İçişleri Bakanı Süleyman Soylu PKK'nın dinsiz bir örgüt olduğuna dikkati çekerken, örgütün Batı'yla entegrasyonun en önemli motivasyonunun da bu olduğunu kaydetti.
Soylu, CNN Türk'te katıldığı Hafta Sonu Özel programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Diyarbakır annelerinin, dağa kaçırılan çocuklarına kavuşma ümidiyle HDP İl Başkanlığı binası önündeki "evlat nöbeti"ne dikkati çeken Soylu, "Bence bir yüzleşme var. Hepimizin yüzleştiği bu çıplak gerçekle, bugün oradaki Kürt vatandaşlarımız ve kardeşlerimiz de aynı şekilde yüzleşiyorlar." diye konuştu.
Soylu, annelerin çocuklarının oradan gittiğini bildiği için HDP İl Başkanlığı önünde beklediğini anlatarak, devletin uzun yıllardır verdiği mücadele hakkında şunları söyledi:
"Diyarbakır Barosu diye bir baro var. Bunlar hukuk okumuş insanlar. Her türlü meseleye itiraz ederler, yanınızda dibinizde yanı başınızda PKK'dan mağdur olmuş anneler var. Diyarbakır ticaret, sanayi odası... Ne odası ise... Ne yapmışlar, ne koymuşlar ortaya? Ödleri kopuyor. Annelerin ödleri patlamıyor. Annelerin ortaya koydukları, 13-14 yaşında sonra... Yarınlarda Türkiye'yi sarsacak elimizde birtakım şeyler var. Bu çocuklara nasıl davrandıklarına yönelik. Bunları paylaşıp paylaşmamada arkadaşlarımızda değerlendirme yapıyoruz. İğrenç insanlar bunlar. Hem yapmışlar hem de videoya almışlar. İğrenç insanlar. Terör örgütü PKK, sadece bir ülkenin bir bölgesine yönelik kendine ait bir süre. ortaya koymaya çalışmıyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz, inanç ve kültür merkezimizdir. Türkiye'de, din, anlamda da en güçlü alanlardan birisidir. Yapmak istedikleri çok net. Onu oradan sıyırıp almak istiyorlar. O güçlü yapıyı, kurtuluş mücadelesinde, Çanakkale'de... Savaşa gitmekten daha büyük bir ortak yolculuk var mı? Ortak bir kader var mı? Bir millet olmanın en önemli timsallerinden biridir bu. Cumhuriyeti de beraber kurduk."
PKK'nın dinsiz bir örgüt olduğuna dikkati çeken Soylu, örgütün Batı'yla entegrasyonun en önemli motivasyonunun da bu olduğunu kaydetti.
Soylu, PKK'nın Batı'yla ilişkisinin diğer bir yönünün de kadınlar olduğunu dile getirerek, "Batı'yı bir 'Kadınları özgürleştireceğiz.' diye avladılar. Sekülerleşme üzerinden Batı'yla kendilerine ait bit paydaşlık kurmaya çalıştılar." dedi.
"Hem jandarma hem de emniyet şu anda ortak gittikleri de dahil 6 bin aileyi sürekli ziyaret ediyorlar. Yurt dışında bulunan, örgüt içerisinde bulunan çocuklarının Türkiye'ye gelmesini istiyorlar. Burada da çok başarılı olduk. Suriye'de, Irak'ın kuzeyinde... Bu yıl terör örgütüne 125 kişi katıldı şu ana kadar. Bu yıl iknayla ailelerle beraber Türkiye'ye adalete teslim edilen terörist sayısı 266'ydı bugün öğlene kadar. Şimdi iki kişi daha geldi 268 oldu. Terör örgütü Türkiye'den oradaki yapıdan oluşturmaya çalıştığı iklimden ancak 125 kişi... Zeytin Dalı Harekatı'na rağmen, Barış Pınarı Harekatı'na rağmen... Bunların her biri terör örgütünün kendi ivmelenmesini sağlayacak işler olabilir, terör örgütü açısından. Buna rağmen 125 kişi. Biz kaç kişiyi söktük getirdik? 268 kişi. Tamamen bilimsel temellere oturtulmuş her birinin kitabı değeri, eğitimi var. Arkadaşlarımız başarılı şekilde bunu sağlıyorlar."
İçişleri Bakanı Soylu, HDP'li belediyelere kayyum atanması hususunda yöneltilen soru üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bütün HDP il binalarını terör örgütlerine adam alma merkezi olarak kullandılar. Belediyeleri ne olarak kullandıklarını hepimiz gördük. Çukur olaylarında arabalarından tutun kepçelerine kadar, insanlarına ve paralarına kadar... Geçen gün Amedspor hakkında bir şey söyledim. Bana yine kızdılar. Birisi bu lafı söyleyecek. Ne kadar kızarlarsa kızsınlar. Ben devlet millet adına gerçekleri söylemeye devam edeceğim. Cemil Bayık belediyelere talimat verdi. Bu bizim istihbari bilgimiz. 'Amedspor'u destekleyeceksiniz, para göndereceksiniz.' dedi. Bu talimatı kim veriyor? Terör örgütü mensubu. Ben Amedspor'a müfettiş ve denetmen gönderdim. Tam da Cemil Bayık'ın dediği çıktı. Büyükşehir Belediyesi, Silvan Belediyesi, Tam 4 belediye söylediği tarihler içerisinde para göndermiş. Bu ilişkiyi yok göremeyiz."
"HDP milyonlarca oy aldı ve Meclis'te grubu bulunan bir parti, bunu PKK yönetiyorsa neden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı işlem yapmıyor?" şeklindeki soru üzerine Soylu, "Onun meselesi. O hukukun ve yargının meselesi. Bana bazen de kızıyorlar. Ben Anayasa Mahkemesi ile aynı gözlükten bakmıyorum. Bakmak zorunda mıyım? O zaman niye yasama, yürütme, yargı var. Ben yürütmenin bir temsilcisiyim." dedi.
İçişleri Bakanı Soylu, eski CHP Milletvekili Sinan Aygün'ün, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında ortaya attığı iddiaları ve Bakanlığın müfettiş görevlendirmesine ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu:
"CHP Genel Başkanı iki kişi arasında müfettiş atayacak, 'Bu ikisini dinlesin, karar versin.' diyecek. Bizim Anayasa ve kanunun verdiği yetkiye göre... Bu bir kamu işidir. Halkı ilgilendiren bir iştir. Buna ilgisiz kalamam. İlgisiz kalırsam kamu bana 'Vergilerimle seni orada bakıyorum, benim hakkımı nasıl savunmazsın.' der. 'Bravo, bu adamlar da bunu hemen atadılar, bunu sağladılar.' demiyor, 'İçişleri Bakanı buna neden müfettiş atıyor?' diyor. 25 milyondan bahsediliyor. Bunu bilmesi gereken tek merci halktır. Böyle bir şey varsa da yoksa da vatandaş bunu bilsin. Bizim mülkiye müfettişlerimiz ne işe yarıyor? Bu işe yarıyor. Yılbaşından bugüne 150 belediyede özel teftiş yaptırıyorum. Bunun yüzde 40'ı AK Partili belediye. Özel teftiş ne demektir biliyor musunuz? Bütün alanlarda yapılıyor. Personelinden gelirine kadar, ihalesinden yapımına kadar."
Bakan Soylu, bu konuda dünyadaki durumun da iyi olmadığını belirterek, kadın cinayetlerinde küresel ortalamanın milyonda 13 olduğunu, bunun Avrupa kıtasında milyonda 7, Türkiye ortalamasının ise milyonda 3,8 olduğunu vurguladı.
Türkiye'de her bir kadın cinayetinin medyada yer aldığına dikkati çeken Soylu, "2017'de 353 kadın cinayeti oldu. Geçen sene 279'a düştü fakat bu yıl 332'ye çıktı." dedi.
Soylu, bu konuda tüm kaymakam ve emniyet müdürlerine, yaklaşık 28 bin ilgili polis memuru ve jandarma görevlilerine eğitim verdiklerini belirterek, "Yaklaşık 250 bin polisimizi ve jandarmamızı önümüzdeki yıl eğiteceğiz. Aynı zamanda genelgemizi hazırladık. Pazartesi veya salı günü Bakanlığımızla ilgili neler yapmamız gerektiğini ortaya koyacağız." diye konuştu.
Soylu, bu sene emniyete psikolog ve sosyolog alımlarına çıkacaklarını anlatarak, "Bizde de polis teşkilatında yılda ortalama 40-50 intihar olayları oluyor. Biz bunları da takip etmekle sorumluyuz. Bu konuda da yoğun bir çalışma ortaya koyuyoruz." ifadelerini kullandı.
Kadına karşı şiddet olaylarında bu sene düşüş yaşandığına vurgu yapan Soylu, geçen sene 219 bin olay yaşanırken bu seneki sayının 181 bine düştüğünü söyledi.
Emniyette bazı tarikatların yapılanmaya çalıştığına yönelik iddialara ilişkin görüşü sorulan Soylu, şunları kaydetti:
"Bizim polisimiz, jandarmamız, askerimiz kahramanca bir mücadele ortaya koyuyor. 'Birileri acaba Türkiye'nin en çok güvendiği bir teşkilatın güvenini azaltmaya mı çalışıyor' diye bir endişem söz konusu. Bu konuyla ilgili bir yazı çıktı ben de 'Bunu ispat edin, ben istifa edeceğim' dedim. Kimseyi töhmet altında bırakmamak gerekir. Bu ayıptır. Teşkilatımızda biri bir yanlış yaptıysa disiplin kurulları affetmez ama hakkını da kimseye yedirmeyiz. Devletin bir tek sahibi var o da millettir. Ne siyaset şerik kabul eder ne de devlet şerik kabul eder. Devletin içinde her görüşe mensup insanlar vardır ama dönüp burada bir iktidar oluşturmaya, paralel devlet oluşturmaya 'hakimiyet bendedir' demeye ne devlet müsaade eder ne siyaset müsaade eder. Herkes rahat olsun."
İçişleri Bakanı Soylu, gazetecilere yönelik saldırılara ilişkin soru üzerine, "Bizim görevimiz şu. Bu saldırıların öncesini bilebilmek durumunda değiliz. Bu arkadaşlarımızdan bize 'Böyle bir durumla karşı karşıyayız.' diye bir durum gelse biz bunu izlemekle mükellefiz. Bu saldırıların hiçbirisi faili meçhul kalmadı. İşin içinde organize bir yapı bulursak bunun da üzerine gideriz. Bulmuşuz ve adalete teslim etmişiz. Meselenin arkasında başka bir şey aranıyorsa, yani bir siyasal tartışmanın sonucu olarak aranıyorsa, o siyasal tartışmaya benim nasıl müdahale etmemi istiyorlar, ben onu bilmiyorum. Ben işin şiddet, hukuk, can güvenliği boyutlarında kendimi sorumlu olarak hissederim bunun için gereğini yerine getiriyoruz. (Gazeteci Murat İde'ye yönelik saldırı) 6 kişi yakalandı ve mahkemeye sevk edildi." yanıtını verdi.
Geçen yıl İstanbul'da 28 bin, bu yıl itibarıyla 117 bin kaçak göçmen yakaladıklarını anlatan Soylu, bu kaçak göçmenin tamamını İstanbul'dan gönderdiklerini söyledi.
Soylu, İstanbul'da yaptıkları değerlendirmeler sonucunda ikameti İstanbul'da olmayan 100 bin Suriyeli'yi İstanbul'dan gönderdiklerini, şu anda İstanbul'daki Suriyeli sayısının 474 bin 679 olduğunu belirtti.
110 bin Suriyeli'ye vatandaşlık verdiklerini, bunların 53 bininin yetişkin, 57 bininin de çocuk olduğunu ifade eden Soylu, "Bunların önemli bir özelliği var. Öğretmen, doktor, mühendis, iş adamı, esnaf, bilim adamı, öğretim üyesi, başarılı öğrencileri listeledik, bunları vatandaş yaptık. Seçiciliğimiz aynı şekilde devam ediyor." dedi.
Soylu, Türkiye'de doğan Suriyeli çocuklara ilişkin, "450 binin üzerinde, doğan çocukların sayısı. Bunların büyük bölümü bizde kalmaz. Memleketleri rahatladığı zaman bunlar oraya gideceklerdir. Göçün fukaralaştırdığı bir ülke yoktur. Bu çocuklar oraya gidecek. Burada doğdukları için bu ülkeye medyun-u şükran olacaklar. Bize bundan hem sevap hem de bu dünya açısından olağanüstü katkı sağlayacaklar. Bildikleri Türkçe'yle burada gördükleri alakayla... Elbette maliyete katlanıyoruz. Doğru. Allah milletimizden razı olsun. Milyonlarca kez müteşekkiriz." dedi.