Enteresan bir durumla karşı karşıyayız.
Durumun enteresanlığını kabul ediyoruz fakat gerçeklerden de kaçacak halimiz yok.
Trump´ın çekilme kararından sonra PYD birkaç temsilcisini Moskova´ya gönderdi.
Fırat´ın doğusunda kalmak istiyorlar, bunu yapabilmek için Putin´in desteğine ihtiyaçları var.
Şimdi, ?PYD mi, yoksa Türkiye mi?? kararını verme sırası Putin´de, bakalım Putin ne yapacak?
Rusya, terör örgütü olarak görmediği PYD´yi, gözden çıkaracak mı?
Hiç sanmam, neden çıkarsın ki?
PYD, Rusya açısından zamanı geldiğinde hem Türkiye´ye, hem İran´a, hem de rejime karşı kullanabileceği hazır bir güç.
Rusya, PYD konusunda, Türkiye´den çok İran´ı dinleyecek.
İran´ın seslendirdiği şey, biraz da Esad´ın gönlünden geçen şeydir.
Türkiye´nin, Rusya ile yakınlaşması, Amerika ile uzaklaşmasına göre şekillenen bir durumdu.
İran farklı, Suriye farklı?
Onlar doğal müttefikleri, son kertede onları daha çok dikkate alır.
Amerika, yeni bir şey deniyor, yepyeni bir şey.
Bölgeye yaklaştıkça kendinden uzaklaştırdığı müttefiklerini, bölgeden uzaklaşarak kendine yaklaştırmaya çalışıyor.
Bu planın tutup tutmayacağını biraz da Rusya´nın tavrı belirleyecek.
Eğer Rusya, ?PYD mi, Türkiye mi?? tercihini, ?açıktan Türkiye, gizliden PYD´de? kurnazlığı ile geçiştirmeye kalkarsa, o zaman işler karışır.
Türkiye´nin Suriye´ye girişi, Rusya tarafından biraz da Amerika´nın Suriye´de bulunmasıyla dengelenmiş bir durumdu.
Trump, çekilme kararını açıkladıktan sonra Rusya´da, ?Şimdi çekilme sırası kimde?? sorusu sorulmaya başlandı bile.
Gelelim Avrupa´ya?
Avrupa, Amerika´nın kararını yanlış buluyor.
Hatta kısa bir süre önce Amerikan askerlerinin DEAŞ´lıları kurtarma görüntülerini BBC üzerinden dünyaya servis eden İngiltere bile çekilme kararının hatalı olduğunu söylüyor.
Çünkü her türlü tartışmaya rağmen II. Dünya Savaşı´ndan sonra kurulan müesses nizam devam ediyor.
Türkiye dışında hiç kimse de çıkıp, ?Dünya beşten büyüktür? demiyor.
Daha önemlisi bu beşliden hiçbiri sistemi bozacak şekilde yer değiştirmiyor.
Fransa ve Almanya, Amerika´ya rağmen, Rusya ile birlikte İstanbul zirvesine katılıyor fakat Amerika´nın çekilme kararıyla birlikte koşar adım siperlerine geri dönüyor.
Şimdi herkes Londra´ya bakıyor, Amerika üzerinde en derin tesiri olan başkente.
Yakın zamanda Amerika, İngiltere ve Fransa ile birlikte Almanya ve İsrail´in de katılacağı geniş bir Londra zirvesinden bahsediliyor.
Bu iddialar doğruysa Amerika´nın Suriye kararından vazgeçme ihtimali de var.
Şartlar ne olursa olsun, gelişmeler hangi yöne doğru evrilirse evrilsin, Türkiye, kendi takvimine göre yol almalı, bu çok mühim bir konu.
Amerika´nın çekilme ya da çekilmeme kararı, Türkiye´nin kararlılığını sarsmamalı, Türkiye´yi şüpheye düşürmemeli.
Türkiye, Suriye iç savaşının bedelini maddi ve manevi olarak fazlasıyla ödedi.
Türkiye´nin sahadan çekilmesi, mevzilerini boşaltması söz konusu edilmemeli.
Türkiye, nasıl ki Amerika´nın dostluğunu PYD üzerinden kantara koydu, aynı şeyi Rusya için de yapmalı, ciddiyetini Rusya´ya da hissettirmeli.
Çünkü bağımsızlık denilen şey, sadece Amerika´ya karşı kazanılan bir şey değil.
Bunu herkesin bilmesi lazım?