Tahran´da Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani´nin İdlib başta olmak üzere Suriye´deki durumu ele alacağı zirveye ateşkes tartışması damga vurdu. İdlibe saldırının durdurulması için dünyanın gözünün çevrildiği zirvede, Cumhurbaşkanı Erdoğan bildiriye ateşkes çağrısının eklenmesini istedi. Putin ve Ruhani itiraz etti. İşte tarihi zirvede yaşananlar:
"Suriye´de terörizmle mücadele için bu buluşma ne geçmişte ne gelecekte kendi kararımızı kabul ettirmek üzerine olmamıştır. Suriye halkı dostumuzdur. Bölgedeki bazı ülkelerin terörizmle ilgili endişelerini anlıyoruz, ama bu endişeler için en iyi yönetmin Suriye hükümetiyle organize olmadan doğrudan müdahelenin krize neden olacağını biliyoruz.
Rejim örgütlerinin savaş yönteminin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Kalıcı barış için terörizmle mücadele etmek gerekir. ABD ve siyonist rejiminin terörizm destekleyicileri, hengame yaratarak suçu değiştiremezler. Kanunsuzca Suriye´de bulunan ve tecavüze gerçekleştiren ABD hükümetinden olumlu ve yapıcı bir adım beklenemez. Suriye´de kalıcı barışla ulaşması için ciddi sorunlar yaratmaktadır.
Yüz binlerce Suriyeli´nin komşu ülkelerde bulunması olumsuz hava yaratır, derhal topraklarına dönmeleri için yardım edilmelidir. Suriye´nin geleceği için her türlü rol Suriye´ye aittir.
İdlib´te teröristlere karşı mücadele sivillere zarar vermemelidir ve yakıp, yıkıcı olmamalıdır. Yabancı askeri güçlerin topraklardan çıkması Suriye´nin geleceği açısından önemlidir. Libya´da dış güçlerin müdahalesi, geçmiş tecrübeler Suriye´nin geleceği açısından da önemlidir. Dünya özellikle bizim bölge dış müdahale, bazı hükümetlerin maceraperetliği yüzünden çok fazla insani kayba neden olmuştur. Yemen krizi ve dünyadaki benzer krizleri çizecektir. Bölgede ve dünyadaki kriz yaşayan ülkelerin geleceği ve barış sürecini belirleyemez.
Eski, acı ve tatlı deneyimleri göz önünde bulundurarak, önümüzde çok kısa olmayan bir yolumuz var. Suriye krizinde iş birliğimiz bölgedeki diğer krizlerin çözülmesi için rol oynayabilir.
Suriye´de barışın gelmesi için, her müzakerede Suriye´de toprak bütünlüğüne saygı duyulmalıdır. Terörizm son bulana kadar özellikle İdlib´De terörle mücadele bulunmalıdır. Suriye´de güvensizliğin son bulması için ABD´nin varlığı son bulmalıdır. Suriye krizinin çözülmesi için Suriye´de barış için üç ülkenin iş birliğine saygı duyulmalıdır."
Ruhani´nin ardından konuşan Rusya lideri Vladimir Putin de Suriye´de normalleşme sürecinde önemli bir yol alındığını belirten Putin bu ülkede terörist tehdidin ise başta İdlib´de olmak üzere devam ettiğini söyledi. Rus lider, İdlib´deki terörist grupların bir kimyasal saldırı tezgahlayarak provokasyon yapmaya hazırlandığını da kaydetti.
Rusya lideri ayrıca, Rus hava güçlerinin müdahalesinin yardımıyla Suriye´nin önemli bir bölümünün terörist gruplardan geri alınması ve Rusya, Türkiye ve İran´ın Astana süreci kapsamındaki çabaları sayesinde Suriyelilerin kendi kaderlerini bağımsız bir biçimde belirlemesi için gereken tüm koşulların sağlandığını vurguladı.
Putin, "Suriyelilerin kendi ülkelerinin geleceğinin nasıl olacağını bağımsız bir biçimde belirlemeye başlaması için gereken tüm koşullar oluşturuldu" ifadelerini kullandı. Rus lider, Suriye´ye insani yardım çabalarının sistemli bir hale getirilip Suriyeli göçmenlerin kitlesel halde evlerine dönmesinin sağlanmasının yararlı olacağını da söyledi.
Putin sözlerini şöyle sürdürdü: "(Suriye´de) güvenlik güçleniyor, iş bulabilen sivillerin sayısı artıyor. Bununla ilişkili olarak Rusya´nın girişimi ile Suriyeli göçmenlerin ve ülke içinde yerinden edilenlerin evlerine dönebilmeleri içi uluslararası bir yardımlaşma yapılması planlanıyor. Bu girişim, İranlı ve Türk partnerlerimizden de destek görüyor."
Rusya lideri, İdlib´deki duruma ilişkin olarak ise, "İdlib´de çok sayıda sivil var. Bu nedenle buradaki teröristlerle mücadelede bunun da hesaba katılması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise konuşmasına Ruhani ve Putin´e teşekkür ederek başladı: "Zirveden çıkacak sonuçlar tüm dünya tarafından şu anda sabırsızlıkla bekleniyor. Alacağımız kararlarda bu beklentileri boşa çıkarmayacağıma inanıyorum. Asgari müşterekler suriye´nin siyasi birliğinin sağlanması, toprak bütünlüğünün korunması ve ithilafa barışçıl bir siyasi çözüm bulunmasıdır. Bu amaçla baştan beri sahada şiddetin durdurulmasını, insani durumun iyileştirilmesini ve siyasi sürecin önünün açılmasını hedefledik.
Aynı anlayışla Cerablus, El Bab ve Afrin gib iyerlerde sahaya inerek terörist unsurları bölgeden temizledik. Böylece Suriye topraklarını güvenli hale getirerek huzur ve istikrarı temin ederek, mültecilerin evlerine dönebileceği şartları hazırlamaya çalıştık.
Diğer taraftan yine Astana kapsamında hayata geçirdiğimiz en kritik adım gerginliği azaltma bölgelerinin tesisidir. Ancak zamanla bunlar farklı bahanelerle tek tek tasfiye edildi. Bugün sadece İdlib kaldı. Her ne gerekçeyle olursa olsun İdlib´e yapılan ve yapılacak bir saldırı felaketle, katliamla ve çok büyük bir insani durumla sonuçlanacaktır.
Çoğunluğu Suriyeli 4.5 milyon topraklarında halen barındırmakta olan Türkiye, mülteci ağırlama kapasitesini zaten doldurmuştur. Rus ve İranlı dostlarımızın İdlib´teki güvenlik endişelerini elbette anlıyoruz. Benzer kaygıları en az sizler kadar bizler de duyuyoruz. Ancak İdlib gibi her şeyin iç içe olduğu bir yerde teröristlere karşı mücadelede zaman ve farklı yöntemlere ihtiyaç var. İdlib´in kan gölüne dönmesini asla istemiyoruz. Dostlarımızdan da bu çabalarımızda bize destek olmanızı bekliyoruz. Meseleyi Astana ruhuna uygun şekilde çözmeyi hedeflemeliyiz. Zira Astana´nın itibar ve güvenliğinin sınanacağı son fırsattır. Türkiye´nin İdlib konusundaki hassasiyesinin ve kararlılığının doğru anlaşılmasını sizlerden özellikle rica ediyorum. Astana garantörlerinin Suriye´de yeni bir şiddet dalgası ve insani kriz yaşanmayacağına dair kamuoyuna mesaj vermesi gerekmektedir.
DEAŞ tehdidi ve tehlikesi kalmamasına rağmen Amerika´nın bölgede bir diğer terör örgütünü güçlendirmeye devam etmesinden fevkalade rahatsızız
Türkiye, özellikle Suriye´nin siyasi, coğrafi gerçek bütünlüğü sağlanana kadar bölgedeki varlığını korumakta kararlıdır. Tehdidin kaynağına ve boyutuna göre adım atmayı sürdüreceğiz."
Erdoğan, "Ülkemizin sağladığı örtülü güvencenin, kendi halkına yönelik katliamları hala hafızalarımızda olan Esed rejiminin insafına bırakılmasına rıza gösteremeyiz" diye konuştu. Bundan sonraki toplantının Rusya´da yapılacağını söyleyen Erdoğan, oradaki toplantıya çok daha olumlu gelişmelerle gitmeyi temenni ettiğin isöyledi.
Erdoğan´ın ardından bir kez daha söz alan Ruhani "ABD´yi Fırat´ın doğusundan çıkmaya zorlayalım, çünkü krizin devam etmesindeki en büyük etken ABD´dir" dedi.
Erdoğan da ateşkes konusunda adım atılmasında büyük bir fayda olduğunu belirtip İdlib halkının korktuğunu söyledi."İdlib´de göç ve iltica başladı" diyen Erdoğan, "Bizim sınırlara doğru geliyorlar, bir ateşkes sağlanmalı. Teröristlere karşı alınacak tedbirler birlikte alınmalı. İstihbarat güçlerimizin müşterek çalışması önem arz ediyor. Bu konuda süratle adım atılmalı, ateşkesin sağlanması çok çok önem arzediyor. (?) Burada bir ateşkes ilanı yapabilirsek zirvenin en önemli adımlarından biri bu olacak ve sivilleri ciddi manada huzurlu kılacak, rahatlatacak" ifadelerini kullandı.
Zirveye ilişkin bildirinin okunmasından önce ise Erdoğan ısrarla bildiride ateşkes ifadesinin olması gerektiğini vurguladı. Putin de bunun üzerine "Görüşme masasında teröristler ya da silahlı muhalifler olmadığına göre onlar adına bir karar veremeyiz" yanıtını verdi.
Erdoğan son olarak "Nusra, HTŞ ve diğerlerine silah bırakma çağrısı yapalım" dedi.
Zirve sonrası açıklama yapan Cumhurbaşkanı Ruhani, "İdlib´de sivillerin zarar görmemesi için tedbir almalıyız. Teröristleri silahlarını bırakmaları için teşvik etmeliyiz" dedi.
"Bu zirve yapılırken Amerika, Suriye hükümetini suçlamaya çalışıyor. Bugün bu zirvede Amerika ve siyonist rejimi gibi güçlerin müdahale etmemesini konuşmamda söyledim. Dış müdahale karmaşıklığı arttırır ve Suriye halkını daha fazla sıkıntıya sokar. İdlib konusu çok karmaşık bir konu. Bir yandan birçok terörist bölgede bulunmakta ve Suriye aleyhine teşebbüste bulunuyorlar. Terör eylemleriyle kanunsuz ve insanlığa aykırı işler yapıyorlar. Diğer yandan bunları yok etmemiz için tedbir almamız lazım ki siviller zarar görmesin."
"Bu toplantıda teröristleri silahlarını bırakmaya teşvik etmemiz gerektiği konusunu ele aldık. Anayasanın yazılması ve nihaileşmesini hızlandırmamız lazım. Bu süreç Suriye hükümeti ve muhalifler arasında yapılması barış için önemli olacaktır. Yedi yıldan sonra Suriye halkı çok zarar gördü. Suriye halkı nihai zaferine çok yaklaşmış durumda, teröristler işgal ettikleri bölgeden kovuldu yasal hükümet toprakları altında kontrolü sağlamaya başladı."
"Ülkeler arasındaki işbirliği barış sağlanana kadar sürmeli. Bir sonraki zirveyi Rusya´da gerçekleştireceğiz."
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye´de çözüm için Astana formatını kullanacaklarını söyledi. Putin, "Önceliğimiz Suriye´yi terörizmden tamamen temizlemektir. Tüm taraflara silahları bırakma çağrısı yaptık" dedi.
"Rusya, Türkiye ve İran´la terörizmle mücadele çabalarına devam edecekler. Suriye´de yaşamın normalleşmesi bakımından Astana formatı çok yapıcı oluyor. Rusya hava kuvvetlerinin desteğiyle Suriye´nin batısı ve güneyi teröristlerden temizlendi. Erdoğan´ın teklifiyle bütün taraflara silahları bırakma çağrısında bulunduk. Ama sivil halk bahanesiyle Suriye hükümetine zarar verilmesi kabul edilemez. Kimyasal silah senaryoları, Suriye hükümetine zarar verme amacını taşıyor. Bizim elimizde silahlı grupların bu tür senaryoları sahneye koyacağına dair bilgiler var."
"Suriye´nin yeniden inşa edilmesi için uluslararası bir program oluşturmamız lazım."
Zirve sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bize düşen Suriye´deki drama son vermektir. Yangını seyretmek yerine, söndürmenin yollarını arıyoruz. İdlib´e saldırılar siyasi süreci çökme noktasına getirir" dedi.
"Bu zirveler Suriye´de gelinen noktanın muhasebesini yapmak bakımından da önemli fırsatlar sunmaktadır. Biz başkaları gibi geriye yaslanıp yangını seyretmek yerine onu söndürmenin yollarını arıyoruz. Aramızdaki farklara değil, asgari müştereklere odaklandık. Türkiye olarak Suriye´de rejimin dizginlenmemesinin yol açacağı tehlikeleri dile getirdik."
"Suriyeli sivillerin can güvenliğini hiçe sayan yöntemler teröristlerin ekmeğine yağ sürmekten başka hiçbir fayda sağlamayacaktır. Özellikle büyük çileler çekmiş İdlib halkının yeni felaketlere maruz kalmasını asla arzu etmiyoruz. İdlib meselesi yeni acılara gerginliklere mahal vermeden Astana ruhuna sadık kalınarak çözülmelidir."
"Ankara Zirvesi´nde mutabık kaldığımız terörle mücadele kisvesi altında sahada oldu bittilere gidilmemesi gerektiğini vurguladım. Önümüzdeki günlerde 3 garantör ülkenin temsilcileri BM´nin Suriye Özel Temsilcisi ile Cenevre´de yeniden bir araya gelecekler. Zirvede Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşü konusunu da ele aldık. Mültecilerin gönüllü ve güvenli biçimde geri dönüşlerine ilke olarak olumlu yaklaşıyoruz."
"Bölgedeki sivil halkın korunması, terörist unsurların ayrıştırılması ve İdlib´in mevcut statüsünün muhafazası hayati önem taşıyor. Türkiye olarak İdlib´de 12 gözlem noktamız bulunuyor. Bu şekilde sahada sükunetin idamesi için önemli bir sorumluluk üstlendik."
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan özel uçak "CAN" ile Suriye konulu "Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi"ne katılmak üzere saat 09.10´da İran´a hareket etti.
İran haber ajansı Tasnim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´ın uçağının İran´ın başkenti Tahran´a ulaştığını duyurdu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani´yle ikili görüşmesi sonrası Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin´le görüşmeye başladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Tahran´da İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İran Cumhurbaşkanı Ruhani ikili görüşmesi sona erdi. Ruhani görüşmesi öncesi konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Tahran´da önemli bir görüşmeyi gerçekleştireceğiz" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif´in de bugün ikili bir görüşme gerçekleştirdiği belirtildi.
İkili görüşmenin ardından üçlü zirve başlayacak.
Üçlü zirve için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin´in de Tahran´a ulaştığı belirtildi.
Liderler zirvenin sonunda ortak basın toplantısı düzenleyecek. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün akşam Tahran´da İranlı mevkidaşı Cevad Zarif ile görüştü. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu görüşmeyi Twitter hesabı üzerinden duyurdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da İran´a gitti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan´ı Esenboğa Havalimanı´ndan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Ankara Valisi Ercan Topaca, Ankara Garnizon Komutanı Korgeneral Ali Sivri ve bazı ilgililer uğurladı.