17 Haziran 2015’te vefat etmişti rahmetli Demirel. Kimileri beddua ile kimileri dua ile anar onu. Herkes gibi o da iyi ve kötü anılar bıraktı. ‘Merhumu kötü anmayın’ der eskiler, bende kendisini tebessümle yad edelim istiyorum...
Montesquieu, “Siyasetle uğraşmamanın cezası, sizden daha aptal olanlar tarafından yönetilmektir.” demişti vakti zamanında. Demirel de, sanki bu sözü hayatına ezber etmiş, “İçinizdeki en zeki benim. Sizi anca ben yönetirim.” demiş, 7 defa gönderildiği halde 8.kez dönmeyi başarmıştı.
Burası kırmızı noktalı
Burası kırmızı noktalı, yaşı tutmayanlar bu paragrafı atlayabilir. Çeyrek asırdan daha da fazla yıl önce STAR TV’de (1990) şimdi hapiste olan Ahmet Altan ve Neşe Düzel’in sunduğu bir program vardı. Adı “Kırmızı Koltuk” idi. Demirel konuktur. Dolayısıyla konuk gazeteci sayısı fazladır. Emin Çölaşan da vardır konukların arasında. Ne Demirel ne de Çölaşan birbirlerinden haz etmezlerdi. Son soruyu sorması istenir Çölaşan’dan, o da “Türkiye Avrupa Birliğine girecek mi girmeyecek mi?" diye sorar. Demirel’in de muzip tarafı tutar ve “Güzel kardeşim, bir şeyin girebilmesi için diğer şeyin açılması gerek" diye cevaplar. Gülme krizinden sandalye üzerinde gazeteci kalmamıştı. kırmızı nokta’lı kısmı bitti.
Demirel anlatıyor:
“Avrupa Birliği'ne girmek isteyenler sınava alınıyor. Bulgaristan sınava giriyor, 'atom bombası ne zaman atıldı' diye soruluyor. ‘1945' diyor, 'geçtin' deniyor. Daha sonra Romanya sınava giriyor. 'atom bombası nereye atıldı' deniyor, 'Japonya' diyor, 'sen de geçtin' deniyor.Türkiye'ye sıra gelince 'atom bombası atıldıktan sonra ölenlerin isimleri, soyadları, doğum yerleri, mesleklerini söyle' deniyor. Şartlar ne kadar ağır olursa olsun Türkiye ve Avrupa sıkıntıları aşacaktır ve Türkiye, AB'nin tam üyesi olacaktır" diyeli yarım asır geçti. Sene 2020, AB çatırdıyor fakat bizim menkıbe hala aynı...
Demirel ile Haydar Aliyev samimi iki arkadaştı. Buluşmalarda iltifatlar hava da uçuşurdu. Aliyev, Bakü’de görkemli bir yemek verir Demirel onuruna. Konuşmasında sık sık "pezevenk" kelimesini kullanır Aliyev. Başarılı anlamındadır Azerilerde bu kelime.
Aliyev "Süleyman gardaşım dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı siyasi pezevengidir, kadehimi de değerli pezevenk gardaşımın ve heyetinin onuruna kaldırıyorum" der. Bu sözler Türk heyetinde hem şok hem de gülüşmelere neden olur. Konuşma sırası Demirel’dedir. Altta kalır mı hiç kalem ve kelam erbabı. Haydar Aliyev’e döner, Şener Şen şivesiyle “sende az pezevenk değilsin” der. Salon kopar.
Yıl 1978, Demirel ana muhalefet lideridir.
"Hükümetin başını kontrgerillanın ne olduğunu ve nereye bağlı olduğunu açıklamaya davet ediyorum?" diye sormuş ve cevap alamamıştı. Mizah bir yumruktur, ne zaman kime vuracağı belli olmaz.
İktidara geldiğinde benzeri sual kendisine sorulmuş, "Kontrgerilla tartışması kadar Türkiye'de havanda su dövülen bir konu yoktur. Deniyor ki, araştıralım. O zaman her şeyi araştıralım, yarın güneş doğacak mı diye araştıralım" diyerek konuyu kapatmıştı.
Başka bir gün muhabir sorar; "Efendim, derin devlet nedir?” Demirel kinayeli ve hicivli bir eda ile cevaplar. "Derin devlet, normal devletin raydan çıkmış halidir. Devlet bazen rutinin dışına çıkar”şeklinde cevaplamıştı.
CHP 40 günde Türkçe bilmeyen öğretmenleri alıp öğretmen yapmasını ister Demirel'den. “40 günde kabak yetişmez" der rahmetli. Eğitimsiz ve donatımsız devamlı surette polis ve bekçi alımı yapan günümüz iktidarına küpe olsun bu cevap.
Yunanistan ile hala hırlaşıyoruz. Bugün problem yaşadığımız ada sayısı 18, onun döneminde ise 12’dir. Demirel’e sorulur; “Sayın Başbakan, Yunanistan Ege Denizi'nin bir Yunan gölü olduğunu iddaa ediyor. Cevabınız ne olacak?", “Ege bir Türk gölü değildir. Ege bir Yunan gölü de değildir. Ege zaten bir göl de değildir"
90'lı yıllar. Çözemediğimiz problemin henüz başlarındayız. Sene 2020 problem sürüyor. Cerahat kangren olana kadar çözmüyor ve devamlı problemi öteliyoruz. Yara devamlı kanıyor. Demirel’in aforizmalarından birini paylaşayım. PKK ateşkes ilan etmiştir. “Kan döken insanlar ‘biz kan dökmekten vazgeçtik’ derlerse, ‘iyi yaptınız, alın size bir mükâfat verelim’ denmesi mümkün değil. Kan döken insanlara ‘aman vazgeçmeyin, kan dökmeye devam edin’ demek de mümkün değil. Kan döken insanlar bundan vazgeçerlerse, bu iyi olmadı demek de mümkün değil” diyerek dağdakilerin ufolarla temasa geçmesini sağlamış, onları uzaya göndermişti.
Hala 51.Bölgede araştırmalara eşlik ediyorlar.
Demirel muhalefet liderlerinin her birinin kendini halka sempatik gösteren betimlemeler kullanmasını sertçe eleştirerek, “Türkeş Türk çocuğu, Ecevit halk çocuğu, Erbakan Müslüman çocuğu, biz o... çocuğu muyuz?" diye çemkireli çeyrek asır oldu.
Günümüze atfen Demirel'e sorulur, cevabımız aynıdır: "Türkiye'nin durumunu tek kelimeyle özetler misiniz?" “İyi" Herkes şaşırır, mevcut durum hiçte öyle değildir aslında. Demirel devam eder. "Ama iki kelimeyle özetlememi isterseniz, İyi değil" der.
“Galibiyetin sahibi çoktur, mağlubiyetin sahibi yoktur. Yenilgi yetimdir.” demişti Cumhurbaşkanlığı Kupasında, koronanın azizliğinden bu yıl bitiremediğimiz Süper Lige atıfla.
“Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz.” diye bir cümlesi vardı.
Mesele etmediklerimiz, hala mesele olarak önümüzde duruyor. Bugün de mesele edilmeyen meselelerimiz var, yarın da önümüze birikerek çıkacaklar...
Binaenaleyh; Süleyman Demirel’in vefatının 5.yıldönümü bugün. Allah rahmetiyle muamele etsin.
Veysi Dündar