Sömürüye elverişlilikten kurtulabilmek

Doç. Dr. Fehti Güngçr´ün konu ile ilgili analizi...

Sömürüye elverişlilikten kurtulabilmek

Daha önce şahsiyeti, hâtıratı, gözlemleri, değerlendirme ve tahlilleri konusunda örnek pasajlar yayımladığım merhum Fikri Tuna Hoca´nın bu yazıda İslam âleminin temel problemlerinin başında gelen ?sömürülmeye elverişli olma durumu?na ve bu zaaftan kurtulabilmenin yoluna ilişkin tespit ve önerilerinden birkaç paragrafı ?Maraş´tan Marakeş´e Fikri Tuna? isimli eserimizden iktibas ederek dikkatinize sunmak istiyorum.

Sömürünün mahiyetini ve sömürüye elverişlilik durumunu kavramak

?Malik Bin Nebi -Cezayir´de yaşadığım esnada sıkça görüşüp fikir teatisinde bulunduğum bu muhterem zât-, bir eserinde şöyle demektedir:

?Filistin´den bir Yahudi heyeti Mısır´da hükümran olan İngiltere´nin genel valisiyle görüşmek için Kahire´ye giderek vali ile görüşür. Bu görüşme esnasında heyetin başkanı Yahudi hahamı valiye hitaben şöyle der (s.321):

?Ekselansları, bizim bu mülakattaki hedefimiz ve isteğimiz sizce malumdur. Sizin arzunuz ve hedefiniz de bizce malumdur. İkimiz de ölüm döşeğinde olan şu ?hasta adam´ın ölümünü hızlandırmak ve ondan kurtulmak istemekteyiz. Zira o varken varmak istediğimiz hedeflere istediğimiz süratle yetişmek mümkün olmamaktadır. Bizim isteğimiz Filistin´de bir Yahudi devletinin kurulması, sizinki ise başta Hindistan olmak suretiyle bütün Âlem-i İslâm´ın hükümranlığını elde ederek tarafınızdan sömürülmesidir. Ancak, şu var ki; biz hedefimize sizsiz varabiliriz. Ama siz hedefinize bizsiz varamazsınız. Zira her ikimizin de hedefinin gerçekleşmesi için gereken para ve maddi güç bizdedir. Onun için biz hedefimize ne yapıp edip sahip olduğumuz bu güç dolayısıyla varabiliriz. Ama siz bizim yardımımız olmadan hedefinizi gerçekleştiremezsiniz.?

Meşhur İngiliz casusu Lawrence, Birinci Dünya Savaşı hakkında fikir beyan ederken şöyle demektedir: ?Bu savaşın neticesi, İslâm âleminin hilafet idaresi altında bir daha İngiltere´nin ve Batı´nın karşısına çıkmamasının mutlak şekilde temin edilmesidir.?

Bu iki görüşten anlaşılan netice şudur: Gerek beynelmilel Yahudi teşkilatı ve gerekse o zamanın Amerika´sı sayılan İngiltere´nin hedeflediği şey Osmanlı Devleti´nin ortadan kaldırılmasıdır. Zira bu iki gücün amacına ulaşmasını engellemekte olan yegâne güç, o (zayıfladığı) zaman dahi olsa Osmanlı Devleti´ydi. Onun için ne yapıp edip Osmanlı Devleti´nin tasfiyesini temin etmek gerekmekteydi. Bundan dolayı diyorum ki; Birinci Dünya Savaşı´nın sebebinin esas itibarıyla beynelmilel Yahudi teşkilatının arzu ettiği neticeyi elde etmek olduğuna inanmaktayım. Diğer tâli derecedeki sebepler pek önemli sayılmaz. İşte Lawrence´in dediği gibi Birinci Dünya Savaşı´nın neticesi bu güçlerin arzu ettiği şekilde tecelli etmiştir. Ve Osmanlı Devleti, altı asırlık İslâm âlemi hâkimiyetinden sonra bu beynelmilel güçler tarafından hezimete uğratılarak İslâm bayraktarlığına veda etmiştir (s.322).

Bugünkü manzaraya baktığımız zaman; o zamanki durumla bugünkü durum arasında pek fark bulunmamaktadır. O gün dünyaya hâkim olan güç İngiltere idi. Bugün ise Amerika´dır. O gün ve bilhassa Osmanlı Devleti yok edildikten sonra İslâm âlemi paramparça olmaktan kendini kurtaramamıştır. O büyük coğrafya, sömürgeci devletler tarafından teker teker yutuldu ve köleleştirildi. Kuzey Afrika´da Cezayir, Tunus, Libya, Fas gibi devletler Fransızlar tarafından sömürgeleştirildi. Hindistan 1856´da? Bilhassa Hint Müslümanlarının karşı koyma hareketi hezimetle neticelenince İngiltere bütün Hindistan´a el koydu. Ve o koca kıta İngiltere´nin sömürgesi durumuna geldi. Sadece Hindistan´a değil, Hindistan´daki hâkimiyetini sağlamlaştırmak için Hindistan´a açılan bütün yollara da hâkim oldu.