Süleyman Seyfi Öğün geçen gün “Siyasetin hafızası” başlıklı yazısı ile önemli hususlara değindi. Köşe yazısının konusu Rusya’da başlayan protesto gösterileriydi. Muhalefet liderinin tutuklanması neticesi oluşan kitlesel eylemlerin derininde yatan şu iki hususun altını çiziyordu yazar.
İlki göstericilerin kendilerine olan güvenleri diğeri ise Putin’in ülkesine yapmış olduğu hizmetlerin unutuluyor olması… Yazar ilkini Biden rüzgârına bağlarken ikincisini ise siyasetin hafızasının günümüz dünyasında taammüden zayıflatılıyor olması ile izah ediyordu.
Katılıp katılmamak elbette mümkün; lakin özellikle siyasetin balık hafızası ile malul olduğu hususu bence kulaklara küpe olmalı.
Burada üzerinde durmak istediğim husus Trump yahut Biden arasında bir tercihte bulunmak değil. Dünyada dengelerin yeniden değişiyor olması. Önceki dönemde Trump, Erdoğan ve Putin üzerine kurulmuş bir denge vardı. Bu üç liderlerin aynı şekilde düşünüyor ve aynı amacı güdüyor anlamına elbette ki gelmiyordu. Ama gözlerden kaçırılmaması gereken bir denklem kurulmuştu.
ABD’de küresel sermayenin temsilcisi Biden başkan seçilince önceki dönemin dengelerinin bozulmayacağını düşünmek abesle iştigal olsa gerektir.
İşte Süleyman Seyfi Öğün de zannımca tam bu hususa yani kurulmak istenen yeni dengelere değiniyordu: Trump gitti neden Putin gitmesin.
Peki ya enkaz devralan Putin’in ülkesini bugünkü güçlü konumuna taşıması; bu gerçeğin hiçbir anlamı, Rus vatandaşları üzerinde hiçbir ağırlığı yok mu? Maalesef yok! Yok, çünkü Öğün’e göre toplumlarda hafıza boşalımının süresi oldukça kısaldı. 10 hatta 5 yıla düştü. Bu nedenle iktidarlar yaptıkları hizmetlere asla güvenmemeli. Neredeyse ‘kitleler hafızasız yaşıyor’ diyecek. Haksız da değil hani! Unutmak günümüz insanına özgürlükmüş gibi öğretiliyor. Kitleler o anki mevcut problemlerinden yakalanıp duygularıyla manipüle ediliyor. Akıl mı? Hafızanın olmadığı yer de akıl nasıl işlev görsün ki?
Kendimize gelinecek olursa, toplum olarak hafıza kaybına uğramamız için bir asırdır sistemli bir şekilde yapılanların farkına varılmaması mümkün değil. Ayrıca bu meş’um gayretlerin belli bir başarı gösterdiğinin de inkârının kimseye yararı yok. Buna birde günümüz kapitalizminin, kitlelerin ayağını yerden kesip estirilecek en hafif rüzgârda dahi boş siluetler halinde istenilen yere sevk edilmesi gerçeği gözetildiği zaman, olayın vahametine daha iyi varılacaktır sanırım.
Bu nedenle iktidar biz şunu yaptık, bu hizmeti getirdik izahından önce muhalefetin değindiği hususları önemsemeli ve buna göre savunma ve taktikler geliştirmelidir.
Mesela bu millete hizmet etmek isteyen kim varsa Abdülhamit’ten günümüze kadar hep istibdat, güncel ifadesi ile diktatörlükle suçlanmıştır. Suflesi Batı’dan nakaratı içimizden gelişen bu nadan suçlamaların kötü niyetine karşı halen daha bir söylem geliştirilememiştir.
Geliştirilememiştir çünkü siyasetin balık hafızalı olması genel bir özelliğimiz. Bu memlekette gelişmenin başlatıcısı olan Menderes’in asıldığını başta onun yolunu devam ettirenler unutmaktadır. Zannetmektedirler ki yapılan hizmetler gelecek olan tehlikeleri önlemeye kifayet edecek.
Oysa gençlik, Süleyman Seyfi Öğün’ün de belirttiği gibi artık 68 kuşağı, 78 kuşağı gibi zaman dilimleri ile değil, X, Y, Z gibi zamandan ve mekândan arındırılmış anlamsız harfler ile isimlendiriliyor. Üstelik küresel ölçekte…
Yeri gelmişken değinmeden geçmeyelim. Her iktidarın nemalanıcısı asalak türler vardır. Överler, cepleri için çalışırlar, yaşanacak sarsıntıda gelecek ilk otobüste yer almak için karakterlerine yerleşmiş yüzsüzlüklerine güvenirler.
Kitlelerin manipüle edilmesinde yaşanan haksızlıkların, ahlâksızlıkların, hırsızlıkların ne kadar kullanılmaya elverişli olduğunun misalleri ile doludur dünyanın siyaset tarihi… Ama işte o balık hafıza yok mu, o balık hafıza!
Diyeceğim o ki hırsızın eli kesilmedikçe ne fısıldayan suflörlerin ve ne de avazlarını parçalarcasına içimizdeki bağıranların etkisini silmek asla mümkün olmayacaktır.
Evet, başta sağlık ve savunma alanı olmak üzere pek çok alanda yapılanlar son derece önemlidir. Özellikle dış politikada kokmaz bulaşmaz politikaların terk edilip bölgemizde söz sahibi olmak için gösterdiğimiz çabalar çok önemlidir. Batı bu durumun sona ermesi için her türlü kılığa girip saldırmaya hazırdır. Bunun en güzel örnekleri FETÖ ve PKK örgütleridir. Daha da kötü olanı Batı her zaman içimizde kendisine taraftar bulmakta hiçbir zaman zorluk çekmemiştir.
Bu da göstermektedir ki iktidar olmak ancak kültürel iktidar ile taçlanabilmektedir.