İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 15 Temmuz’daki FETÖ’cü darbe girişimi sırasında dönemin başbakanı Binali Yıldırım ile arasında geçenleri aktardı.
O dönem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan Soylu, Yeni Şafak'a verdiği demeçte “O gece Çalışma Bakanlığı’ndaydık. Hakkârili gençlerle sohbet ederken böyle bir haber alınca Başbakanımız Binali Yıldırım’ı aradım. Bana, ‘Bu ne maskaralıktır Süleyman Bey’ dedi. O ‘maskaralık’ kelimesi esas itibarıyla belki de olayın o anki halet-i ruhiyesini anlatan bir değerlendirmeydi. Bakan arkadaşları arayıp Çankaya Köşkü’ne davet etmemi istedi. Hemen ilgili bakan arkadaşlarımızı aradık, 5-10 dakika içinde Çankaya’ya geçmiş olduk. O andan itibaren de bakanlarımız, genel başkan yardımcılarımız, bazı milletvekillerimizle toplandık. Sayın Cumhurbaşkanımızın bulunduğu yerle temasta olundu. Birtakım arkadaşlarımızı oraya sevk etmeye çalıştık” diye konuştu.
Soylu devamında “Bir karartma olduğunu, buranın tehlike arz ettiğini söylediler ve ‘Sizi bir yere götüreceğiz’ dediler. Ben daha emniyetli ve çalışabileceğimiz bir odaya götüreceklerini düşündüm. O esnada konuşuyoruz, sürekli olayın sıcaklığını takip ediyoruz. O esnada dışarı çıktığımızı gördüm. ‘Bizi nereye götürüyorsunuz’ dedim. ‘Sizi ısı odasına götüreceğiz’ dediler. Kimin götürdüğü belli değil. ‘Bizim işimiz var, hep beraber dönüyoruz’ dedim ve tam o kapıdan çıkmak üzereyken geri döndük aynı odaya geldik oturduk” diye konuştu.
Soylu, “Hep birlikte değerlendirme yaptık ve Meclis’in açılması gerektiğini, Meclis’in de milletin karargâhı olduğunu konuştuk ve arkadaşlarla Meclis’e gittik. Meclis’e giderken ‘Birimiz burada kalalım’ dedik ve İsmet Yılmaz abiyi seçtik ve buradan koordine etsin istedik. İsmet Yılmaz’la bir daha hiç görüşmeyecekmişiz gibi kucaklaştım. Birbirimize haklarımızı helal ettik ve oradan ayrıldık. Tekrar Çankaya Köşkü’ne dönünce yine aynı şekilde kucaklaştığımızı hatırlıyorum” dedi.
"OMZUMLA MECLİSİN KAPISINI KANIRTTIM"
Meclis’e gittiklerinde tepelerinde F-16’ların uçtuğunu, sonik patlamaların yapıldığını dile getiren Soylu, “Çok karmaşık bir tablo var. O esnada Meclis Ana Salonu’nun anahtarlarını istedik. Anahtar getirdiler ama açamadık salonu. Sonra başka anahtarlar geldi o da açmadı. Sonra omuzumla Meclis’in kapısını kanırttım. Aklıma ‘Meclis’in kapısını kırdı’ derler geldi ve durdum. Sonrasında kapıyı açıp Meclis’e girdik. Tartışma şu: ‘Meclis’te kim olacak?’ Eski milletvekillerini de Meclis’e aldık. Sonra Meclis Başkanımız İsmail Kahraman abi geldi. Sağ olsun İsmail abinin önderliğinde Meclis olağanüstü toplandı. İsmail abinin ilk canlı yayınını FaceTime’dan Ayşe Keşir yaptı. Daha sonra canlı yayına bağlanmak için canlı yayın araçlarını içeriye aldık. Meclis’in tüm gruplarından da milletvekili vardı” ifadelerini kullandı.
Soylu, TRT’de yaşananları ise şu ifadelerle anlattı:
“O esnada TRT basılmıştı. İlk basılan yer TRT olduğu için psikolojik olarak oranın alınması gerekirdi. Vatandaşımız da orada. O esnada bana bir telefon geldi, ‘Biz burayı düşürmek üzereyiz, çatışma var, eğer siz buraya gelirseniz psikolojik destek olur’ dendi. Ben de arkadaşlara ‘Bana müsaade ben TRT’ye doğru gidiyorum’ dedim ve yola çıktık. Yoldan geçerken vatandaşlarımız bayraklarla sokağa çıkmıştı. Bizim arabamızın farı yanıyormuş. Kadının biri ‘Evlat farınız açık, farınızı söndürün, şu melunlar arabanızın farını görürlerse yukarıdan sizi bombalayabilirler’ dedi. Elinde bayrak olan bir teyze otobüs durağında otururken bu nasihati verdi. Sonra dedim ki hakikaten kapatın. Netice itibariyle TRT’ye gittik. Sonrasında da topyekûn 3 harekât oldu ve içeriye girildi. Orayı işgal eden melun darbecinin üzerinden o kahraman üniforma ve telsizi alındı. Onlar bende hatıradır şu anda. O üniforma, telsiz bende.”
"AKLIM HEP ERDOĞAN'DAYDI"
Darbe girişimi sırasında aklının hep Erdoğan’da olduğunu dile getiren Soylu, “Ben Cumhurbaşkanımızın Marmaris’te olduğunu bilmiyordum. Çankaya Köşkü’ne giderken ilk önce Mehmet Muş ile konuştum. Mehmet Muş ‘Bizim Marmaris’i sağlam tutmamız lazım’ dedi. Ben de ‘Ne işimiz var Marmaris’te?’ dedim. O da ‘Beyefendi orada’ dedi. ‘Eyvah tuzağa düştük Mehmet’ dedim. Biz bilmiyoruz ama onlar demek ki biliyorlar. Endişe kapladı içimi. Hakikaten oradan çıkana kadar büyük bir endişe ve korku içinde olduk. Ama Cenab-ı Allah’ın muhafazası, Cumhurbaşkanımızın cesareti, oradaki arkadaşlarımızın ortaya koyduğu irade, topyekûn bir kahramanlık destanı söz konusu oldu” dedi.