01. 10. 2018 Pazartesi
ABD´nin yaptırımları İran´ın finans sektöründe ABD Doları ile yapılan işlemleri, altın ve değerli metallerin ticaretini, otomotiv sektörü ve ticari uçakların satın alımını kapsamakta ve ayrıca sanayiye ilişkin yazılım alımına da engeller getirmektedir. Buna ek olarak Trump yönetimi yaptırım sürecinde para ve altın ticareti için 90 gün, ham petrol ve petrol ürünleri ticareti için ise 180 günlük geçiş sürecini dile getirmiştir. Bu ise yaptırımların tam anlamıyla 4 Kasım 2018´de yürürlüğe gireceği anlamına gelmektedir.
ABD´nin Kasım ayında başlatması planlanan ikinci yaptırım dalgasında İran´ın petrol ticareti ve merkez bankasını hedef alacak olması ise başta bölge ülkeleri olmak üzere İran ile söz konusu alanlarda ticari ilişkileri olan birçok ülkeyi oldukça olumsuz şekilde etkileyecektir. Doğalgaz ticareti ise yaptırımlara dahil edilmeyecektir. Washington, İran´la ticaret yapan ülkelerden de ticaretlerini kesmeleri talebinde bulunması ham petrol ihtiyacının yarısından fazlasını İran´dan karşılayan Türkiye ve benzeri ülkeleri ABD ile ciddi bir yol ayrımına getirmektedir. İsrail ve Suudi Arabistan ise Trump´ın kararına destek vermektedir.
AB´den önlem
Transatlantik ilişkilerde en önemli ortaklar İngiltere, Fransa ve Almanya ABD´nin kararının ardından İran ile olan anlaşmaya bağlı kalacaklarını duyurdu. Benzer şekilde Türkiye de İran´a karşı getirilecek yaptırımlara uymak zorunda olmadığını açıkladı. Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temcilsici Federica Mogherini de İran´la olan nükleer anlaşmayı korumaya gayret ettiklerini, anlaşma ile İran´ın ve İran halkının fayda görmeye devam etmesinin sadece bölge için değil, tüm dünya için güvenliği artırıcı bir yöntem olduğunu açıkladı. Avrupa Komisyonu da, Avrupalı şirketlerin yaptırımlardan olumsuz etkilenmemesi için ?Engelleyici Mevzuat? mekanizması ile Avrupalı şirketlerin korunmalarını hedeflediklerini dile getirdi. Mevzuata göre Avrupalı şirketler, Avrupa Komisyonu´ndan onay almadıkları sürece ABD´nin yaptırımlarına uymayacaklar.
Mekanizma ayrıca yaptırımlarla ilgili olarak ABD mahkemelerinin Avrupalı şirketlere karşı alacağı kararların Avrupa´da geçerli olmasına engel olacak ve neden olduğuna bakmaksızın Avrupalı şirketlerin yaptırımlardan doğacak olası zararlarının giderilmesine imkân tanıyacak. Bu tedbirlere ek olarak, Avrupa Birliği ve İran arasında ithalat ve ihracat ödemelerinin yapılabilmesi için yeni bir finansal mekanizma da hayata geçiriliyor. Ödeme mekanizması İran ile devam eden nükleer anlaşmayı korumayı da amaçlamaktadır.
Ticari gerçeklikler
ABD´nin yeniden yürürlüğe sokacağı yaptırımlar içinde en önemli unsurlar İran´ın para, altın, ham petrol ve petrol ürünleri ticareti. Bu kalemler, Türkiye´yi de doğrudan ilgilendiriyor. Örneğin Türkiye´nin toplam petrol ithalatının içinde İran´ın payı yüzde 45 civarında. Türkiye ile İran arasındaki ticaret hacmi 12 milyar dolaylarında. AB ülkelerinin İran´la ticaret hacimleri yaklaşık olarak 25 milyar Avro. Almanya Federal İstatistik Ofisi´nin verilerine göre, Almanya ile İran arasında 2017 yılında dış ticaret hacmi 3,5 milyar Avro civarında.
İran ile Fransa arasındaki ticaret hacmi ise 2017´de 3,8 milyar Avro dolaylarındaydı. Söz konusu rakamlar hem Türkiye hem de AB ve üyesi ülkeler için ABD yaptırımlarının kolay kolay hazmedilemeyeceğini ortaya koyuyor. Elbette söz konusu yaptırımlar İran ile ticari ortaklarının üzerinde baskı kuracak ancak Ruhani´nin de ifade ettiği gibi faydalı yanları da bulunacaktır. AB için bu sürecin belki de en faydalı yanı, Birliğin ortak bir dış politika ortaya koyma ve uygulamadaki etkisizliğinden kurtularak dış politikada bir uyumun yakalanmasına fırsat verebilecek olmasıdır. Yaptırımların Türkiye-AB ilişkilerine de katkı sağlayabileceğini düşünebiliriz. Uzun bir zamandır gerek kurumsal olarak AB ile gerekse de ikili ilişkiler kapsamında AB ülkeleriyle ekonomik ve siyasi sorunlarla boğuşan Türkiye için bu durum hem AB hem de AB üyesi ülkelerle ilişkilerin tekrar çıkarlar temelinde canlanmasına katkı sağlayabilecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın son Almanya ziyaretini de bu kapsamda değerlendirmek yerinde olacaktır. Ancak belirtmek gerekir ki, Türkiye-AB ilişkilerinde yakalanacak bu iyimser hava sadece ekonomik çıkar temelli olacaktır. Bunun nedeni ise Türkiye´deki kuvvetler ayrılığına, temel hak ve hürriyetlerin yasalarca ve yasa koruyucularca tarafsız şekilde korunabildiğine ve düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğüne saygıya yönelik AB´deki ciddi şüphelerdir.
Sonuçta İran´a yönelik ABD yaptırımları ekonomik düzeyde Türkiye ve AB´nin birlikte hareket etmesini zorlayacaktır. Türkiye İran krizden AB ile daha yakın temas kurma şansına erişerek taraflar arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişimini sağlayabilir. Çünkü ekonomik ve ticari ilişkiler anlamında hem Türkiye hem de AB tehdit altındadır. Bu tehdit tarafları birbirine yakınlaştıracaktır. Ancak siyasi seviyede benzer yakınlaşmanın olabilmesi büyük oranda Türkiye´nin atacağı adımlara bağlı olacaktır.