SOL´A DAİR YAZILAR -2
Marks Fenomeni, sosyalist Düşünce ve İslam´a dair bir iki kelâm...
Materyalizme ve Marks´ın formülasyonu icabı tarihsel materyalizme dayandırılan ve kendi içerisinde temellenme, ontolojik durum, ideolojik çerçeve, teorik ve pratik açıdan bazı farklılıklar arz etse de, sosyalizm modern dönemde ilerlemeci tarih ve toplum anlayışı açısından Batıcı bir ideoloji olarak karşımıza çıkar.
Marksizm´in, günümüzde dünyada yaygın bir kavram olma özelliğini koruduğu, İktisattan edebiyata kadar hayatımızın her alanında yer kaplayan bir doktrin olduğunu görmekteyiz?
Çoğu zaman komünizm ile aynı paralellikte olup Marksizm´in toplum projesinden komünizmin anlaşılması gerektiği söz konusudur. Dar anlamıyla komünizm, ?üretim araçlarının kamu mülküne dönüştürülmesinin? akabinde oluşabilecek bir toplum devrimine verilen adı da kapsar?
Buna bağlı olarak da zemininin temel kalkış noktası ilerlemecilik bağlamında o amaca Batıcı söylem, Batıcı bir hayat tarzı ve o yönde oluşan çabalara ek olarak Batının birçok açıdan rededilemez(!) olduğuna ek olarak, ?sınıfsız´ komünist bir topluma evrilme yolunda özellikle de maddi kaynaklar ve değerler açısından ilerlemeyi sağlayıcı bir rol verilen sömürgeci bir mantığa yaslandığı da kendiliğinden belirginlik kazanır.
Burada iki şey öne çıkmaktadır.
Birincisi; materyalist/maddeci temele dayalı sair Batılı ideolojiler gibi sosyalizmde, seküler silsile içerisinde, okuma biçimlerini, Allah´(cc)ı, onun iradesini, tarihe ve topluma müdahalesini hiçe sayıp, onu zihinsel planda bir itibarsızlaştırma yoluyla dinin insan için hiç de önemli olmadığını öne plana çıkarıp, aksine, güya tarih boyunca onun sadece gücü elinde bulunduran egemenlerin, toplumun geri kalanını elde tutmasına yarayan geri ve gerici bir unsur olarak değerlendirmesi, onu din konusunda genel anlamda dinle kendisine bir yol arayan günümüz insanının vicdanında mahkûm etmektedir. Ör. Sovyetler sonrası dindar Rus insanının kilise eksenli olarak, dini referans alarak, yeniden toparlanışı?
İkincisi ise; yine sözde ?ayıcıcı sınıf´ olgusuyla işçi/proleterya sınıfının öncülüğünde yeni ve aynı zamanda da toplumsal hâkimiyeti ?ilelebet´ elinde tutarak, bu formülasyona uymayan diğer toplumsal katmanların imhasını öngörerek, sonuçta devlet aygıtının da olmadığı, insanları bağlayan hiçbir kaide ve kuralın da olmadığı ilkel(!) ve sınıfsız bir toplum üretme düşüncesi de birinci maddede belirttiğimiz gerekçelerden ötürü ortadan kalkmış oluyordu!
Burada en başta Kur´an´ın vurguladığı, aynı zamanda da toplumsal yapının korunmasına yönelik olarak bir sorumsuzluk söz konusuydu. Burada içtimasi mesuliyet olgusu devreye girerek hiçbir kaide ve kuralın olmayışı tevhide tabi tutulur.(Kur´an; 4/85) Toplumsallıktan yola çıkarak doğru-yanlış, iyi-kötü ve bunları da kapsayacak oranda hak-batıl çerçevesinde ya Allah adına, onun önerdiği yola girilip dünya ve ahretin mutluluğu elde edilecek, ya da her gün batıla girip çıkarak insanlara allah´ı unutturan yollar, yöntemler, ideolojiler peşinde koşulup, sonuçta da ya batıldan, ya da haktan bir pay alarak hayatı tamamlamak neticesinde akibetle yüz yüze gelmek. Yukarıda zikrettiğimiz ayetle birlikte, aynı çerçeveye haiz birçok ayet bizlere aynı manzarayı apaçık bir biçimde sunar!
Marks´tan bu yana bir silsile içerisinde hemen tüm ideologlarının söylemlerinde yukarıda da vurguladığımız gibi, belirginlik kazanan ?ayrıştırıcı sınıf´ olgusu üzerinden ilerlemeci ve determinist/cebriyeci bir yol alış, insanlık tarihini karanlıklardan aydınlığa ulaştıracak(!) oranda ve birbirinin anti tezi hükmünde, sınıf bazlı toplumsal değişimin var olduğu görüşünü ilelebet sürdürür!
Ama bunun son raddede belki de o tür bir hayale inanmaya eğilimli insanlar açısından düşündüğümüzde temeli bilimselliğe dayandırılan, ama sonuçta içerik açısından sosyal, siyasal, tarihsel ve en önemlisi de Sünnetullah olgusuna ve Allah´ın kitabında bizlere bildirdiği kesinlikli/hakikate mebni bilgilere uymayan bir vasatta gereksiz yer işgal eder, var olacak olan sonuca baktığımızda?
Bu olumsuz maddeci düşünceye rağmen, Allah, insanı kendisine ibadet etsin diye yaratmış(Kur´an; 8/56); onu toplum kurucu öge olarak tanımlayıpve hayatı onun eliyle düzenleme rolü vermiş(siyaset, ticaret vs.) ve kendisini de onlar üzerine gözetleyici olarak belirtmiştir.(Kur´an; 4/1)