Haber Duruş: Çıra Yayınları standında şair Şakir Kurtulmuş ile fuara dair düşüncelerini aldık.
Şakir Hocam fuarın Beyazıt Meydan´ından Sultanahmet Meydanı´na taşınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şakir Kurtulmuş: Şimdi 37´si düzenlenen bu fuarın ilk başlangıcı, biliyorsunuz önce Sultanahmet´te başlamıştı. Sultanahmet´te başlayan bu fuar uzun bir süre burada devam etti, daha sonra Beyazıt Meydanı´na taşındı. Beyazıt Meydanı´nda kurulan fuara gerek yayıncılar gerekse okuyucuların çok sıcak bakmadığını gördük. Bu nedenle çok verimli olduğu söylenemez. Birkaç yıldır yayıncılarımızın gayretleri ile fuarın Sultanahmet´e alınması yönünde yapılan çalışmalar bu sene nihayet neticelendi ve Sultanahmet´in avlusunda olmasa bile muhit olarak Sultanahmet´te Ayasofya Cami´nin önünde şu anda bulunduğumuz mekânda açıldı.
Tabi eski günleriyle bugünleri kıyaslarsanız bazı zorluklarla karşı karşıya kaldığımız görülecektir. Sultanahmet Cami avlusu iyi bir seçimdi. Cami, cemaat, namaz, ramazan, teravih, Kur´an, kitap burada manevi bir atmosferde bütünleşiyordu. Aileler topluca buraya geldiklerinde hem iftar açıyorlar, hem teravih namazını kılıyorlar hem de fuarı gezip kitap alıyorlardı. O yıllarda bir defa her şeyden önce kitaba çok ilgi vardı. Kitapla ilgili okurlar çok sayıdaydı. İftardan hemen sonra ve teravihten sonra geç vakte kadar ziyaretçilerin kitaplara olan ilgisi devam ediyordu. Giderek bu tür etkinlikler popülerleşti ve daha çok yiyecek, içecek stantlarıyla dolu panayırlara dönüştü. Fuarların giderek magazinselleşmesi sonucu okuyucuyu da fuardan uzaklaştırdık, cemaati de camiden uzaklaştırdık.
Haber Duruş: Okuyucu kitlesini eskiye nazaran nasıl değerlendiriyorsunuz? Yayınevleri bazında özellikle?
Şakir kurtulmuş: Hemen dikkat çeken bir şey daha söyleyeyim size. Sultanahmet´te fuar ilk açıldığında caminin avlusunda teravih namazına gelen cemaat caminin içini doldurduğu gibi caminin avlusunu da dolduruyordu. Şu an gidin bakın Sultanahmet Camisi´ne teravihte kaç kişi var? Bu o gerçeği açığa çıkarması bakımından önemli.
Sorunuzun ikinci kısmı, yayınevleri bakımından değerlendirirsek; yayınevleri ihtiyaçları oranında yer alamıyorlar burada. Bunun öncelikle çözülmesi lazım. Bütün yayınevleri fuarda çalıştıkları stant konusunda şikayetçiler. Ben kendi yayınevimiz adına söyleyeyim, Çıra Yayınları´nın 700´e yakın kitabı var ve en küçük stantta bu kitapları sergilemek durumuyla karşı karşıyayız. Bu da tabi bir sürü güçlükle bizi yüz yüze bırakıyor. Kitapların çoğunu sergileyemiyoruz maalesef.
Haber Duruş: Stant, yer sıkıntısı reklam sorununu da doğuruyor tabi?
Şakir Kurtulmuş: Yayınevlerinin yayınladıkları kitaplara ve önemine göre yer tahsisi yapılması konusunda bundan sonraki yıllarda buna özen gösterilmesi fuar düzenleyicilerinden en büyük talebimiz. Alanın genişletilmesi de sorunu çözmeye katkı sağlayacaktır mutlaka.
Reklamlar konusuna gelince gerekli duyuruların yapılmadığını görüyoruz. Fuar açılmadan önce fuarla ilgili tanıtım konusunda gerekli çaba sarf edilmemiş, bunu gözlemleyebiliyoruz. Bir de tabi açıldıktan sonra gerekli özen gösterilmiyor. Mesela gazetelerde hiç bu konuyla ilgili haber çıkmıyor. Televizyonlarda çıkmıyor. Çok nadir bir iki gazetede çıktı. Yine yayınevleri ve yazarların kendi çabaları da söz konusu. Yazarlar ve yayıncılar sosyal medyada kendi sayfaları üzerinden reklamlar ile duyurmaya çalışıyorlar.
Mesela bu fuar Diyanet Vakfı ile İstanbul Büyük Şehir Belediyesi´nin ortaklaşa düzenlediği bir fuar. Ama hala Diyanet TV´nin burada olmaması çok büyük bir ayıp. Diyanet TV´nin mutlaka burada olması ve her gün burayla ilgili yayınlar yapması gerekirdi. Bu konunun acilen çözülmesinde fayda var. Belediyenin iştiraki noktasında da daha fazla katkılarını görme arzusundayız. Tanıtım konusunda belediyenin imkanları oldukça geniş, bu imkândan daha çok yararlanılmalıydı. Ramazan dolayısıyla iftar saatinde çalışan yayıncılara yemek, kumanya verilmeliydi. Ayrıca İstanbul´da olan yazarları bir araya getirecek bir iftar programı düzenlenebilirdi. Yayıncıların ve yazarların iştirak edeceği geniş kapsamlı bir iftar programı yapılabilirdi. Bunlar ve daha başka öneriler yapılabilecek türde kolay çalışmalar. Umulur ki bu vesile ile gelecek yıllarda nasıl daha iyi bir fuar organizasyonu yapılabilir sorusunu herkese sorarak, katkıları sağlanmış olur.
Bu eksikliklerin, aksaklıkların önümüzdeki yıllarda giderilerek, sorunların halledilmiş olarak yeni sezona yeni fuara hazırlanılmış olması ve bu çabaların sürdürüleceği konusunda inancımız tam. Fuarda görevli olan organizatör arkadaşların bu konudaki gayretlerini takdir ediyoruz, onların çabaları ile birtakım şeyler yapılabiliyor. İşte bu çabaların önümüzdeki yıl artarak devam etmesi halinde daha iyi noktaya gelineceği konusunda umudumuzu taşıdığımızı söyleyebiliriz.
Çağrı Yayınları sahibi Mehmet Akif Kurt fuarla ilgili düşüncelerini paylaşarak bir sonraki fuar için önerilerde bulundu!
Haber Duruş: Hocam kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Fuarın reklam çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Fuardan önce ve fuar devam ederken...
Mehmet Akif Kurt: Ben Mehmet Akif Kurt, Çağrı yayınları sahibiyim...
Fuardan önce pek reklam çalışması yoktu. Ama fuar başladıktan sonra reklam çalışmaları başladı. Sanal alemde olsun, gazetelerde, dergilerde? Özellikle televizyoncuların gelmesi lazım ama hiçbir TV kanalı gelmedi buraya. Diyanet TV´nin kendi yeri olmasına rağmen kendisi yok. Standı var ama kendisi yok.
Haber Duruş: Okuyucu kitlesi olarak fuara ilgi nasıl?
Mehmet Akif Kurt: Okuyucu kitlesi olarak Beyazıt Meydanı´nı bildikleri için burayı biraz geç öğrendiler. Bu reklam çalışmaları tam teşekküllü olmadığı için sanal alemden birbirimize attığımız bilgilendirmeler oldu. Bilmemekten dolayı, yani seneye biraz daha iyi olabilir. Öğrenci kitlesi yoğun olarak ilgi gösteriyor.
Haber Duruş: Peki fuarda olmasını istediğiniz değişimler neler, seneye fuar için beklentileriniz, önerileriniz neler?
Mehmet Akif Kurt: Fuarda klima şart önce onu söyleyeyim. Ortam sıcak okuyucu içeriye girdiği zaman uzun süre kalamıyor. Fuarın kurulması geç oldu, açılış geç oldu, aksaklıklar oldu, bu yıl ilk olduğu için normal karşılıyoruz.
Söyleşi: Betül Bozan