Tarih: 02.04.2019 07:37

SOL neden SAĞDA, SAĞ neden SOLDA

Facebook Twitter Linked-in

Seçimlere kendi gözlerimle baktığımda, dün oluşan tablo beni yine şaşırtmadı. İktidar partisinin, muhalefetin, ittifakların oy oranlarından daha çok beni yine tepkisiz ve donuk gözlerle haritaya bakmama iten sebep; ?Gelir düzeyi, sosyo ? ekonomik ve kültürel olarak? belli bir çizgiyi aşmış bölgelerin ?Sol? partileri tercih ederken bunun tam tersi yönde olan yerleşim bölgelerinin ?Muhafazakâr-Liberal? partilere eğilim göstermiş olmasıydı.

Oysa dünyanın hangi ülkesine bakarsanız bakın durum tam tersidir. Gelir düzeyi düşük, işçi sınıfı, sosyo kültürel olarak geriden gelen ve eğitim şartları eşit olmayan bölgelerde ?Sol? seçimleri başta götürürken, zengin, burjuvazinin buram buram koktuğu bölgelerde ?liberaller, kapitalistler ya da muhazakârlar? seçimleri kazanır.

Peki, Türkiye´de bu tablo neden yıllardan beri böyledir? Eşit şartlara sahip olmayan insanlar yaşadıkları yerlerde temeli ?eşitlik-özgürlük-emek? olan ?sol? düşüncenin tam karşısındadır? Ya da akşamları balkonlarında oturup, boğaz manzarasına karşı Küba kahvesini içen, yıllık geliri 7 ? 8 rakamlı meblağlara ulaşanlar neden ?Sol? eğilimlidir? Bu dediğime itiraz edecekler ?İstanbul´un ilçeler bazındaki seçim sonucu? haritasına bakabilirler.

Sebebi çok basit? CHP´nin ilk kurulduğu günlerdeki ülke gelişimi için olmazsa olmazı olan ?Modernizm ve Batıya yaklaşma? politikası, geri kalmış ve hala daha ?oryantalizm?etkisindeki ülkemizin büyük bir coğrafyasındaki geniş kitlelerin gizliden gizliye tepkisini doğurmuştur. Yıllarca ?Dini olarak Yaşam / Kültür / Sosyal ve Beşeri Seçim? kurallarına tabii olmuş bir toplumun karşısına dikilip, ?Laiklik?  duruşunu göstermeniz de bu tepkiyi artırmıştır. İlk çok partili seçimde de bu tepki sandığa yansımış ve yine ?Muhafazakâr / Liberal? görüşü benimseyenDemokrat Parti oyların çoğunu almıştır. 1980´den sonra ?Türk Liberalizm?ini üzerine alan, sorumluğunu üstlenen, siyasetini ? ideolojisini ona göre şekillendiren bir ?Muhafazakâr / Liberal? sağ parti çıkmamıştır. Birazcık Anavatan Partisi bunu üstlenmiş olsa bile, ne yazık ki, bir süre sonra o da ?Muhafazakâr? ideolojiye doğru kaymıştır.

?Türk Sağı? Muhafazakâr eğilimi daha çok benimsediğinden, temeli ?bireysel özgürlük? olan Liberalizm, Türk solunun bayrak partisi CHP´nin üzerine yapışmıştır. Ve bu ?Laik duruş, liberalizm ve modernizm? meyvesini de, dün, hatta uzun yıllardır gördüğümüz gibi, Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy, Adalar gibi gelir düzeyi oldukça iddialı yerlerin kendisinde kalmasına ama asıl görevi ?Eşitlik ? Özgürlük ? İşçi sınıfı ? emek ve gelir dağılımındaki adalet? olan Sol fikrini bu parametrelere ihtiyacı olan yerleşim yerlerine ulaştıramamasına bağlı olarak o bölgelerde kayba dönüştürmüştür.

Ama bugün öğlen saatlerinde YSK başkanını açıkladığı oyların dağılım rakamlarıyla sanırım bunu ?Sol? fikri benimsemiş parti aşmış bulunuyor. Çünkü siz, sadece Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy´le karşınızda çok ciddi ? iddialı ve sağlam bir aday bulunan ?Muhafazakâr / Liberal? parti adayına yakın hatta onu 27 bin oyla geçen bir rakam yakalıyorsanız, Türk Solunun lokomotifi olan CHP sanırım diğer ilçelere ve yerleşim bölgelerine de ulaşmış demektir. Bu kesin olmayan sonuçlar? Kesinleşse ve İmamoğlu değil de Yıldırım alsa bile, bu, CHP ve Türk Solu için ciddi bir başarıdır. Evet, Sultanbeyli hala ?Muhafazakâr-Liberalden? yana tercihini kullanabilir. Ama yükselen oy değerleri ?Sol? cenahın o bölgelerde de artık var olduğunu göstermektedir.

Evet, dün akşam izlediğimiz gibi, bu seçimi, yine ve geleneksel olarak hiç bir parti kaybetmemiştir. İktidar Partisi ya da ittifakı %52´yi yakalamanın mutluluğunda, ana muhalefet ise büyükşehirleri ve bazı sürpriz belediyeleri kazanmanın mutluluğunda? HDP ve İYİ Parti için işler biraz kötüye gitmiş olsa bile, eminim ki, biraz zorlarlarsa onlar da ?mutlu? olacakları bir kaç şey bulurlar. Zor değil bunu yapmak?

Ama bence uzun yıllardır zirvede olan iktidar partisi için durum bu kadar iç acıcı değil. Antik Yunan Tanrılarının ?ölümsüzlük? iksirini içmişçesine gururlu ? mağrur ve tüm heybeti ile bir Apollon heykeli gibi dimdik ayakta dururlarken, artık ?enselerinde insansı bir korku? hissetmeye başlamışlardır. Ve bu onları biraz olsun titretmeye yetmiştir. İnsanların sesleri ve itirazları Olimpos´tan duyulmaktadır. Doğrusu küçük de olsa bu mırıldanmalar ? seslerin yükselmesi sadece Olimpos´u değil herkesi tedirgin eder. Bir Prometeus (Antik Yunan mitolojisinde, ateşi Tanrılardan çalıp, insanoğlunun kullanması için onlara veren antik Titan) beklemekten vazgeçmişlerdir ve eğer ateşi almak istiyorlarsa oraya kendilerinin çıkmak zorunda olduğu fikrini benimsemişlerdir.

Dün akşamki seçim sonuçlarına bakıldığında yavaş yavaş Olimpos´a doğru adımların atılmaya başladığını rahatlıkla söyleyebiliriz?




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —