Sudan'da ülkeyi yöneten generaller konseyindeki iki askerin anlaşmazlığa düşmesi sonucu başlayan çatışmalar dördüncü gününde.
Sudan Devlet Başkanı General Abdel Fattah al-Burhan komutasındaki ordu ve çatışmanın diğer tarafı Hızlı Destek Kuvvetleri'nin lideri General Mohamed Hamdan Dagalo, sivillerin tahliyesi için 24 saatlik ateşkeste anlaştıklarını duyurdu.
Sudan'da, ülkeye çalışmak üzere gitmiş, çoğunluğu başkent Hartum'da olan 2 bin fazla Türk yaşıyor.
Bu Türklerden ikisi, yaşadıklarını BBC Türkçe'ye anlattı.
Durum sanıldığından kötü
Hartum'da çalışan ancak isminin gizli kalmasını isteyen bir Türk işçi, cumartesi günü çalışmak için Hartum'daki işyerine gittiğini ve o günden bu yana ofiste başka bir Türk çalışanla birlikte mahsur kaldıklarını söyledi:
"Bugün iç savaşın dördüncü günü, çok şiddetli bir şekilde devam ediyor. Durum sanıldığından da kötü. Çok kötü şeyler yaşıyoruz buradaki bine yakın Türk aile olarak. Elektriğimiz yok, suyumuz yok. Yiyeceğimiz yok, sokaklara kesinlikle çıkamıyoruz, pencerelere yaklaşamıyoruz. Evlere havan topları, roketler, mermiler isabet ediyor. Rastgele sağa sola sıkıyorlar. Birbirlerini yok etmeye çalışırken bizler arada kaynıyoruz. Gerçekten çok kötü durumdayız, sesimizi duyan yok."
2001 yılından bu yana Sudan'da iş yapan İbrahim Açıkgöz de Hartum'un merkezindeki işyerinde mahsur kaldıklarını ve durumun çok belirsiz olduğunu şu sözlerle anlattı:
"Çok zor durumdayız, durumun nereye gittiğini de bilmiyoruz. Yarın mı öleceğiz, bugün mü öleceğiz, bir şey olmayacak mı, normale mi döneceğiz, hiçbir şey bilmiyoruz."
Konuştuğumuz iki kişi de mahsur kaldıkları yerlerde yiyecek ve içeceklerinin sınırlı olduğunu, mahallelerdeki bazı bakkalların iftar zamanı kısa süreli açıldığını, ihtiyaçlarını bu şekilde günlük olarak karşıladıklarını belirtti.
Açıkgöz, ülkedeki mevcut askeri yönetimin bu zamana kadar kendilerine çok yardımcı olduğunu ve iş yapmak üzere ülkeye gitmiş olan Türkiye vatandaşlarına çok olumlu yaklaşıldığını da ekledi.
"Temsilciliklere ulaşamadık"
Çatışmaların başlamasının ardından 16 Nisan'da Türkiye'nin Hartum Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada tahliyenin henüz mümkün olmadığı belirtilmişti.
Ancak ülkede mahsur kalan bazı Türkler, Hartum Büyükelçisi İsmail Çobanoğlu'nun sosyal medya paylaşımlarına cevaben, elçiliğe ulaşamamaktan şikayetçi oldu.
Hartum Uluslararası Havalimanı, çatışmalarda zarar görmüş ve pistte bekleyen uçakların hedef olmuş olması nedeniyle uçuşlara kapalı.
Dışişleri Bakanlığı'ndan bugün yapılan açıklamada ise "Uygun güvenlik ve lojistik koşullar oluştuğu takdirde, arzu eden vatandaşlarımızın Sudan’dan ayrılmalarını teminen, gerekli yönlendirme yapılacaktır" denildi.
Ancak ülkedeki Türkiye vatandaşlarına kapalı yerlerde kalmaları tavsiyesi yinelendi.
BBC Türkçe'ye konuşan iş insanı İbrahim Açıkgöz ise şu ana kadar elçilik ya da konsolosluğa ulaşamadıklarını ve kendilerini arayıp soran da olmadığını belirtti; "Bir sürü vatandaşımız konsolosluğu, dışişleri bakanlığını aradı, netice alamadı. Bizi koruyacak bir birime şu ana kadar ulaşabilmiş değiliz" dedi.
Açıkgöz, "Dileriz ki bir an önce uzlaşı olur. Kendi ülkemizden destek, ilgi, alaka beklerken göremiyoruz. Vatandaşlarını korumak, kollamak Türkiye Cumhuriyeti'nin temel görevidir. Bizi buradan tahliye etmese de olur, yanımızda olduğunu hissettirmesi, bize moral vermesi yeter" diye konuştu.
"Türkiye'de depremzedeyiz, burada iç savaşta mahsur kaldık"
Hataylı olduğunu belirten Açıkgöz, Sudan'da çalışan Türklerin büyük kısmının Hatay'dan olduğunu belirtti ve "Türkiye'de de depremde evimizi kaybettik, gidecek yerimiz kalmadı, ne yapacağımızı bilmiyoruz" dedi.
Twitter'da da benzer mesajlar paylaşıldı.
Bir Türk çocuğun hayatını kaybettiği iddiası
BBC Türkçe'ye konuşan Sudan'da yaşayan Türkler, Hartum'da bir Türk ailenin evine havan topu isabet ettiğini ve 5-6 yaşlarındaki çocuklarının hayatını kaybettiğini, babanın ise ağır yaralı olarak hastanede olduğunu belirtti.
Açıkgöz hastanedeki arkadaşlarını ziyaret edemediklerini, ulaşımın imkansız olduğunu söyledi.
Konuyla ilgili olarak Hartum Büyükelçiliği'ne ulaşmaya çalıştık ancak telefonlarımıza yanıt alamadık.
Dışişleri Bakanlığı'ndan da bu iddiaya dair bir açıklama gelmedi.