26. 09. 2018 Çarşamba
DÖNEMİN başbakanı Bülent Ecevit´in eşi Rahşan Ecevit´in 2000 yılı kasım ayında ortaya attığı bir öneriyle Türk kamuoyu kendisini birden af tartışmasının içinde buldu.
26. 09. 2018 Çarşamba
DÖNEMİN başbakanı Bülent Ecevit´in eşi Rahşan Ecevit´in 2000 yılı kasım ayında ortaya attığı bir öneriyle Türk kamuoyu kendisini birden af tartışmasının içinde buldu.
Rahşan Ecevit, önerisinde ?af? sözcüğünü geçirmiyor, ?kader kurbanları? olarak adlandırdığı, ?yoksulluğun ve adaletsizliğin suça ittiği mahkûmlar? için belli ceza indirimleri getirilmesini talep ediyordu.
Sonunda Rahşan Hanım´ın dediği oldu ve DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümetinin hazırladığı ?23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı şartla salıverilmeye, dava ve cezaların ertelenmesine dair 4616 sayılı kanun´ 21 Aralık 2000 tarihinde TBMM´den geçti.
Yasayla belli suç türleri için hapis cezalarında 10 yıllık bir indirim getiriliyordu. Yasada çok sayıda suç kategorisi -örneğin cinayet ya da terör gibi- tek tek sıralanarak, bu ceza indirimlerinin dışında tutulmuştu.
Görünüşte her şey Rahşan Hanım´ın istediği ölçüler içinde kurgulanmıştı, ancak ne olduysa sonradan oldu. Anayasa Mahkemesi (AYM), aldığı bir dizi kararla Anayasa´nın ?eşitlik´ ilkesinden yola çıkarak, yasada öngörülmeyen birçok suç kategorisini de bu düzenlemelere dahil etti. Sonuç, yasanın kapsamının kademe kademe genişlemesi oldu. İlk başta yasadan 23 bin kişi yararlanırken, daha sonraki uygulamada sayı 45 bine kadar çıktı.
Bu arada, özellikle cinayet suçlularının da serbest bırakılması toplumda ciddi bir rahatsızlığa yol açtı. Üstelik, bu yasa çerçevesinde cezaevlerinden tahliye edilen mahkûmların, tutukluların bazılarının yeniden suça karışması, ?Rahşan Affı? olarak adlandırılan düzenlemeden duyulan rahatsızlığın dalgalar halinde artarak yayılmasına neden oldu.
*
Türkiye, tam 18 yıl sonra bugün kendisini yeniden aynı tartışmanın içinde bulmuştur. Bu kez inisiyatifi üstlenen AK Parti iktidarını dışarıdan destekleyen, ?cumhur ittifakı´nın paydaşı MHP´dir. Önceki gün açıklanan MHP imzalı yasa teklifi, 2000 yılındaki yasayla benzer bir mantığa oturuyor. Ancak infaz indirimleri için eski yasada 10 yıl öngörülmüşken, bu teklifte 5 yıllık bir indirim öneriliyor.
Ayrıca, söz konusu yasa teklifi toplam 52 suç kategorisini tek tek sayarak yapılması tasarlanan indirimlerin dışında tutuyor. Kasten adam öldürme, darbe, Terörle Mücadele Yasası kapsamındaki suçlar, Atatürk aleyhine işlenen suçlar bunlardan bazılarıdır. Keza, cinsel suçlar ve çocuklara karşı işlenen suçlar da bu teklifin kapsamı dışındadır.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, önceki gün tekliflerini açıklarken, kabul edilirse, bu düzenlemeden yararlanacak tutuklu hükümlü sayısını 162 bin 989 olarak duyurmuştur. Yıldız´ın verdiği bilgiye göre, Türkiye´deki cezaevlerinde geçen pazar günü itibarıyla 194 bin 404 hükümlü, 59 bin 131 tutuklu olmak üzere 253 bin 535 kişi bulunmaktaydı.
*
Yasa teklifine kamuoyunun azımsanmayacak bir kesimde ihtiyatla yaklaşılmasının arkasında Türkiye´nin 2000 sonrasında ?Rahşan Affı?nda yaşadığı acı tecrübe yatıyor. AYM´nin nasıl bir tutum alacağı bu bağlamda en önemli soruyu oluşturuyor.
O dönemde bu yasa çalışmasını bizzat yürüten DSP´li Adalet Bakanı Prof. Hikmet Sami Türk, dünkü sohbetinde şöyle konuştu:
?O dönemde de itirazlar yoluyla bu konu Anayasa Mahkemesi´nin önüne geldiğinde, mahkeme ?eşitlik ilkesi´ne dayanarak aldığı kararlarla bu yasanın bazı hükümlerini iptal etmiş, bu da yapılan düzenlemelerin kapsamının genişlemesine yol açmıştı. Bu teklif yasalaştığı takdirde AYM´nin önüne geldiğinde, yeniden bazı hükümlerinin iptal edilerek kapsamın genişlemesi güçlü bir olasılıktır.?
Prof. Türk´ün dikkat çektiği bir diğer konu, yasanın TBMM´den üye tam sayısının beşte üç eşiğiyle (360) geçmesi gerektiği hususudur:
?AYM, yerleşik içtihatları çerçevesinde önüne gelen bir yasada kullanılan terimlere değil, işin niteliğine bakarak karar verir. Yasada af değil ceza indirimi denilmiş olsa bile, düzenleme sonuç itibarıyla af niteliğindedir. Bu durumda, yasanın kabul edilebilmesi için Anayasa´nın 87. maddesi çerçevesinde TBMM üye tam sayısının beşte üçü, yani 360 milletvekilinin kabul oyu gerekir. Bunun altında bir sayıyla kabul edilirse, AYM bu kez düzenlemeyi şekil yönünden iptal edebilir.?
AK Parti 290 ve MHP 50 milletvekiliyle TBMM´de ancak 340 toplamına ulaşıyorlar ki, bu durumda yasanın geçmesi için diğer partilerin desteğinin aranması ihtiyacı doğacaktır. Görüleceği gibi, meselenin bir de bu kritik yönü var.