19 09. 2018 Çarşamba
Boks maçı öncesinde, antrenörü boksöre sürekli olarak maçı kazanacağını söylüyor ve gaz veriyormuş. Maç başlamış ve bizim boksör başlamış dayak yemeye. İlk raund bittiğinde, antrenör moral vermeye devam etmiş:
- Aferin evladım, çok iyi gidiyorsun. Adamı iyi dövdün, devam et...
İkinci raund başlamış, değişen bir şey yok. Bizim boksör dayak yemeye devam ediyor, bir gözü de yediği yumruktan iyice morarmış. Raund bittiğinde antrenörü:
- Çok iyi dövüştün, bravo. Adamı öyle dövdün ki neredeyse devirecektin. Devam et iyi gidiyorsun...
Üçüncü raund başlamış. Bu kez rakip boksör daha sert yumruklar atmaya başlamış. Bizim boksörün kaşı açılmış, dudağı patlamış, burnundan kanlar gelmeye başlamış. Ringin ortasına serildi serilecek. Neyse ki, gong imdadına yetişmiş ve üçüncü raund da bitmiş. Perişan bir şekilde, kesik kesik nefes alırken, antrenörü başlamış konuşmaya:
- Aferin evlat, bu raund da çok iyiydin. Hatta önceki raundlardan daha iyiydin. Adamı perişan ettin, az kalsın ringin ortasına seriyordun. Çok iyi dövdün, perişan ettin adamı, bravo...
- Hocam, adamı çok iyi dövdüm, perişan ettim değil mi?
- Evet, evet, adamı perişan ettin, çok iyi dövdün...
- Hocam, madem ben adamı çok iyi dövüp, perişan ediyorum... Peki ama biri de beni dövüyor, beni döven kim?
***
Maçın ilk raundu, "Dün akşam Putin ile bir görüşmem oldu ve bu görüşmede Halep´i konuştuk. Saat 22.00 itibarıyla orada hava bombardımanlarını durdurduklarını ifade ettiler. El Nusra´nın orayı terk etmesi noktasında kendilerinin ricaları oldu. Arkadaşlarımıza bu konuda gerekli talimatı verdik, onlar da bu çalışmayı yapmak suretiyle, El Nusra´yı Halep´ten çıkarma ve Halep halkının bu noktadaki huzurunu sağlama için bir çalışmanın içerisinde olalım diye aramızda böyle bir mutabakatı görüştük." diyerek başladı. Ne kadar "İslami terörist" grup varsa İdlib´e depolandı.
İkinci raund da; canlı Tahran zirvesi rezaleti. R.Erdoğan, İdlib´de ateşkes ilanı istedi. Rusya-İran geçit vermedi. Putin, Erdoğan´ın yüzüne bakarak "teröristler burada değil. Onlar ateşkese uymaz" dedi.
Üçüncü raund; Soçi zirvesi. Türkiye ile Rusya arasında mutabakat zaptı imzalandı. Ana başlıkları ile; Hükümet güçleri ile muhalif güçler arasında 15-20 kilometrelik silahsız bölge oluşturulacak. Muhalifler "ılımlı" ve "radikal" diye ayıklanacak. 15 Ekim´e kadar "radikaller" bölgeden çıkarılacak, "ılımlılar" kalacak. Bölge, ağır silahlardan arındırılacak. Pek net değil ama anlaşılıyor ki bu temizlik işi de Türkiye´ye havale edildi. Nasıl bir mutabakat ise belirsizliklerle ve soru işaretleri ile dolu. "Büyük başarı" sayılacak, Türkiye lehine ne var?. Aradım, bulamadım!.
Suriye satrancının hamlelerinde, Rusya, Türkiye´nin üzerine terör örgütlerinin hamisi fotoğrafını yapıştırmayı başardı. İlk akla gelen soru şu; diyelim ki muhalifleri "ılımlı", "radikal" diye ayırmayı başarabildiniz. Bu katilleri nereye yerleştireceksiniz ve nereden geçireceksiniz? ÖSO kontrolündeki bölgelere mi, Fırat Kalkanı bölgesine mi tahliye edilecekler?.. Yoksa kıyafet değiştirip Türkiye´ye veya bizim üstümüzden başka ülkelere mi ihraç edilecekler?..
Başta Ahrar´ı Şam ve Nureddin Zengi olmak üzere HTŞ dışında kalan gruplar "ılımlı muhalefet" olarak mı kabul edilecek?.. Bu "ılımlılar"ın rejim güçlerine entegre edilme olasılığı var mı?..
HTŞ´nin silahları bırakmaya ikna edilmesi ve Fırat Kalkanı bölgesine sevk edilmeleri yönünde gizli bir mutabakat var mı?.. Varsa, bu bölgeye nasıl entegre edilecekler?.. Bu bölgede nasıl rehabilite edilecekler?..
Mutabakat zaptında "Suriye saldırmayacak" diye bir garanti var mı?.. Bir süre sonra İdlib´e saldırırlarsa siz Türkiye olarak ne diyeceksiniz? Rejim saldırdığında kim "dur" diyecek? Burada bir muğlaklık söz konusu değil mi?..
Soçi zirvesi öncesinde Tahran´dan "İdlib´de operasyona katılmayacağız" açıklaması geldi?.. İran´ın bölgede paramiliter grupları var. Bir saldırı olur da Tahran, "kontrol edemediğimiz gruplar var" derse ne cevap vereceksiniz?..
Türkiye, muhalifleri nasıl dizginleyecek?.. Ağır silahları ellerinden alındıktan sonra rejim ve Rusya´nın veya saldırı yapmayacağını belirten İran´ın ek unsurlarının akıllı oturacağını kim garanti ediyor?..
"Radikaller" bu kadar salak mı?.. Bu tehlikeyi gören kaç terörist grup silah bırakacaktır?..
ABD, "radikalleri" kışkırtıp, üstümüze sürerse ne yapacağız?.. Rusya ile sıcak savaşa mı gireceğiz?..
Tüm bu soru işaretleri ile birlikte, Türkiye´nin karmakarışık bir ortamda ateş cehenneminin içine düşme olasılığı nedir?..
Adamların bölgede askeri üsleri varken, Türkiye gözlem noktaları ile ne yapabilir?..
Bir de şu yeni devriye görevimiz. Tampon bölge kurulduktan sonra Rusya ve Türkiye güçleri devriye gezecekmiş. Aklıma, Münbic geldi!.. Yahu, hiç kimse de çıkıp sorgulamıyor... "Acaba bizi ABD tuzağa itti de, Münbic´de PKK/YPG´ye kimse saldırmasın diye bize devriye gezdiriyorlar mı" diye..
Söylemesi ayıptır ama;
İdlib ile ilgili son gelişmelere baktığımızda Tahran zirvesinden Rusya kârlı çıktı. Soçi zirvesinde de kazanan yine Rusya oldu. Rusya, tampon bölge ile kendi güvenliğini garantiye aldı. Muhalifleri en az 15-20 kilometre uzağında tutarken silahsızlandırma işini de Türkiye´nin üzerine yıktı. 15 Ekim´e kadar Türkiye iç kamuoyu oyalansın diye mini bir jest yaptı!.. Gidişat Halep sonrası gibi olabilir!..
Soçi´de Türkiye ne kazandı?..
Eğer buna dış politikada bir kazanç olarak bakabilirseniz, Erdoğan, ABD ve sonrasında yapacağı Almanya seyahatlerini kurtardı!..
Dayak yiyen boksör gibi, günübirlik kısmi çözümlerle nereye kadar gidebilirsiniz?.. Göreceğiz!..