Kendisinden oradaki yaşam koşullarının zorluğundan ve Türkiye karşı neler hissettiklerini öğrenmiş olduk.
Haydi gelin, hep birlikte bu güzel gönül insanını ve hizmetlerini yakından tanıyalım.
- Merhaba; Tuğba Hanım öncelikle sizi tanımak isteriz . Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Merhaba Emrah Bey. Ben 34 yaşında, evli iki çocuk annesiyim.. Aslen Siirtliliyim, Fatih´de doğdum büyüdüm. Eşimin işi sebebiyle 18.09.2013 tarihinde Sudan´a yerleştik. Eşim Sudan´da 5 erkek kardeşiyle Steakhouse restoranı işletmekteler. Ben ise ev hanımıyım.
- Sudan´da yaşayan bir Türk vatandaşı olarak düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Sudan, Hartum başkentli olarak küçük bir bölge. İnsanları çok güler yüzlü ve tefekkür etmeyi bilen, azla yetinmenin ne demek olduğunu iyi bilen bir ülke. İlk geldiğimde kimse Sudan´da yaşayamayacağımı düşündü, zaman geçtikçe çok sevdim. Aslen Arap olmamıza rağmen hiç Arapça bilmiyordum. Burada evde çalışan yardımcılarımdan öğrenmeye başladım. Eşim bazen Türkiye´de yaşayalım dediğinde, çok istiyorum ama Türkiye?yi de çok seviyorum, burası da benim için çok farklı bir ülke. Sebebini hala çözemedim.
-Sudan Yetim Vakfı´ndaki göreviniz nedir ve neler yapıyorsunuz?
Sudan Yetim Vakfı´na bağlı olmamın sebebi, benden bir resmiyet istendiği için. Ben toparladığım yardımlardan, gerek Ramazanlar olsun gerek Kurban bayramları olsun onlara destek veriyorum.
- En büyük hayaliniz ve gerçekleştirmek istediğiniz projeleriniz nelerdir?
En büyük hayalim ve gerçekten çok istediğim bir hayalim, burada bir yetimhane kurmak ve çocukları çok iyi bir şekilde yetiştirip, onları farklı ülkelerde iyi bir eğitmen olarak görmek istiyorum.
Rabbim inşallah bana en kısa zamanda bunu nasip eder, bunu da isteme sebebimi size söyleyeyim. Buradaki çocuklar gerçekten canı gönülden sıcak bir yuvaya, sevgiye ihtiyaç duyuyorlar. Teşekkür etmeyi çok iyi biliyorlar, Allah onlara o kadar güzel bir merhamet duygusu vermiş ki, siyah tenli olmalarına rağmen o kadar güzel gülüşleri var. Siz onlara sıcak yaklaştığınız zaman onlar da size karşılığını çok güzel veriyorlar.
En üzüldüğüm nokta zamanında İngilizler tarafından çok fazla sömürülmüşler ve beyazlardan ister istemez korkuyorlar. ?´Acaba bize zarar verirler mi?´´ diye ama biz Türkler olarak bunları burada aştığımıza inanıyorum.
- Burada yaşadığınız müddetçe sizi çok etkileyen bir olay oldu mu?
5 yıldır ilk defa Türkiye´ye gelmek bana mutluluk vermedi. Bir yanda yetimlerin açlık korkusu bır yanda onların bana dua etmemeleri beni çok derinden yaraladı... Bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum; bundan iki ay önce babam ve annemin Sudan´a gelmesiyle başladı aslında..... Babam Sudan´a geldiğinde Sevakin Adasını görmeden gitmek istediğini söyleyince bir anda sabah yola çıkmaya karar verdik. İki gündür evimize su gelmiyor abdest sularımızı içme suyundan kullanıyorduk, bir ara su gelmiş annem 2 litre suyu doldurup ısrarla ?´yanımıza alalım kızım.´´ dedikçe ?´Hayır anne, gerek yok biz yoldan alırız. ?´diye ne kadar didişsek de annem suyu aldı ve yola çıktık. Beş altı saat yol gittikten sonra yolların çok kötü olduğu dağlık bir alana geldi. Üç tane çocuktan biri yolda ?´Suyunuz var mı´´ diye işaret yaptı, anlayamadık ne olduğunu yaklaşık yirmi metre gittikten sonra duralım diye yanımızdaki arkadaşa seslendim. Çocuk koşarak arabaya geldi ?´suuu suuu´´ diye bize yalvararak su istedi. Akşamdan kavga ettiğimiz suyun yeri aslında belliymiş....
Suyu verdiğimizde alışı ve sarılış hali galiba hayatım boyunca gözümün önünden gitmeyecek, bir su isteyen çocuğa baktım bir de kendime baktım ?´Acaba ben mi insanım yoksa bu susuzluktan bitap düşmüş bir bardak su uğruna arabalara otostop çekip su derdine düşen mi insandı?´´
Arkadan arkadaşları koşarak geldi, ?´bir tane ekmek var mı´´ diye sordu yanımızda ne varsa çıkarttık, en son bana zekat paralarını veren "sen yerine ulaştırırsın" diyen ablalarım vardı, hepsini çıkartıp verdim....
Bu mevzu iki ay önce yaşandı aslında anlatmak bile istemiyorum utanç verici bir durum.
- Sizce Sudan´dan Türkiye nasıl okunuyor?
Emrah Bey, Türkleri çok seviyorlar. Türklere karşı ayrı bilgileri var özellikle Cumhurbaşkanımızı canı gönülden seviyorlar. Köylerdeki insanlar bilet alıyorlar, köylere gittiğimde bana ellerini açarak cumhurbaşkanımıza dua ettiklerinde çok gurur duyuyorum, çok mutlu oluyorum.
Hatta çok ilginç bir şey daha söyleyeyim size. Türkiye´den Sudan´a her gelişte ayrı bir heyecan, Sudan´dan Türkiye´ye İstanbul´a geldiğimizde hep ağlıyorum, çünkü Allah bize o kadar güzel nimetler, o kadar güzel bir ülkede yaşamayı nasip etmiş ki bunun kıymetini bilmeyi anlamak için ?´acaba ille de yurtdışına çıkmak mı gerekiyor´´ diyorum. Eskiden söylerlerdi ?´çok okuyan mı bilir çok gezen mi bilir?´´ ben okuyanın bildiğine inanırdım ama yurtdışına çıktıktan sonra, Sudan´a geldikten sonra ?´çok gezenin´´ daha çok bildiğine inanmaya başladım.
- Yapmış olduğunuz faaliyetlerinden almış olduğunuz mutluluğu bize anlatabilir misiniz?
Şimdi ben size bunu nasıl anlatayım bilmiyorum çok farklı bir duygu. Bazen yolda giderken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsun, biz çocuklara ulaşmanın heyecanına ve onlara eğer arabanın içerisinde bir şey götüreceksen -giyecek tarzı şeyler- kapıda beni beklediğini hissediyorum ve eşyaları indirmeye gelecekleri zaman yüzleri o kadar muhteşem bir şekilde gülüyor ki bütün her şey sizin için geride kalıyor. Evdeki yaşadığınız sıkıntı, çocuklarınızla olan sıkıntınız, eşinizle olan sıkıntınız aslında bütün sıkıntınız geride kalıyor. Bazen yetimhaneden eve gelmem gereken zamanı bile unutuyorum çünkü onlar o kadar masum o kadar güzel çocuklar ki? Aslında bu konuyla alakalı yazacak o kadar çok şey var ki....
- Son olarak Sudan´dan Türkiye mesajınız nedir?
Türkiye için şunu söylüyorum. Eskiden dizilerde filmlerde söylerlerdi ya ?´Türkiye´nin taşı toprağı altın´´ hakikaten Türkiye´nin taşı toprağı altın. Yaşadığımız ülkenin en başından en sonuna kadar her şeyiyle gurur duymalıyız.