Konu milyonlar önünde yaşandı ve hepimiz de şahit olduk.
Sizler de gördünüz, bizler de…
Hepimiz aynı soru sorduk belki de, ‘neler oluyor?’ ya da ‘Ak parti içindeki kavgada hangi gelişmeler oldu?’
Kendi adıma söyleyeyim ben bu soruları düşündüm.
Ama siyasetten bahsediyoruz, bunu da unutmamamız gerekir. Kimi particiler gibi siyaseti kutsayacak ve ‘sütten çıkmış ak kaşık’ gibi düşünecek değilim.
Siyasetin doğası bu.
Toplum önünde haklı duruma geçme gayreti, gelişmeleri lehine çevirme arzusu, oy kazanma ve partiyi iktidara taşıma hedefinin olduğu bir alan.
Siyasetin bu doğal işleyişini belki de milyonlarca Ak partili kabullenmez. Pek kabullenecekler gibi de görünmüyor ama onların da bu işleyişi göreceği günler ve olayları yaşayacağız gibi geliyor bana.
İşte Soylu-Metiner tartışması bunun başlangıcı derim.
Eski Ak partili Metiner canlı yayında şunları ifade etti: ‘Emniyet Teşkilatı ve TSK içinde FETÖ tehlikesine karşı tekrardan gevşeme var….’
Bu çok önemli ve tehlikeli bir itiraf. Hele de eski Ak partili bir Milletvekilinden olursa…
Metiner sadece bununla da yetinmemiş ve başka sözler de sarfetmiş: ‘Defalarca söylediğim bir hususu belirtmek isterim ki ben ölümüne Reisçiyim. Reis’ten dolayı AK Partiliyim. AK Partimizi kendimce savunmaya devam ediyorum. Yeri geldiğinde uyarılarımı da yapmaktan geri duymuyorum. AK Parti’yi ve Reis’i bu şekilde savunmamda rahatsızlık duyanlar, kendi statülerini ve statükolarını korumayı dava anlayışımızın üstünde görüp uyarılarımızdan rahatsızlık duyanlar bilsinler ki biz evin oğluyuz. Ne bırakır ne gideriz ne ihanet ederiz ne de şahsi statülere boyun eğeriz…’
Metiner, Süleyman Soylu’ya açıkça gözdağı vermiş ve sanırım da vermeye devam edecek. Siyasetin bu çok yüzlü ortamında kutsanan kişi ve kişiler mevcut. Ak parti tabanı için de durum böyle.
Bu bağlamda aklıma takılan soru da şu: ‘Metiner, Soylu’ya karşı duruşunda kimden güç alıyor?’
Neden bu soruyu düşünüyorum ve notlarımda çizerek sonuca varmaya çalışıyorum?
Çünkü hepimiz biliyoruz ki, Soylu ile Albayrak arasında bir gerginlik yaşandı. Tatlıya bağlanmış gibi gözükse de, siyaset alanında iki Karadeniz kökenli kişinin gerginliği hemen öyle kolay sona ermez. Soylu da, Albayrak da Trabzon şehrinin Of ilçesinden…
Metiner’in şu cümlesiyle Soylu’yu köşeye sıkıştırmaya çalıştığı izlenimine kapıldım. ‘Soylu’nun hangi müşavirlerle çalıştığına bakılırsa ne dediğim anlaşılır…’
Metiner, Soylu’yu fetö konusunda vurmaya çalışıyor. Kendini ve cümlelerini tasdik ettirmek için de, ‘ölümüne Reisçiyim’ diyor. Ak partili olmasının üzerinde ‘Reisçi’ olmasının altını özellikçe çiziyor ki, bu da bana göre arkasında kimin ya da kimlerin olduğunu gösteren bir arka plan…
Milletimizin önünde cereyan eden bu tartışma çok çetindi. Süleyman Soylu’nun dediklerine itiraz etmek isteyen Metiner’in ‘sizden müsade istemiyorum’ cümlesi de neye dayanarak konuştuğunu gösteriyor. Bu da ikinci ve hatta üçüncü dayanak noktalarım olsun…
Tartışma alanı fetö ve bu konudaki samimiyetin mihenk taşı da ‘Reisçi’ olmak olunca, konunun tam manasıyla anlaşılamadığını da gördüğümü ifade edeyim.
Devlet olmak, devletin işleyişinin devlet düzleminde olması demektir.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ister beğenin ister beğenmeyin, Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanıdır.
Devletin bakanı resmi bir kimliktir ve Metiner’in ‘Reisçiliği’ tam da bu düzlemde yani devlet işleyişi açısından bir anlam ifade etmez.
Hasılı kelam Metiner’in dedikleri kadar, Metiner’e güç verip bu cümleleri kurduranlar da önemlidir ve bu üstü örtülü kavga çok su götürecek gibi geliyor.
Umarım öyle olmaz.
Sevgi ve Bilgiyle kalın