?Efekan: Nerelisin amcacım?
Amca: Malatyalıyım çağam sen nerelisin?
Efekan: ??
Sosyal medya da ?etkileşim kasan? durmadan ?stalklama? yapan, annesinin yeşil ameliyat önlüğü ile hasta yatağında çekilmiş fotoğrafını, binlerce kişinin beğeni ve yorumuna ?dua alma? isteği ile sunan, derste sıranın üzerine çıkıp sigara tüttürürken öğretmeni kale almayan ve bu halini videoya alıp bunu milyonların önüne atan, ?koçişkosu? ile yürürken falan marka ayakkabılarının ?selfie?sini (ayakkabı selfiesi) çekip beğeni toplayan, Türkçeyi düzgün konuşamadığı için Laz, Kürt ya da Egeli ninesinin konuşmasını sözde komiklikten prim yapmak için sosyal hesabında paylaşan insanlık, anksiyete, depresyon, obsesif kompulsif bozukluk ve bipolar bozukluk gibi biline gelmiş psikiyatrik rahatsızlıkları geride bıraktı.
Literatüre internet diye bir bağımlılık çeşidi girdi. İnsanların ruh sağlığı o kadar bozuldu ki, kocasıyla aynı evde yüz yüze bile bakmayan kadınlar, sosyal medyaya ?mutluyuz? imajı çizmek için ne yapacağını şaşırdı. Çocuğuyla hakaret ve aşağılamadan başka bir iletişimi olmayan babalar, çocuğunun doğum günü paylaşımının altına ?iyi ki doğdun iyi ki varsın, seni çok seviyorum.? Gibi yorumlar yazarak, ebeveynlik görevlerinin bu olduğunu sanıp vicdanlarını rahatlatmaya başladı.
Doğup büyüdüğümüz yörede yıllarca ayıp diye öğrendiğimiz mahrem şeyler, sosyal medya yöresine girişimiz ile aniden normal görülmeye başlandı. Eskiler yolda eşiyle elele gezmeye utanırken bugün bir kadın sosyal medya da fotoğrafını paylaşınca, ?koçişko?su altına ?çok güzelsin canım? gibi yorumlar yazar hale geldi.
Yine eskiler ?nazar adamı mezara, deveyi kazana götürür? derken, bunun bir rivayet olduğunu belki bilmiyordu ama hayatlarını kimsenin gözüne de sokmuyordu. Şimdi çocuğunun veya torunun en sevimli, en tatlı halini paylaşırken acaba nazar olur mu? Diye aklıselim ile düşünen kaç kişi kaldı?
Çocuğu olan bir aile, çocuğu olmayanlara üzülür ve mutluluklarını, onların yanında içlerinde yaşamayı bilirdi. Kimse ?evde kalmışlara nispet olsun? ?ohh! Giydim gelinliği kaptım kocayı? gibi tavırlarda bulunmuyordu.
Başkasının çantasını karıştırmak, hatta içinde ne vardır acaba? Diye düşünmek bile utanmamız için yeterken ve pek çok çocuk, bir yabancının çantasını karıştırmak istediği için annesinden dayak yerken, insanlar bugün Youtube´a ?çantamda ne var?? videoları yüklemeye başladı.
Ev bir insanın en mahrem alanlarından biri iken, yine Youtube´a ?ev turu? videoları yükleyip binlerce insanın nazarına sundular. İnsanlar mahremini açarak ve paylaşarak takipçi elde etmeye hatta ?youtuberlık? diye bir meslek ortaya çıkararak yükledikleri her video karşılığında para kazanmaya başladılar. İnsanların bir bölümü mahremini açtı bir bölümü de o mahreme baktı. Youtube da ki bu videoların tıklanma oranları dudak uçuklatacak cinsten.
İnsanlık sahip olduğum çocuğa, eşe, aşka, ayakkabıya, çantaya, eve, toruna ya da başka birçok şeye belki de başkaları sahip değildir diye düşünmeyi bıraktı. Göz önünde olanın söz içinde olacağını, sözlerin ise -buna yorum diyoruz-, duygu durumunu etkilediğini umursamaz bir hale geldi.
Bir diğer sorun ise, aynı aile, aynı ırk, aynı yöre ve aynı sosyal çevreden olan X, Y ve Z kuşağı arasında bir dil problemi olması. Çocuk, ?evladım, popüler kültürün etkisi ile sosyal mecrada fazlasıyla vakit kaybediyorsun, buna bir dur deyip çözüm metotları bulmalıyız ve sen, sanal gettonu terk edip gerçek hayata dönmelisin.? diyen babayı, baba, ?olaysın babişko, hep nasihat kasıyorsun, benim ortam şok, gel bak fena olursun sende? diyen çocuğu, ?dünya fani ölüm ani? diyen dede de hiçbirini anlamamaktadır. Sosyal medya artık ?yes? ve ?no? dışında ?feno, popi, instamom, bro, sista ve troll? gibi yabancı sözcükler öğretmeye başladı. Tüm bunların içerisinde dil öğrenmedeki gayretimiz de durmaksızın devam ediyor (!)
Neden sosyal medya uygulamalarının ücretsiz olduğunu hiç düşündünüz mü?
Eğer bir ürün bedava olarak sunulmuş ise, aslında satılan ürün insanlığımız olabilir.
?Efekan: Sosyal medyalıyım.?