durumunda kaldık. Türkiye’deki sistem tamamen engelleme amacına yönelik olarak kurulmuş durumda.
Sosyal medya ağları yasaya uyup Türkiye’ye gelir mi?
Gerek Temmuz’daki yasa tasarısı döneminde gerek sonrasında bizim İfade Özgürlüğü Derneğimiz ve Londra tabanlı beraber çalıştığımız sivil toplum örgütüyle birlikte Facebook’un ve Twitter’ın üst düzey yetkilileriyle ve hukukçularıyla birlikte çeşitli görüşmeler yaptık. Bunlar hâlâ devam ediyor. Çok endişeliler ve kolay kolay böyle bir mekanizmanın parçası olacaklarını ben açıkçası düşünmüyorum.
Twitter, ülkeler hakkındaki tutumunu bu türden yasalarla karşılaştı diye değiştirmeyeceği mesajını bize verdi. Türkiye’nin durumu da belli; en çok hesap kapatma, en çok tweet kaldırma talebi Türkiye’den geliyor. Twitter bu taleplerin çok büyük bir bölümünü uygulamıyorken, birden bire böyle bir yasa çıktı diye İstanbul’a, Ankara’ya gelip ofis açıp bütün talepleri yerine getirmeleri gibi bir durum söz konusu değil.
Tabii ki ticari kaygıları var bu şirketlerin fakat sadece ticari kaygılarla hareket edeceklerini düşünmüyorum. Twitter’ın insan haklarına verdiği önem biliniyor. Facebook da özellikle son zamanlarda birçok insan hakları savunucusunu ve hukukçuyu bünyesine kattı, eleştirilen tutumunu değiştirmeye başladı. Dolayısıyla bu kararları çok kolay alabileceklerini zannetmiyorum.
Kaldı ki bugün Türkiye’ye gelirlerse yarın Azerbaycan, arkasından Özbekistan, Kırgızistan gibi demokratikleşmeyle ilgili ciddi sorunları olan ülkelere gitmek zorunda kalabilecekler. Dolayısıyla Türkiye sosyal medya devleri açısından bir test ülke haline geldi.
Kaynak: serbestiyet.com