Şengal’de durum değişiyor mu?

Siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, merkezi Irak yönetimine bağlı Şengal’de PKK ve Haşdi Şabi’nin bölge üzerindeki yanlışlarına ve Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulmasını değerlendiriyor.

Şengal’de durum değişiyor mu?

Şengal, Kürdistan’ın jeokültürel, jeopolitik, jeososyolojik, jeostratejik bölgelerinden biridir.  Ezîdî Kürtlerinin yaşadığı dağlık bir bölgedir. Kürdistan’ın güneyinden batısına geçişte önemli noktalarından biridir. Ne yazık ki 2003 yılında Irak’ın federal bir devlet olmasından sonra Musul’a bağlı bir bölge ve yerleşim merkezi olduğu için Kürdistan Bölgesi’nin yönetimi dışında kaldı. Şengal de Kerkük ve diğer bazı bölgeler gibi tartışmalı ve nihai olarak yönetiminin nereye bağlı olacağını bekleyen bir bölgedir.

Şengal tarihsel olarak hep yaralı bir bölge oldu. Acıların yoğun olduğu bir halk topluluğunu yerleşim alanı oldu. DAEŞ’in Irak Şam Devleti’ni kurmak için harekete ve saldırılara geçtiği dönemde hedef seçtiği stratejik bir bölge oldu. Merkezi hükümet Şengal’i koruyamadığı için DAEŞ tarafından işgal edildi. Kadınları ve çocukları kaçırıldı. Büyük işkencelerden geçirildi. Şengal’de tam anlamıyla bir katliam yapıldı.

Bir dönem sonra Kürdistan Başkanı Mesud Barzani öncülüğündeki Pêşmerge Güçleri Şengal’i, DAEŞ’ten kurtardılar ve özgürleştirdiler. O dönemde PKK’lıların da küçük bir gurubu vardı. Onların da desteğinden dolayı Kürdistan Başkanı onlara teşekkür etmişti. Ama bir dönem sonra PKK durumu istismar etti. Kürdistan Bölgesi ve güvenlik güçlerine karşı saldırıya geçti. Şengal’in kendileri tarafından kurtarıldığını söyledi. Şengal merkezi Irak hükümetine bağlı bir bölge olduğundan Pêşmerge, Şengal’de küçük bir gücünü tuttu. PKK, İran’ın, Irak merkezi hükümetinin bazı resmi görevlilerinin, resmi devlet askeri gücü olan Haşdi Şabi ile Şengal’e yerleşti.

PKK ve Haşdi Şabi, Şengallilere yaşamı haram ettiler. Şengal’i bir terörist üssü haline getirdiler. Şengallilerin kendi kendilerini yönetmelerine izin vermediler. Şengalliler istedikleri halde PKK ve Haşdi Şabi Şengal’i terk etmediler. Şengalilerden haraç aldılar. Her Şengallinin yaşam hakkı tehdit altına girdi. Çocukları kaçırıp asker yaptılar. Şengalileri keyfi bir şekilde gözaltına aldılar, işkence ettiler, öldürdüler. Şehrin inşasını engellediler. Türk devletinin operasyon yapması için olanak sağladılar, yaptıklarıyla davetiye çıkardılar.

Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile Irak federal hükümeti bu sorunu çözmek için birlikte harekete geçtiler. BM’nin gözlemciliğinde Şengal Anlaşmasını imzaladılar. Bu anlaşma tüm Kürtler tarafından olumlu karşılandı, ABD başta olmak üzere uluslararası güçler tarafından da desteklendi.

Bu anlaşmaya göre:

1-Şengal, Şengalliler tarafından yönetilecek. Buna göre idari yapı tanzim edilecek, tarafsız bir kaymakam atanacak, PKK ve Haşdi Şabi gibi yasal olmayan terörist yabancı güçler Şengal’den çıkarılacak.

2-Kürdistan Bölgesi ve Irak federal hükümeti güvenlik güçleri Şengal’in güvenliğini birlikte dışarıdan sağlayacaklar.

3-Şengallilerden oluşacak 25000 asayiş ve polis gücü de içeride güvenliği tesis edecek.

4-Şengal yeniden imar edilecek. 

Kürt, Arap, bölge, dünya siyasi ve jeopolitik analistleri de bu bilgiler üzerinden analizlerini yaptılar, görüşlerini ifade ettiler, sonuçlara vardılar. Anlaşmanın zayıf, güçlü, açık olmayan yanlarını ortaya koymaya çalıştılar. Ben de bu analistlerden biriydim. Bu konuyu Kürtçe ve Türkçe birçok makaleme konu yaptım. Gözlemlemeye çalıştım.

Şengal Anlaşmasının uygulamaya başlanması konusunda adımlar atılır atılmaz, endişeler ve tehlikeler açıkça ifade edilmeye başlandı. PKK ve Haşdi Şabi Şengal’i terk etmemek için yeni oyunlara başvurdular. PKK ve Haşdi Şabi’nin Şengal’den çıkarıldığı duyurusu tiyatrodan başka bir şey değildi.

Bir KDP yetkilisi,  “Yapılan şey, sadece isim ve yer değişikliğidir. Anlaşma, Iraklı olmayan bu grupların Şengal’dan çıkarılmasına hükmediyor. Gerçekte ise isimleri değiştirildi ve işgal ettikleri bazı resmi binalardaki bayrakları kaldırıldı ancak geriye kalan diğer karargâhlarında halen bayrakları ve Abdullah Öcalan’ın posterleri duruyor. Bu, imzalanan anlaşmayı atlatmaktır. Zira bu güçler Haşdi Şabi grupları ve diğer teşkilatların içinde gizleniyorlar” dedi.

Genel seçimler döneminde Şengal’deki bu farklı isimlerle hareket eden PKK ve Haşdi Şabi teröristleri daha tehlikeli oldular. Kürdistan Demokrat Partisi’nin seçim kampanyasını engellediler. Bundan bir yarar sağlayacaklarını sandılar. Ama Şengal halkı onlara büyük bir şamar vurdu. Onların adaylarından hiçbiri milletvekilliğini kazanamadı. Kürdistan Demokrat Partisi adayları seçimi kazandılar.

Buna rağmen seçim sonucundan ders almadılar.  Daha pervasız davrandılar. Şengal’de var olan Irak merkezi hükümetinin tüm kurumlarının kapılarına kilit vurdular, Iraklı güvenlik güçlerinin etrafını kuşattılar, toptan öldüreceklerini açıkça ifade ettiler. Anlaşılıyor ki, bıçak kemiğe dayandığı için Irak hükümeti askeri güçleri büyük zırhlı silahlarla Şengal’e gelip PKK’ya bağlı güçlerin büyük bir kesimini tutukladı. Bir kesimi de kaçıp dağlara sığındı. Umut ederim ki bu Şengal’de değişimin bir başlangıcı olur.

SEÇMELİ DERS, KÜRT DİLİNİN RESMİ DİL VE EĞİTİM-ÖĞRETİM DİLİ OLMASI İÇİN BİR DESTEKTİR

Kürt milletinin dili Kürtçe, bütün milletlerin dilleri gibi resmi ve eğitim-öğretim dili olmalıdır. Kürtçenin resmi ve eğitim öğretim dili olması için Kürdistan’ın en azından federe bir yapıya, Türk Devletinin de federalleşmesi gerekir. Ya da Kemalist devletin radikalce değişmesi gerekir. Bu uzun vadeli bir sorun ve hedef olarak biz Kürtlerin önünde durmaktadır. Ama bir acı gerçek var ki, Kürtler büyük bir asimilasyonla karşı karşıyalar. Bu da Kürtlerin kendi dilini, kültürünü, tarihini, geleneklerini, her türden değerlerini yok etme tehlikesini taşımaktadır.

Bir millet için en önemli milli değer dildir. Bana göre dil millet, millet dildir. Kürtler dillerini kaybetmemelidirler.

Bunun için Kürt dilinin ayakta kalması, gelişmesi, yaygın hale gelmesi, ara uygulamalar ve projelerin devreye girmelidir. Biliyoruz ki, TRT KURDÎ, Dünya ve benzeri televizyonlar, radyolar, diğer Kürt dil kurumları, Kürt yazımı, dergileri, gazeteleri, internet siteleri Kürt dilinin gelişmesine sebep oldular. Asimilasyonun etkisini azaltmakta yardımcı oldular.

Seçimlik ders de bu benzer ara ve faydalanılacak bir uygulama ve projedir. Bulunduğumuz aşamada bunu uygulamayı ve projeyi ret etmemeliyiz,  küçümsememeliyiz. Onun için de tüm Kürt ailelerinin çocuklarının Kürtçe dil öğrenimi için Kürtçeyi seçimlik dersi değerlendirmeleri yoluna gitmelidirler.

Bizler de siyasetçiler, Kürt kurumları, yazarlar, sanatkârlar, hukukçular, iş adamları, kanaat önderleri olarak Onlara destek olmalıyız. Onları teşvik etmeliyiz.