Soru: Aşağıdaki satırlar kime aittir?

Mustafa Öztürk yazdı;

Soru: Aşağıdaki satırlar kime aittir?

Sene 1933… “İslamlık çıktığı gün putperestler softaydı. Asırlardır ilim ve cemiyetin terakkisi karşında da İslamlık [Müslümanlık] softadır.” 

Sene 1934… Kubilay’ı anma toplantısındaki konuşmadan bir pasaj: “Eğer inkılabı zayıf tutarsan, eğer inkılabın yüreğini, hassasiyetini ve sinirlerini temsil etmezsen, bıçağın ters tarafı ile yirmi dakikada kesilen Kubilay’ın kafasında sana tevcih edilen akıbeti seyredebilirsin. Türkiye nüfus kütüklerindeki softa ve mürtecilerin yeşil kanını kurutacaksın. Bu kadar.” 

Sene 1938… Atatürk’ün ölümü üzerine: “Milli kahramanın ölümü önünde duyduğumuz matem hissini tek bir emniyet duygusu ile teselliye muktediriz. Teknesinde Atatürk’ü yoğuran Türk milleti daima Atatürk gibi kahramanlara ihtiyaç duyacaktır.” 

Sene 1943… “Bir gün Atatürk dirilecektir!!! Evet, laf ve hayal yahut fikir ve remiz âleminde değil, doğrudan doğruya madde ve hakikat dünyasında Atatürk hayata dönecektir!!!” 

Sene 1948… “Üç devir. Kânûnî’ye kadar vecd, aşk, hamle ve taarruz devri… Tanzimat’a kadar hamlık, kabalık, donukluk ve ricat devri… Tanzimat’tan sonra taklit, şahsiyetsizlik, tersinden yobazlık ve teslim oluş devri.” 

Sene 1951… Başbakan Adnan Menderes’e: “Partinize, siyasi muhitinize, kabinenize ve hatıra gelen, gelmeyen her şeyinize rağmen en saf ve halis tarafından azat kabul etmez köleliğimizi kabul buyurunuz!” 

Sene 1956… Başbakan Adnan Menderes’e: “Müsteşar Bey’den 2500 lira ve ‘Mecmuanı çıkar da görelim ve sonra yardım edelim’ cevabı aldım. İlk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım? Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş, her defa mükemmel eseri vermiş ve bu kadar tecrübe ve çileden geçmiş bir adamım.” 

Sene 1956… Başbakan Adnan Menderes’e: Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara’nın bu ücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. 

Sene 1958… Başbakan Adnan Menderes’e… “Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse... Ayda 6 bin lire tahsis olunursa... Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatını saf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi (…) bir mecmua kuracağıma emin olunabilir.” 

Sene 1975… Gençliğe hitabe: “Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik... Halka değil hakka inanan, meclisinin duvarında ‘hâkimiyet hakkındır’ düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta ve halis hürriyeti hakka kölelikte bulan bir gençlik…” 

Sene 1976-1977… Necmettin Erbakan’a: “Söyletmen vurun!..’ gibi bir yobazlığa düşmenin hak olabileceği bir vaziyet var mıdır, olabilir mi? Vardır ve olabilir! Bedahet halinde bir vicdan sesi olarak ‘vurun, susturun!’ nidası yalnız bâtılı susturmakta hak kazanır. Söyletmen vurun! Bu adamın ne söyleyeceği ne söyleyebileceği evvelden malumdur. Lisanı, üslubu, lügatçesi, diyalektiği, kıyas unsurları, hokkabazlığı, hicapsızlığı, vicdansızlığı, gerçekleri tersine çeviriş ve çevresine yutturuşuyla çepçevre bir malum... Söyletilmeden, söz söylemeden manevi boynunun vurulması gereken tek adam odur. Nasıl öteceği evvelden bilinen kargaya söz hakkı verilmez.” 

Sene 1978: Son dönem Müslüman ilim ve fikir adamlarına:  

Cemâleddîn Afgânî ve Muhammed Abduh’a: İki palyaço, iki çöplük fikirci, iki sapık… Afgânî’yi Maçka mezarlığına gömdüler… Bir müddet sonra da kemikleri bir çuvala doldurulup Afgan topraklarını kirletmeye götürüldü. Böylece (…) sözde diyanet yolunda denaet dehası, İbn Teymiyye mektebinin 19. asır yenileyicisi, kendisini takip edecek 20. asır reformcu maymunlarına “Buyrun!” diyerek ve dünyamızı hayli bulandırarak, layık olduğu mukabeleyi bu dünyada görmeksizin, bastı gitti. 

Mevdûdî’ye: Merdûdî, sapık fikirlerin sapık ihtilalcisi, İslam’da imha hareketinin temsilcisi… 

Muhammed Hamîdullah’a: Baîdullah, cüce akıl mütefekkiri…  

Seyyid Kutub’a: “Seyyid Kutup bir İbn Teymiyye meddahıdır ve kellesini kaptırdığı sosyalizme yularının zoruyla Hazret-i Osman’a adaletsizlik isnat eden ve dil uzatan bir bedbahttır… 

***

Cevap: “İbretlik” bir fikrî ve siyasi sireti belgeleyen bütün bu satırlar “dindar ve “kindar” nesil projesinin ideolojik atasına aittir.  

Sütunda yerim kalmadı, yorum sizindir.