Sorunlar ağırlaşıyor

Taha Akyol; yazdı;

Sorunlar ağırlaşıyor

Doların seyri, önümüzdeki zorlukları işaret ediyor. Esen hafif bir rüzgar bile dövizi etkiliyor.

Geçen gün Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu “dövizdeki artışın faiz indirimiyle ilgisi olmadığını” söyledi. İktisadi rasyonalizme uymayan bu siyasi söylem piyasalardaki güveni biraz daha aşağıya çekti, döviz yukarı hareketlendi.

Aynı gün akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan konuştu. Kuzey Suriye’de Özel Harekât görevlisi Cihat Şahin ve Fatih Doğan’ın roketli saldırı ile PKK-YPG tarafından şehit edilmesine değinin Erdoğan “saldırı ve tacizler bardağı taşırdı… Ya oralarda etkin olan güçlerle ya da kendimiz bertaraf etmekte kararlıyız” diye belirtti.

Bu sözler üzerine dolar 9 liraya çıktı.

Bu da ekonomimizin dış olaylar karşısında ne kadar hassas olduğunu gösteriyor.

SURİYE’DE RUSYA?

Suriye’de, “etkin güçler” yani Rusya PYD karşısında Türkiye’nin yanında yer alır mı?

Rusya PKK’yı terör örgütü saymıyor. YPG heyetini Moskova’da Rus Dışişleri Bakanı Lavrov ağırlıyor! (1 Eylül)

Putin ve Dışişleri Bakanı Lavrov, Türkiye’yi sürekli Idlib’deki ‘İslamcı’ teröristlere karşı hareketsiz kalmakla suçluyorlar. Rusya bu bahaneyle İdlib’de sürekli askeri harekât yaparak Türkiye’yi bir milyon tahmin edilen yeni bir sığınmacı tehlikesine maruz bırakıyor.

27 Şubat 2020’de Türk konvoyunu bombalayarak 27 askerimizi şehit eden, Rus uçaklarıydı.

Bu gelişmeler karşısında Türkiye Idlib’deki 12 kontrol noktasının 5’ini geri çekmek zorunda kaldı.

Putin ve Lavrov sürekli “Suriye’den yabancı güçler çekilsin” derken Türkiye’yi de kastediyorlar.

Aynı Lavrov yanına Suriye Dışişleri Bakanı Mikdat’ı alarak, “yabancı güçler çekilmeli” diye basın açıklaması yapıyor. (24 Eylül)

Mikdat iki gün önce “Türkiye’nin çekilme vakit geldi” diye konuştu. (11 Ekim)

Erdoğan’ın 29 Eylül’de Soçi’de Putin’le yaptığı ikili görüşmeden niye bir ortak bildiri bile çıkmadı, açık değil mi?

ARAP DÜNYASI?

Arap Birliği de sürekli olarak Türkiye’yi suçluyor, Irak ve Suriye’deki Türk güvenlik güçlerinin çekilmesini istiyor.

Arap Baharı heyecanıyla iktidarın İhvan’a verdiği ölçüsüz destek, bütün Arap rejimlerini aleyhimize çevirdi.

Şimdi düzeltmek istiyoruz ama Mısır Başbakanı Medbuli “askıda bekleyen meselelerin çözümü şart” diyor. (11 Eylül)

Cumhuriyet tarihinde hiçbir dönemde Müslüman ülkelerle aramız bu kadar açılmamış, Doğu Akdeniz’de Türkiye hiç bu kadar yalnız kalmamıştı.

Doğu Akdeniz’de Araplar Yunanistan’la beraber… Atina Fransa ve ABD ile askeri ilişkilerini geliştiriyor. İlk defa bu sene “İnebahtı” kutlaması yaptı!

SURİYE’DE AMERİKA?

Suriye’deki gelişmeler Batı’dan bakınca da Türkiye’nin lehine gözükmüyor. Amerika PKK-YPG’yi destekliyor. Üstelik Pentagon Sözcüsü Jessica McNulty, “yerel ortaklarımızla çalışmayı sürdüreceğiz” dedi, bunun devam edeceğini belirtti. (9 Ekim)

Dahası, Biden, Temsilciler Meclisi’ne gönderdiği mektupta, İŞİD’in yok edilemeyişini anlatırken “TSK’nın Suriye’deki harekâtı IŞİD’i yenilgiye uğratma çabamıza zarar veriyor… Amerika’nın ulusal güvenliğine tehdit oluşturuyor” diye yazdı!

Türkiye’nin demokrasi imajının bozulması da Batı’daki eski dostlarını da kaybettirdi. Nerede Avrupa’da, Amerika’da Türkiye ile dostluğu savunanlar?

Kabil Havaalanı’nı savunmaya talip olmamız, 21 Haziran’daki Erdoğan-Biden görüşmesinin iyi geçmesini sağlamıştı. Şimdi Amerika’dan 11 milyar dolarlık uçak almak istiyoruz, bakalım ilişkileri yumuşatmaya yetecek mi?

DÜĞMELERİ DÜZGÜN İLİKLEMEK

AK Parti iktidarı Türkiye’nin geleneksel çizgisinde ilk on yılda hem ekonomide hem dış politikada başarılıydı. Bugün öğündüğü her şey o döneme aittir. Fakat sonrasında meydan okumalar, savrulmalar başladı…

Diplomat Naci Koru bugünkü sorunları “Dış politikanın savrulmasının sonuçları” olarak tavsif ediyor.

Bugün artık Batı’ya “ey…” diye seslenmiyor… Araplara “topunuz bir Türkiye etmezsiniz” demiyor… Değişen bu dil bile sorunların ne kadar ağırlaştığını ve böyle devam edemeyeceğini gösterir.

Naci Koru “çok yakında, dış, savunma ve güvenlik politikalarında manevra yapabileceğimiz bir alan kalmayabilir” diye uyarıyor. (nacikoru.com)

Yüz elli yıllık diplomasi geleneğimize, evrensel hukuka ve piyasa ekonomisi kurallarına göre düğmeyi yeni baştan doğru iliklemeye yönelmek gerektiği açık.