SERHAT SOYKAN
Halkbank’ın tüm mal varlıklarına haciz koymasıyla oldukça zor günler geçiren İstanbul Şehir Üniversitesi’nde dün uzun süredir Başkent sokaklarında konuşulan gelişmeler ardı ardına yaşandı. Haksız haciz nedeniyle hiçbir ödemesini yapamayan Akademi yönetimen dün YÖK tarafından el konuldu.
Yüksek Öğretim Kurumu’ndan (YÖK) yapılan açıklamada “Üniversitenin mevcut mali durumunun eğitim öğretim faaliyetini sürdürülemeyecek hale getirdiği; öğrencilerin, akademik ve idari personelin mağduriyetini büyüteceği ve eğitim-öğretim faaliyetlerinin aksamasının artık kaçınılmaz hale geldiği anlaşıldığından. Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 25/d-3 maddesi uyarınca İstanbul Şehir Üniversitesi’nin ‘Faaliyet İzninin Geçici Olarak Durdurulması’na ve idaresinin garantör üniversite olan Marmara Üniversitesi’ne devrine karar verilmiştir” denildi.
Şehir Üniversitesi ile ilgili olarak dünkü ilk gelişme ise el koyma sürecinin adeta provası niteligindeydi. Halkbank’ın İstanbul Şehir Üniversitesi’nin tüm varlıklarına tedbir koymasının ardından yeni bir gelişme daha yaşandı. Üniversitesi’ye ait 237 sayılı parsel idari bir kararla, 11.12.2019 tarihinde Hazine adına sessiz sedasız tescil edildi. Halkbank’ın haciz kararına, bir çok STK, akademisyen ve siyasiden tepki yağmıştı. Yaşanan bu olaylara rağmen üniversitenin tapulu arazisi, tapu tescil davası açılmadan ve üniversitenin bilgisi olmadan Maliye Hazinesi’ne devredildi. Mahkemesiz devre tepki gösteren yönetimin yaptığı açıklamada şöyle denildi: Kartal Tapu Müdürlüğünün 12.12.2019 tarih ve 64712239-105-E.4720758 sayılı yazısıyla, Üniversitemiz adına kayıtlı olan “İstanbul İli, Kartal İlçesi, Orhantepe Mahallesi, 2222 Ada, 237 (Yeni 12703 ada 237) parsel” nolu taşınmazın mülkiyetinin, Üniversitemizin bilgisi ve rızası dışında Maliye Hazinesi’ne devrinin gerçekleştirildiği bildirilmiştir. Söz konusu tescil işlemi, mülkiyet hakkına sahip olan Üniversitemizin katılımı ve bilgisi olmaksızın yapıldığı gibi, kanun hükmüne veya kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanmamaktadır. Tescil işlemi, Türk Medeni Kanununun 1013. ve 1014. maddelerine açıkça aykırıdır. Tescil işlemi, aynı zamanda Anayasa’da güvence altına alınan mülkiyet hakkının da ihlali anlamına gelmektedir.”