Cumhur İttifakı yeni bir blok ile devletin siyasi rejimini değiştirdiği artık bir sır değil. Düşük faiz ve yüksek kur, sadece bir ekonomi politika değil, ekonomiden daha çok ve daha baskın olarak politikadır. Devlet, bütün toplumsal kesimleri baskılamak üzere kendisini yeniden üretiyor. Son bütçe görüşmelerinde İçişleri Bakanının tavrı ve üslubu, sadece öfkeden ibaret değildi; yer, zaman ve zemin gözetmeksizin, herkese yönelecek olan sertleşmenin mini bir provasıydı. İçişleri Bakanı bu kadar sert, öfkeli ve saldırgan ise, diğer kamu görevlilerinin, tutum ve davranışlarını tahmin etmek, hiç de zor olmayacak. Deyim uygunsa devlet en üst perdeden herkese gözdağı vermeyi bir tür siyaset haline getirmiş. Bu niyetin amacı belli, her ne pahasına olursa olsun iktidarı devretmemek ve iktidarın bekası için göze alınacaklarının listesini kamuoyu önün de ilan etmek. Bütçe görüşmeleri, bu niyet ve amaç için çok uygun bir platform oldu.
Hiç şüpheye yer yok ki devletin hiddeti ve öfkesinin yöneleceği aktörler sırasında Kürtler liste başıdır. Aslında 2015’ten bu yana Kürtler zaten açık ara liste başıydı. Ama anlaşılan yeni rejim, Kürtleri altın listeye alıp öyle çerçeveletecek. Çünkü yeni İttihatçı rejimin ideolojik eksenini bölünme korkusu şekillendiriyor. Onlara göre dünya, bir Kürt devleti kurmakta kararlı ve onların da birinci öncelikli görevi bu oluşumu ne pahasına olursa olsun engellemek. İçeride ve dışarıda buna göre mevzilenmek ve faturası, maliyeti ne olursa olsun bu görevi başarıyla bitirmek. Bu anlamda devlet bir tür düelloya hazırlanıyor.
Devletin ne tür bir hazırlık için kendini yeniden şekillendirdiği açıkken, Kürt siyasetinin buna karşılık nasıl bir pozisyon alacağı hem net değil hem de bu pozisyon için kullanacağı enstrümanlar çok sınırlı. Söz gelimi, devletin sertleşmesi demek, her şeyden önce siyaset alanının daralması demektir. Eğer devlet bilinçli bir politikayla siyaset alanının daha da daraltacak ise, siyaseti başka araçlarla sürdürmek bir zorunluluk olur. Yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için hemen bir düzeltme yapmalıyım. Genellikle siyasetin başka araçlara sürdürülmesinden savaş ve şiddet anlaşıldığı için, benim özel olarak kast ettiğim o araçsallık, savaş ve şiddet dışı araçlardır. Başka tür araçlarla ima ettiğim ya da önerdiğim şeyler, kültürel, sosyal, ekonomik ve sportif kurumlardır. Mesela kültürel hayatımızı kucaklayıp organize edecek yapılardan mahrumuz. Mesela sosyal hayatı idame ettirecek, dayanışmacı ağlar oluşturmakta çok becerikli değiliz. Mesela sanayi ve ticaret hayatını üst düzeyde koordine edecek çatılarımız henüz yok. Mesela Türkiye Süper Ligi’nde mücadele edecek bir futbol takımımız yok.
Bir dünya deneyimi olarak, devletler siyaset alanını daralttıkları zaman, muhalefetin soluk aldığı limanlar genellikle siyaset dışı marinalardır. Siyaseti sadece siyasetin imkanlarıyla yapma çalışmak, devletin çizdiği siyasi daire içine hapis olmak demektir. Eğer sınırları belli bir çerçevede siyaset yapmayacaksak, bize siyaseti başka türlü yapma imkânı sağlayan zeminler ihtiyaç olacaktır.
Bu için her şeyden önce siyaset yapma tarzımızı gözden geçirmek gerek. Sadece siyasete endeksli bir ulusal/ toplumsal hayat, kelimenin tam anlamıyla cılız ve zayıf bir hayattır. Hayatın siyaset dışı dilimleri, işlev olarak siyasetten daha etkili ve dönüştürücü bir rol oynarlar. Mesele bunu idrak etmek ve gerekli olan adımları atma cesareti göstermektir.
Ama maalesef Kürt siyaseti, eski bir alışkanlık ve aslında siyasi tembellik olarak, siyaseti devlet düzeyinde sürdürülen faaliyetler olarak tasavvur ediyor. Bu tasavvurun arkasındaki motivasyon da sınıfsallık perspektifinden kaynaklanıyor. Oysa meselemiz sınıfsal bir mesele değil. Öncelikli olarak sınıfsal bir siyasete ihtiyacımız yok. Aslolan, Kürtlerin demokratik haklarının kazanılmasıdır ve bu perspektif, ister istemez bizi bir ulusal inşa sürecine sürekler.
Hayatın siyaset dışında kalan dilimlerinde var olmak ya da siyaset dışı hayat dilimleri için kurumsallaşmak, birlik sorunumuzun çözümünü de çok daha kolay hale getirir. Devletin yeni hamlesine karşılık vermek ve bu süreçten hırpalanmadan çıkmak, buna bağlıdır.