Şiir ile Peygamber Sevgisi

Ali Haydar Haksal - 15.10.2018

Şiir ile Peygamber Sevgisi

Günümüz hayatındaki karmaşada sözün değeri ne zaman ve nasıl karşılık bulur? Ya da şu yaşadığımız dönemde sözün ne kadar değeri var?

Şiirsizlik hayata egemen olunca siyasanın karanlık, karmaşık, bulanık, gerilimli, çatışmalı dili hayata egemen oluyor. Sözlerin en kaba olanları ilgi görüyor. Sesi baskın çıkanların. Ses tonlarını yüksek volümü ortalığı kaplıyor. Hakikat bilinci ve onun özünde olan güzellikler görünemez ve seçilemez oluyor. Güzel söz sahipleri bu karmaşada kendi iç dünyalarına sıkışıyorlar.

Güzel söz, değerli incilerdir. Şiir sözleri bir araya getirilmiş inci taneleridirler. Onların ışıltısında güzellikler dizgesi beliriyor. Şiirli hayatın inceliği ve güzelliğinde olan yolculukların anlamı çok farklı.

Bize kelimeler öğretildi. Atamız Adem peygambere öğretilenler bize kadar geldi. Biz onları çoğalttık, çeşitlendirdik, anlamlandırdık, hatta saçmalıklara bile büründürdük. Şiir saçmalık değil ki. Güzel söz sanatıdır. Söz sanatının en naifi, en incesi, en güzeli. Bir de Peygamberimizin ruhsat, izin vermesiyle şiirin manevi bir sorumluluğu var. Söz sahibi güzel sözlerini şiir ile ifade ediyorsa bu yürekten yani kalpten doğmadır. Sıcaktır, güzeldir iyidir. Peygamberimizin sünneti güzellikler içeriyor demektir ve güzelliklere bezeli olması gerekir. Peygamber kötülükleri, çirkinlikleri, hoş olmayanları öğütlemez ki.

 

 

 

Şiire cesaret, cesaret gerektirir. Güzel söz söylediklerini sananlar kendilerince bir ifadeye sahiptirler. Asıl söz ustaları büyük şairlerdir.

Geleneğimizde peygamber sevgisi daha çok şiir iledir. Orada insanın kalbine dokunan, içlendiren, uyandıran ses güzellikleri olur. Vaiz efendilerin yüksek ses tonlu haykırışları şiir olmuyor. Adeta insanın başına inen balyozlar gibi oluyor ve sersemletiyor. Evlerimizde anne ve babalarımızın sevgisiyle peygamber sevgisini de ediniyoruz. Evlerimizde söylenen ilahiler kalbimize öylesine dokunuyor ki gözyaşı akıtıyoruz. Sevginin dışa vurumu. Mevlidi Şerifler toplu bir zikir halidir. Peygamber sevgisini, hüznünü, aşkını ve vecdini yansıtır. En ücra bir köy evinde okunan mevlide katılanlar birlikte salâvat getirir. Bunlar abartısızdır, içten gelen bir ses bütünlüğüdür.

13.10.2018 tarihinde Üsküdar Bağlarbaşı Kültür Merkezi´nde Yedi İklim dergisinin şiirli günüydü. Manevi soluğu ve güzelliği kuşattı desem yeridir. Her değerli sözün bir hatırı vardır ama şiirin değeri çok daha fazladır.

 

Şiir güzel olanı sade olanıdır. Salonda bağırmak değil.

İçimden Nabi´nin Na´tı Şerif´ini okumak gelirdi. O hüzünlü sesleniş ile. Bugünün insanı o dili anlamıyor. Sadece hissediyor. Hissediş de güzel. Süleyman dedenin mevlidinden bir bahir de okunabilir. Onun dili daha anlaşılır. Makamla söylenişinde anlam sorunu da ortadan kalkıyor.

Peygamber sevgisi insan sevgisidir. Oradan ilahi olana varılır. Çünkü insan Allah´ın yarattığı en değerli varlık. İnsana şiir ruhu üflenmişse bu bir manevi bir öz taşıyorsa farklıdır.

Âşıklar dertlerini şiir ile daha güzel ifade ederler. Zaten şiir güzeldir. Güzel olana şiir diyoruz. Şiir gibidir diyoruz. Âşık söyler muhatabın kalbine dokunsun diye.

Şairi yücelten güzel şiiridir. Fuzuli deriz Su Kasidesi aklımıza gelir hemen. Leyla ile Mecnun hayatın güzelliğidir. Leyla´yı da Mecnun´unu da bize kalıcı kılan Nizami´dir, Fuzuli´dir, Sezai Karakoç´tur.

Şiir ile sevgiyi yakalama şansı herkes nasip olmaz. Ama biz şiir ruhlu bir medeniyetten geliyoruz. Her birimizde bir damar bulunuyor. Annelerimiz ağıt yakarlardı inceden. Yüreğimizi yakardı. Annemin ağıtlarını unutamam hiçbir zaman. Mevlitlerimiz, ilahilerimiz iş olsun diye söylenmiyor. Kalbin yolunu en iyi onlar bilir. Sevgili Efendimize sevgi halesinin eksiksiz olması şiirin güzelliklerinden doğuyor. Şahsi sevgilerimizin bir nedeni de budur.

Şiir laf kalabalığı değil ki. Öz ve saf halidir.