“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olunuz. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olunuz; bu takvanın ta kendisidir. Allah'a isyandan sakınınız. Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır.” (Kur’an-ı Kerim 5/8)
Kur'an biz Müslümanları net bir şekilde uyarıyor. Bu uyarı bir taraftan adaleti ayakta tutan şahidler olarak ifade edilirken, diğer yandan: “.... Elçi size şahid olsun, siz de insanlara şahit olasınız....” (22/78) ayeti kerimesi ile de konumuzu adeta tamamlıyor. Özellikle bir kavme, kişiye olan kin ve husumetimiz de olsa ona karşı adil davranmamızı emrediyor Yüce Allah.
Kasım Süleymani katil Amerika tarafından dokuz önemli şahsiyetle birlikte öldürüldü. Bu duruma üzülenler, ağlayanlar, rahmet dileyenler olduğu gibi; sevinenler, lanet okuyanlar da oldu. En genelde İslam'ın biz Müslümanlara öğrettiği ölenlere karşı sorumluluklarımız, geleneklerimiz adeta unutuldu. İtidal denilen hassasiyetimiz kayboldu, yok oldu. Oysa daha titiz bir şekilde olayı algılayabilir anlatabilirdik ya da en azından Süleymani muhalifleri: ‘Allah, imanı ve amelince hükmetsin.’ diyebilirdi. Ama öyle demediler. İşte katil Amerikanın kendi coğrafyamızda katlettiği Kasım Süleymani ve arkadaşları için bakınız kim ne dedi:
Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Türkkan:
“Mazlumların başı sağolsun. Kasım Süleymani ve El-Mühendis emperyalizme, siyonizme ve onların maşası IŞİD, NUSRA gibi terör örgütlerine karşı kahramanca savaştılar.”
Prof.Dr. Hüseyin Hatemi:
“Şehide bayramını mübarek kıl, Kahhar isminle azgınları cezalandır, bizi zilletten kurtar amin!”
Gazeteci İsmail Saymaz:
“Bazı İslamcıların gözünü mezhepçilik nefreti o kadar bürümüş ki Kasım Süleymani’yi öldüren Amerikan bombasından parça bulsalar kutsal diye yüzlerine sürecekler.”
Mehmet Perinçek:
“Bu tehdide karşı bölge ülkelerinin çıkarı ortaktır. Saddam asıldığında İranlı yetkililer sevinmişti. Şimdi de Süleymani öldürülünce bayram edenler var. Mezhepçilik ABD kadar başa beladır.”
Cübbeli Ahmet:
“..Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi’nin üst düzey yedi büyük komutanının gebertilmesi bütün müslümanları sürura sevk etmiştir. Allah-u Teala kabirlerini ateşle doldursun. Amin!”
Yeni Şafak Yazarı İsmail Kılıçarslan:
“Süleymani’nin ellerinde on binlerce masumun kanı olduğunu söyleyerek; yeri cehennem olsun’ dedi”
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya:
“Onun kim olduğunu Humus'ta, Guta'da, Halep’te katledilenler, İdlip’te çadırlara sürülenler, Haşdi Şabi-ABD ortaklığı ile yakılan Felluce, Ramadi, Musul halkı iyi bilir! Nasıl ABD füzesi Ebu Bekir Bağdadi’yi şehit yapmazsa, Süleymani’yi de kahraman yapmaz! “
Şamil Tayyar:
“Kasım Süleymani'nin ölümü sadece İran değil terör örgütü PKK ve YPG içinde bir kayıptır. Su testisi su yolunda kırıldı.”
Söylenenleri çoğaltmamız mümkün. Ancak genel tablo maalesef bu ! Süleymani karşıtlarının söylediklerinin önemli bir kısmı doğru da olabilir.
Bu doğruları da Kasım Süleymani’nin içerisinden çıktığı toplum, onların genel kabulleri, keza asırların birikimini temsil eden İran Devlet refleksleri ile ele aldığımızda toplumunun değerlerini ve devletin buyruklarına uyan bir profil ortaya çıkmıyor mu?
Geçmişi hatırlayalım Hz. Hüseyin (r.a) karşı tertiplenen askeri gücün başındaki şahıs Saad b.Ebu Vakkas'ın oğlu Ömer b.Saad değil miydi ?
Keza Yezid ve askerleri İslami eğitimden geçmemişler miydi?
Küfe Valisi Ubeydullah b. Ziyad Şia mıydı, Sünni miydi?
Hz Hüseyin ve yaranlarının mübarek başlarını mızrakların ucuna takıp teşhir edenler gayr-ı müslim mi idiler?
O büyük şehidin kendisini katletmeye gelenler karşısında: “Ey insanlar! Soyumu söyleyin ben kimim? Ben Peygamber’in kızının oğlu değil miyim?” diye başlayan hitabı karşısına kılıçlarını sevgili Resul'un (a.s) mübarek torununa karşı sallayanlar küfür diyarından mı gelmişlerdi?
Hz. Peygamber’in torunu Hz. Zeyneb Validemiz’e karşı Hz. Hüseyin'in katlini anlatan Yezid: “ Onu biz öldürmedik, Allah öldürdü.” derken Allah'a iftira etmiyor muydu ? İslam tarihinin en büyük katillerine katil diyemeyenlerin, aksine saygı ifadesiyle ‘Hazret’ diyenlerin, neredeyse çağımızın en büyük katil sürüsüne sahip ABD'ye ve katline ses çıkartmamaları üzücü ve ibretlik değil mi?
Yezid’e ‘sen katilsin’ demeyenler hangi mezhepten acaba?
Mesele Kasım Süleymani’yi temize çıkartmak ya da rahmet dilemek meselesi değil.
Mesele ister öldürülen Şia olsun ister Sunni olsun, sonuçta katil ABD bizim topraklarımızda, bizim coğrafyamızda bizim iç meselemiz olan bir kişiyi ve arkadaşlarını katletmesi meselesidir.
Bu duruma sessiz kalmak katile arka çıkmak olmaz mı?
Müslümanlar maalesef yüzyıl öncesinin abdal Halil ağası kadar bile olamıyor. Maraş Kurtuluş savaşı öncesi, İngilizler tarafından işgal edilmişti.
İşgalci İngilizler işgal görevini Fransızlara devrediyor. Fransızlar Kılikya tarafından Maraş’a doğru gelirken Maraş Ermenilerinin lideri Hırlakyan yine Maraş abdallarının başı olan Halil Ağa’ya haber yollar: ‘davulcu, zurnacı takımını topla Fransızları karşılayacağız.’ diye. Abdal Halil Ağa buna aldırış etmez ve reddeder. Sonrasında Hırlakyan bizzat Abdal Halil Ağa’yla görüşür, çeşitli vaatlerde bulunur. Halil Ağa yine reddeder. Bunun üzerine Hırlakyan sorar: ‘Ey abdal! Derdin ne senin?’ der. Halil Ağa: ‘Efendi bu din bahsi’ der.
Evet bu mesele din bahsidir. Ve bu meseleye suhuletle, itidalle ve örfümüze uygun şekilde yaklaşmalıyız. Bizler hissiyatımızla değil, aklımızla aidiyetimizle hareket etmek mecburiyetindeyiz.
HerTaraf Sitesi